EDİRNE BU...

Bir yerde görürsen ki: Ağır ve edalı akar dal dal söğütleri öperek samur üç belik gibi üç koldan sular,müjdeler olsun efendim Edirne’desin.

Niyazi Akıncıoğlu.

Şair yıllar önce bu dizeleri ile Edirne’yi ne güzel tarif etmiş Başka söze gerek yok.

Edirne böyle hiçbir ile nasip olmayan güreciliklerle bezenmiş: Ülkenin batı sınırında Avrupa kapısı bir il . Kuzey sınırından Saroz körfezine kadar şerit gibi uzanan kadim bir şehir Edirne

Bu tarihi kentin özellik ve güzellikleri saymakla bitmez. Edirne Osmanlı Devletine 92 yıl başkentlik yaptı. İmparatorluğun batıya açıldığı bir il. Bugün tarihi dokusu ile ülkede ve dünyada örnek bir şehir.

İlimiz sınırları içinde bulunan Cisr-i Ergene olarak Osmanlı akıncılarının ilk yerleşim yeri Uzunköprü’müz ve onun Avrupa’da en uzun taş köprüsüne sahip bir ilçe.

Güney sınırımızda Saroz körfezinde İpek Yolunun başlangıç yeri olarak bilinen Enez ilçesi:, Doğal harikası, Gala Gölü Marmara Deniz sahili ile turizm merkezidir.

Beşeri yapısı ile ülkede örnek gösterilen, toplumsal olayların yok denecek kadar az olduğu bir il Edirne.

Böyle güzellikler içinde yaşayan halkımıza şehri sahiplenmede büyük sorumluluk düşüyor. Bu kente layık kimseler olmalıyız. Ülkenin dört bir yanından gelip huzur içinde yaşamını sürdürdüğü bu kentte yaşayıp bu güzelliklere ilgisiz kalarak aslı astarı olmayan eleştiriler üretenler bu kadim kente layık kimseler değildir.

Maalesef bu yapıda insanların olması kentimiz için talihsizliktir. Huzur ve mutluluk içinde yaşanılan bu kenti yaşanılmaz bir şehir gibi göstermek isteyen kendini bilmez kişi ve çevrelere bu şehri seven halk olarak tepki göstermeliyiz.

Buna kimsenin hakkı ve haddi olamaz Ulusal ve uluslararası bir spor organizasyonunun arifesinde bu konuyu hatırlatmak istedim. Hiç kimse derya içinde olup onun kıymetini bilmeyen balık konumunda olmamalı.

-----------

FIKRA

KAÇINCI?

Genç kadın doktora şikayetlerini sıralıyordu.

-“ Birincide yoruluyorum. İkincide göğsüme ve bacaklarıma ağrılar giriyor. Üçüncüde ise bayılacak hale geliyorum. Kalp çarpıntılarım artıyor ,nefes alamaz duruma geliyorum.”

Doktor sordu:

Peki birinciden sonra neden vazgeçmiyorsun.?”

Genç kadın:

Nasıl vazgeçerim doktor, apartmanın dördüncü katında oturuyorum”