BİR ALINTI VE SONRASI…

Cumhuriyet Gazetesi’nin 12 Eylül) Prof. DR.SEDA Ünsar’ın yazısının bir bölümünü saklamışım. Öyle vurucu ve göz yaşartıcı bir anlatım ki, saklamadan edemedim. Yazının adı:  1283 ruhu ve  Lady  Macbeth… Elbette konu ATATÜRK…

 “ O bir vatan kurtarıcı, çağı değiştiren, fikir ve eylemleriyle  onma yön veren, on beş yıla dört yüz  yıl sığdıran bir dahi, savaş meydanında yenilgiye uğrattığı düşmanlarının cenazesinde ağladığı, aziz hatırasına her yıl selam durmaya  devam ettiği, Nobel Barış Ödülü’ne aday  gösterdiği, tarihin görmediği, eşsiz bir kahraman, yoktan yaratılmış bir devlet, bir ulus kurucusudur…”

Atatürk için yazılanlar ciltlere sığmaz, okumaya  ömrümüz yetmez boyutlara ulaştı. O bir efsana, ulaşılmaz bir örnek.Dünya’nın bir çok yerinde adına düzenlenmiş yerler ve yapıtlar üretilmekte, takdir edilmekte.

Tutsak uluslara da örnek olan, hepsini bağımsız olmaya adeta çağıran başarıları ,çoktan filizlenip yeşermeye başladı bile.Sömürenler şaşkına döndü neredeyse. Savaşı “cinayet” olarak niteliyen tek savaşçı. Ancak savaş bağımsızlık içinse elbette tam tersi.Bir daha tırım tırım arasakta bulamayacağımız bir deha…Böylelerinin  yüz yılda bir dünyaya gelebileci de söylenen arasında,

Uzatmaya gerek yok kanısındayım. O’nu bilen bilir, O’nun peşinde  oalan bilir… Bir şiirim geldi aklıma şimdi. Onu aktarmadan edemem ama:

ATATÜRK’E DÖNÜŞÜ

Kurşun,

Tank, tüfek…  düşman

Bu yüzdendi doğuşun

Kurtuluş ve kuruluş

Atatürk’e iz düşüm

Benzi sarı yapraklar

Yorgun ve hasta ülkem

Sınırsız elem, sonsuz acı

Bitimsizdi sonbaharım

Atatürk’e güzdüşüm

Güçlükleri aşınca

Parladı gözlerin

Tutsak ülkelerin  gözlerinde

Özlem özlem

Patladı sus kun dağlar

O’nu her  görüşüm

Serpildi Cumhuriyetle yüreğim

Özgürlük ve bağımsızlıktı karakterin

Yürekler mangal şimdi

Atatürk’e  dönüşüm

Ne yazsam yetmez az, hem de çok az. “Gel gör beni aşk neyledi.” Desem de yine az, çok azdır. En iyisi yüreğimize sormak, sanırım..