BU GENÇLERE YAZIK DEĞİL Mİ?

Kışın bu soğuk ,dondurucu günlerinde bakıyorum ilkokul çağındaki yavrularımız öğlen yemek saatlerinde köşe bucak yemek arıyor.

Ailesinin ekonomik imkanları uygun olanlar market, kantin ve çevredeki lokantalardan istedikleri yiyeceklerden yararlanıyor.

Onlar için sorun yok. Bakıyorum dar gelirli ailelerin çocukları kutular halinde satılan makarna veya evde ailesinin yanına koyduğu fakir sofralarının yiyecekleri ile yetiniyor.

Bu uygulama ile geleceğimizi emanet edeceğimiz evlatlarımıza bir öğün yemeği çok görüyoruz. İhaleye çıkan okul kantinlerinden satılan yiyecekler dar gelirli ailelerin çocuklarını yararlanması mümkün değil.

İlgimi çekti: Çevredeki bir lokantada yemek yiyen öğrencilere camdan bakarak orada yemek yemenin özlemini duyan gençleri gördüm. Bu durum düşenin kendimiz olduğunu düşünelim.

Biri yer biri bakar” misali çok farklı imkanlarla yetişen gençlerimiz Atatürk’ün özlem duyduğu gençlik olur mu?

Ne acıdır ki bu geleceğimizin gençlerinin sağlıklı yetişmesi için gerekli olan okullarda yemek sağlama projesi dikkate alınmıyor.

Ülkemiz imkanları çok geniş ve çevre ülkelere oranla gelecek kuşaklara sağlayacağımız olanaklar yeterli. ”Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” gerçeğini dikkate alarak gençlerimizin gelişme çağında gerekli gıdayı alarak sağlıklı gelişmesi hepimizin ortak görevi olmalı . Bunu yeterince yapmadığımız takdirde diğer ülkelerle nasıl yarışacağız.

--------------------------------------------------------

Yazımı Cahit Sıtkı Tarancı’nın Aşk-ı Derya şiiri ile noktalıyorum.

Tarancı bu şiirinde:

-Öyle bir yıl olsun ki, Gök mavi dal yeşil, tarla sarı olsun.

Öyle bir yıl olsun ki:

Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Öyle bir yıl olsun ki,

Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun.

Öyle bir yıl olsun ki,

Yaşamak sevmek gibi gönülden oldun .Olursa şikayet ölümde olsun.