Edirne ve ülke genelinde ara eleman sorunu bir türlü çözümlenemiyor.
Geçerli meslekler için özellikle tekstil dalında ara eleman yetişecek okullara ilgi çok az.
Yüksek okul seviyesinde olanlarda durum aynı.
Tekstil ve diğer meslek kurumlarımız için üretimde çok önem arz eden ara eleman sorununa gün geçtikçe büyük sorun haline geliyor.
Bakıyoruz , bir zamanlar Edirne’nin en önemli okullarından olan Sanat Enstitüsü ve diğer meslek okullarının bazıları kapatıldı sanat Enstitüsü ise bugün kapasitesinin çok altında öğrenci ile Öğretim yapıyor. ara elamanın yetişmediği bir ülkenin sanayisi nasıl kalkınacak. Trakya Üniversitesi’ne bağlı Tekstil meslek yüksek okulu mezunları için geniş iş imkanları var.
Fakat bu okula ilgi yok denecek kadar az, Öğretim elemanları konunun uzmanı kişiler, ne yazık ki bu okullarımız yeterince tanıtılmıyor. Böyle okulları bitirenlerin iş imkanları kapasitesi öğrencilere duyurulmuyor.
Onun sonunda ülkemizde masa başı elemanı veya “ Ben her işi yaparım deyip hiçbir işten anlamayan” elemanı yetişiyor.
Ülkemizde üretimin artması için okullarımızda ara eleman yetiştirilmesine ağırlık verilmeli, ara elemanlar aranan eleman olmadan kurtulmalı.
Böyle giderse işyerlerinde verim beklemek hayal olur.
*******************************************************************************
BUNA ÇÖZÜM BULUNMALI
Edirne’nin kangren haline gelen sorunlarının başında altyapı geliyor. Özellikle kentin alçak bölgelerindeki, yeni yerleşim alanı Mimar Sinan Mahallesi’nin bir kısmındaki altyapı sorununa su patlaklarına bir türlü çözüm bulunamıyor.
Yetkililerin ifadesine göre kentin yüksek yerlerine su basmak için basınç arttırılıyor. Bu basınca dirençli olmayan şehrin alçak semtlerinde su sisteminde patlak oluşuyor.
Bir patlağın onarımı ve suyun gelmesi uzun zaman alıyor.
Arızanın giderilmesinden sonra bir müddet musluklardan adeta çamur akıyor. Bunun su şebekesine ve kalorifer tesisatına vereceği zararı siz düşünün.
Bu su sorunu mahalle halkını güç durumda bırakıyor. Bu konuya geçici de olsa bir çözüm bulunmalı.
Bir diğere konu ise özellikle hafta sonlarında şehir içi ulaşımın bazı hatlarında araçlar balık istifi dolu gidip geliyor.
Seyahat eden insanların arasında bu yolculuğa dayanamayacak insanlar var , solunum zorluğu yaşayanlar var.
Bunlara “ beğenmiyorsan özel araçla git” diye başınızdan savamazsınız.
Bunun için de ” diğer saatlerde minibüsler boş gidip geliyor” gerekçesini de ortaya atamazsınız.
Yolcuların araçlara tıka basa doldurulduğu saatlerdeki ilgililer soruna çözüm bulunmalı.
Bu durum hem ilgili firmaya hem de mahalli yönetime eksi puan getirebilir.
Seyahat eden yolcuların konuştuklarını yetkililerin duymalarını isterim.
******************************************************************************
BAZI ARAÇLAR ÇEVRE YOLLARINA YÖNLENDİRİLMELİ
Edirne’de şehir içinde işi olmayan veya trafiğe takılmak istemeyen araç sürücülerinin çevre yollarını kullanmasıyla şehir merkezi trafiği büyük oranda rahatlayacak.
Ne yazık ki bunun için gerekli uyarı yapılamıyor . Çevre yolundan gitmenin yarını belirten afişlerin asılması, sürücülerin çevre yollarına yönlendirilmesi gerekir.
Gerçekten Edirne’nin çevre yollarının açılması çok faydalı olmuştur.
Edirne şehir trafiği bu sayede büyük oranda rahatlamıştır.
Bu yolları bilmeyen yerli ve yabancı sürücülerin şehir merkezindeki yolu tercih etmeleri nedeniyle hafta sonlarında Şehir merkezi trafiği kilitlenmektedir.
Sürücülerimize çevre yolunu kullanmaları konusunda “broşür mü olur yoksa afişler mi asılır” uyarılar yapılmalı.
Bu sağlandığı takdirde kent merkezindeki araç yığılması azalmış olacak.İnsanlar da çileden kurtulacak.
*******************************************************************************************
KALDIRIMLAR İŞGAL EDİLMEMELİ
Edirne’nin bazı sokaklarında araç sürücüleri araçlarını yayaların gelip geçeceği yerlere park etme alışkanlıklarını sürdürüyor. Yayalara ayrılan kaldırımlar araç park alanı haline dönüşüyor. Bu konuyu defalarca dile getirdim. Araçların park etmemesi için konulan dubaların da araç park alanı olmasını engellemediğini defalarca satırlarımda gündeme getirdim.
Bunun için öne sürülen gerekçe şu” Ne yapalım araçlarımızı park edecek yer yok kaldırıma çekmek zorunda kalıyoruz” böyle bir mazeret olamaz.
Yapılan kaldırımlar yayalara ayrılmışsa oradan yayalar yararlanır. Elinde pazar arabası ile kaldırımdan geçmek isteyen insanlar, yaşlılar, engelliler, kaldırımlara araçlar park ettiği için araçların arasından geçip hayatını tehlikeye atmak zorunda kalıyorsa orada bir yanlışlık var demektir.
Bazı kaldırımlar da farklı işyerlerinin işgali altında. Bakıyorsunuz masalar kurulmuş, insanlar bacaklarını uzatmış yayalar geçecekmiş kimsenin umurunda değil. Böyle olmamalı, herkes kurallara uymalı. Bu sağlanmadığı takdirde orada huzur beklemek hayal olur.
**************************************************************************************************
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
İLK DENİZALTI 1885 YILINDA DENİZE İNDİ
Tarihimizde ilk denizaltı 1885 yılında İngiltere’den getirildi.
İngiliz gemi mühendisi Karet’in denetiminde yapılan bu ilk denizaltı çok beğenildiğinden iki denizaltı daha alındı. Ancak son denizaltıların kurulma ve takılma işlemi İstanbul’da Taşkızak’ta yapıldı.
1888 yılında da denize indirildi. Türkiye’ye getirilen bu ilk denizaltılar buharla çalışıyorlardı.Ağırlıkları 160 ton, boyları 30,5 genişlikleriyse 3,66 metreydi. Denizaltıda bir komutan üç makine subayı ve bir de ateşçi vardı.