BİR DOKUN BİN AH İŞİT

Toplumumuza bu günlerde bir hal oldu. Bakıyorsunuz halk arasındaki sırada tartışmalar bir süre sonra kavgaya dönüşüyor.

Tolum arasında uyuşmazlık gereksiz  öfke gittikçe olağan hale geliyor.

Gülen, çevresine neşe saçan insanlarımızın yerini bu günlerde  burnundan soluyan  kavgacı bir toplum haline geldiğinin emareleri var. Toplum arasındaki bu kutuplaşmayı siyasilerimiz ve  bazı medya  da destekliyor.

Bakıyoruz birinin beyaz dediğini diğeri siyah diyor.Siyasilerin fikirler ve öneriler arasında ortak nokta,konsensüs arayan yok.Bu arada işlerliği,görev alanı  iyici azalan parlamentoda muhalefet partilerinin verdikleri önergelerin tümü anında iktidar kanadı tarafından reddediliyor.

Bu öneriler arasında doğruluk payı var mıdır  deme gereği duyulmuyor.Çağdaş ülkeler arasında böyle tek yanlı  karşı fikirlere tamamen kapalı bir uygulama var mı bilmem.

Meclisin bir işlevi yoksa onlar o makamlarda neden duruyor.? Halkın fedakarlığı ile milletvekillerine büyük imkanlar sağlanıyor.

Bu durumda özellikle muhalefet partilerinin halka verebileceği ne vaat olabilir.

Halkımız bu vaatlere  inanır  mı?

Her kurumun topluma karşı farklı görevleri var. Bu görevler zedelenir yetki  karmaşası yaşanırsa toplumun o kurumlara güveni  iyice azalır. Medya yayınlarında her gün izlediğimiz toplum arasındaki husumet örneklerini  halkımız izlemekten bıktı usandık.

Komşuyu komşuya düşman edebilecek bu tür girişimlere halkımız bugüne kadar itibar etmedi. Bundan sonra da etmeyecektir.

 Bu güzel ülke insanları arasına nifak sokulmamalı.Hiç bir fark gözetmeksizin  ortak yaşamını sürdüren  halkımızın  bu gelişmelerden mutlu olduğunu söyleyemeyiz.

Arkadaş görüşmelerinde hangi görüşten olursa olsun  yakınmaların olduğuna tanık oluyoruz.

Bazı vatandaşlarımızın eskiye özlemleri o günlerin barışçıl  ortamından kaynaklanıyor. Gelişen teknoloji, hayat şartlarının iyi olması toplum arasındaki barışın tesisinde yeterli olmuyor .

O çok ayrı ve özel bir  duygu.

--------------

EN UZUN ŞARKI

Bedevi Araplardan biri çölde giderken Şeytan’a rastlar.

Şeytan der ki:

“Bu uzun yolda ikimiz de yoruluruz.Bir kolaylık bulalım”

-“Ne gibi?”

-“Mesela ben senin omzuna bineyim.Çok şarkı bilirim.onları söyleyeyim.”

Şarkımın bittiği zaman sen benim omzuma biner şarkılarına başlarsın”.Böylece hem eğlenir ,hem gideriz.”

Teklif Bedevinin hoşuna gitti.Şeytanı sırtına aldı..Şeytan başarısından memnun şarkıya başlar.Bir süre söyler sonunda susar.

-“Hayrola niye durdun?”

-“Şarkılarım bitti”

Bunun üzerine arap şeytanın sırtına biner.Bir “yalelli”  tutturur.Koca çölü şeytanın sırtında aşar.