Son yıllarda, toplumumuzda "başkasının gücüyle kendini güçlü sananlar" sınıfının giderek artan bir şekilde varlık gösterdiği gözlemleniyor. Kendi fikir ve görüşlerini geliştirme sürecinde tembellik eden, düşünme yetisini kaybeden bireyler, çoğunlukla başkalarının ideolojileri ve düşünceleri etrafında şekilleniyor. Bu durum, yalnızca bireysel yaşamları değil, toplumsal yapıyı da olumsuz etkileyerek biat kültürünün yaygınlaşmasına yol açıyor.
---------
KİŞİSEL DÜŞÜNCE ORTADAN KALKAR
Biat kültürü, sorgulama ve eleştirel düşünceyi ortadan kaldıran, bireyleri pasifleştiren bir tavırdır. Bu kültürün, özellikle siyasi alanda kendini göstermesi, bireylerin eleştirel düşünceler geliştirememesi ve kendi iradeleriyle karar verme yetisinin zayıflamasına neden olmaktadır.
Güçlü bir liderin ya da bir grubun arkasına sığınarak kendilerini güvende hissetme yanılsaması, gerçek bir güç ve özgüven kaynağı değildir. Bu durum, bireylerin düşünme becerilerini köreltirken, aynı zamanda toplumda homojen bir düşünce yapısının oluşmasına zemin hazırlamaktadır.
------------
TOPLUMSAL GELİŞME OLUMSUZ ETKİLENİR
Bu durum dinamik, toplumun sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimini olumsuz yönde etkiler. Toplum üyeleri, başkalarının söyledikleriyle yetinir ve kendi fikirlerini ifade etmekten kaçınır hale gelir. Bu pasif yaklaşım, toplumda çeşitli sorunların çözümüne katkı sağlayacak yaratıcı fikirlerin ortaya çıkmasını engeller. Sonuç olarak, bireyler kendilerine ait fikirler geliştirmedikleri için, kendilerine yapılan eleştirilere ve yanlış yönlendirmelere açık hale gelirler.
Biat kültürünün en belirgin sonuçlarından biri ise hoşgörüsüzlüğün artmasıdır. İnsanlar, diğer bireylerin düşüncelerine tahammül edemez hale gelir ve kendi inançlarının dışındaki tüm düşünceleri reddeder. Bu durum, toplum içerisinde kargaşaya ve çatışmalara neden olurken, toplumsal uyumu da zedeler. Oysa ki, sağlıklı bir toplum, farklılıkların sadece kabul edilmesi değil, aynı zamanda kutlanması ile inşa edilir.
Bu çerçevede, bireylerin eğitilmesi ve eleştirel düşünce becerilerinin geliştirilmesi büyük bir önem taşımaktadır. Eğitim, genç bireylerin özgüvenlerini artırmalarına yardımcı olmalı, kendi fikirlerini savunabilmeleri için cesaretlendirmelidir. Genç nesillere, kendi düşüncelerini üretme ve eleştirel bir bakış açısıyla olayları değerlendirme becerisi kazandırmak, gelecekte güçlü bir toplum yaratmanın temel taşlarını oluşturacaktır. Toplumumuzda bir "biat kültürü" oluşumunun engellenmesi, bireylerin kendi fikirlerini geliştirmesi ve daima sorgulayıcı bir tutum sergilemesi ile mümkündür.
Başkasının gücüne yaslanarak kendini güçlü hissetme alışkanlığı yerine, bireylerin kendi güçlerini keşfetmeleri ve bu güçle topluma katkıda bulunmaları sağlanmalıdır. Ancak bu şekilde, özgür, demokratik ve dinamik bir toplum yapısına ulaşabiliriz. Unutulmaması gereken en önemli gerçek ise, gücün kaynağının bireylere ait olduğu ve gerçek gücün, özgün düşüncelerden doğduğu gerçeğidir.