Halkın büyük kesiminin yaşam koşulları ile mücadele ettiği bu dönemde huzur ve güvene daha çok özlem duyuyoruz. Bunun yanında basın ve medyada siyasi parti temsilcilerinin birbirini acımasızca suçlayan konuşmaları, bundan etkilenenlerin yarattığı tedirginlik ister istemez toplumu da huzursuz ve tedirgin ediyor.
--------------
GEÇİM DERDİ HUZURSUZLUĞA NEDEN OLUYOR
Diğer taraftan halkın günden güne artan geçim sıkıntısı ile boğuşan vatandaşlar bir an önce bu sıkıntıların sona ermesini bekliyor.
Bazı çevrelerin körüklediği topluma zararlı olacak senaryolar ile zor günler geçireceğiz.
Bölgemiz insanları bu tür olumsuzluklardan şu anda fazla etkilenmese de başka bölgelerde görünen toplumun yapısına uymayan haberler ister istemez herkesi endişeye sevk ediyor.
Yöremiz halkının demokrasi kültürü, hoşgörüsü büyük oranda bu olumsuzluklardan etkilenmesini önlüyor.
----------------
HUZUR ORTAK DİLEĞİMİZ
Bu huzurlu ortamı yok etmek isteyenlerin çabaları şu anda sonuç vermiyor, .
Bu koşullarda toplum genelinde bir konsensüse, empatiye hoş görüye çok ihtiyacımız var. Halkımız özellikle son günlerde bunun çok daha özlemini çekiyor.
Toplumumuzda bakıyoruz, eskiden olduğu gibi insanlarımız arasında sevgi ve hoşgörü yok denecek kadar azaldı. Halkımız arasında gereksiz yere kavgalar, tartışmalar çıkıyor. Bu tartışmalar bazen daha da büyüyerek yaralama ve ölümlere, aile facialarına kadar varıyor.
Bu görüntüler tarih boyunca hoşgörünün temsilcisi olmuş her koşulda ve şartlarda dostluğu ilke edinen halkımıza yakışmıyor. Bu olumsuz ortamın sona erdirme görevi medyamız ve siyasi partilerimize düşüyor.
Onlar toplum arasındaki bölünmüşlüğe zemin hazırlanmamalı. Halkın birlik ve beraberliği için çaba harcamalı. Huzursuz ortamdan şimdi geçici olarak yararlananlar olabilir.
Zamanla bu toplumdaki kaos yaratma çabaları onlar için de zarar getirebilir. O nedenle bugün halkımızın en çok huzur ve güvene gereksinimi var. Herkesin bunu dikkate alması gerekir.
Toplumun genel beklentisi de bu. Huzursuz ortamın kimseye yararı olmaz. Bunu unutmayalım.
---------------------------------------------------------
FIKRA
PADİŞAH VE DALKAVUĞU AVDA
Nişancı olduğu ile övünen bir padişah keklik avına çıkar. Çevresindeki askerler ve uşakları keklikleri padişaha doğru yönlendirir. Padişah bunun üzerine kekliklere nişan alıp ateş eder.
Aksilik bu ya hiç birini vuramaz.
Daha sonra önünde geçmekte olan bir kekliğe de ateş eder. Padişah sevinçle dalkavuğuna sorar ”Bak nasıl vurdum” der dalkavuğuna: “Vurmadın deme sakın canını yakarım bak ”diye tehdit eder.
Zor duruma düşen dalkavuk bir süre düşünür. Padişahın önünde eğilerek şöyle der: ”Padişahımız zavallı kekliğin hayatını bağışlamak yüceliğinde bulunup yaşamasına izin verdi ”der.