YİNE ŞEHİTLERİMİZ!...

Yine  hain tuzak ve sekiz şehit… Şehitler şehitlerimiz. Zaten yanık yüreğimizi iyice yaktı kavurduç Terör ve teröristlerin aldığı genç canlar, canlarımız.

Hepsi gencecik. Kimi yeni evli, kiminin yavuklusu var, kimi nişanlı, kimi sözlü… Yazık-günah değil mi bu hayatlara ve geride  bıraktıklarına. Ateş bir kez daha yaktı… Sekiz ailenin canı hanesi yangın cehennemi yine. Yine ağıtlar,yürekleri dağlayan acılar.

Bu kaçıncı? Gencik evlatlarımız … Sanırım verdiğimiz şehitler kırk binleri çoktan geçti. Şehit mezarlıkları iyice dolmakta. Gözyaşı  ağacının dallarında yaprak kalmadı neredeyse. Çiçekler bile tomur tomur gözyaşı.

Yeter artık, yeter be!..

KİTAP FUARI

Bu yıl altıncısı gerçekleşen kitap fuar  geçtiğimiz günlerde açıldı KİPA’da. Önceki yıllarda Ekmekçizade Kervansaray’ında gerçekleştirilmişti.  Sanırım onarım nedeniyle yeni bir yer aramak gerekti.

Edirne halkı kitapsever. Diyorum ben. Çünkü Pazar günü gittiğimizde dolup taşıyordu. Tanıdıklardan Ayhan Tunca’yı gördüm. El sıkıştık. Güngör Mazlum’da oradaymış ama ne yazık ki onu göremedim. İkisine de başarılar diliyorum. Yayınevleri ve kitapları giriş katında toplanmıştı. Biraz dağınıktı ama önemli değildi bence. Gözlemlerime göre daha çok çocuk  kitapları ve klasikler yer almıştı stantlarda. Yazarlığa yeni başlayanların da  orada bulunması sevindirici geldi bana.

Geçen yıl ve bu yıl  ben yoktum. Çünkü sergileyecek kitabım kalmamıştı. Ama daha önceki yıllarda bana da yer verilmişti. Anıları halâ saklı. Yeni yapıtların peşindeyim. Umarım ve belki kısmet olursa önümüzdeki yıl oradaki yerimi alırım.

Sonbaharın ortalarındayız. Günler ve ömürler gözünün yaşına bakmadan geçip gidiyor, Eylülün son cumartesi günü saat 14’te Ozan Ağacı şairleri olarak yine buluştuk. Yeni sezonun ilk buluşmasıydı bu. Ondan bir hafta öncede Küçük Döllük’te bir meslektaşımızın (Ahmet  Yörük) çiftliğinde bir araya geldik. Bu kez Lüleburgaz’dan Babaeski’den sanatçı arkadaşlar da geldi. Bol bol şarkı , türkü  ve şiir dillendirildi. Açık havada ve bahçede gerçekleştirilen etkinlikte hava da bizden yanaydı. Bahçenin bir kenarında açan sarı çiğdemler; Hünnap ağacı, elma armut dallardan sarkıyordu.  Liralar verseniz  öyle bir ortamda o güzelliği yaşayamazsınız.

Ev sahibi arkadaşımızı kutluyor, devamını diliyoruz.

Ahmet Yörük   kardeşim hem benim, hem eşimin öğrencisi olmuş, Atatürk Ortaokulunda. Saygısı ve sevgisi bu gün bile sürmekte. Kendisini özellikle ayçiçeği ve buğday üretimi konusunda inceleme , araştırma ve denemeleri var. Daha verimli ürün alma konusunda çalışıyor. Ve çevresine de yararlı olma yolunda. Tarım alanında iyi bir örnek.

Bir dönem ADD başkanlığı da yapan  kardeşimize bir kez daha teşekkür eder,sevgilerle çalışmalarını desteklediğimizi belirtmek isteriz.

Kolay gelsin Ahmet Yörük. Sakın bize “Kolaysa başına gelsin!” deme. Çünkü biz, unumuzu eledik, eleğimizi astık.”

İşte bir şiirim:  

YAPMACIKLAR GÜZELİ

Kardan ak, Sütten beyaz bir yürek

Suyu buzdan buhara taşıyan sevda

Kapıyı henüz aralamış çıplak  yalnızlık

Kurşun döker  sessizliğe ve sensizliğe

Korkularını sapanıyla avlayan, çalışan çocuk

Kıyamet kopsa ne olur be adam

Kopmasa kime,anı yaşamak varken

İşte İstanbul, işte sevda

Yaşamak mı, topu topu bir ömür

Sen karnını doyur, korkuyu konuk edeyim

Ben yarı aç gezeyim  kent varoşlarında

Ne denli sömürsen vahşi kapitalim

Emrindeyim yapmacıklar güzeli

Sen de bilesin gün gelir

O duvarlar yıkılır yine üstümüze

Bir ömürlük bir cennetse  bu dünyada

Vicdansız kullar adına merhaba

N.T