Ankara- 26.8.1995
Sayın Hocam,
Merhaba!
Öğretmen Dünyası adresine gönderdiğiniz mektupları aldım. Çok teşekkür ederim.
Sizi Öğretmen Dünyası’ndaki şiirlerinizden tanıyorum. Öğretmen olduğunuzu biliyordum, o kadar. “Yüzünün Yeryüzüyüm” deki özgeçmişinizi okudum. Böylece sizi daha yakından tanımış oldum. “Bizden biri”olduğunuzu bir kez daha öğrendim. Öğretmenlerin yaşam öyküleri ne kadar da benzer birbirlerine!
Bilirsiniz pek çok kitap gelir dergiye. Bunlardan kimilerini Zeki(Saruhan) kullanır yazılarında, haberlerine. Kimilerini de benim elime tutuşturur, “şunlara bir bak diyerek”. Bu yüzden olacak, “Yüzünün Yeryüzüyüm” ile “Çağla Tadı” geçmedi elime. Sadece “Karaya Vuran Martı Çığlıkları”nı okudum. Dosyama baktım,tanısını Nisan 95’te dergiye vermişim.Kısa tanıtının son cümlesi şöyleymiş:”…yazarın içtenlikli, günce tadındaki bu kısa yazılarını, biz çok sevdik umarız sizler de seveceksiniz.”
Saydım, dosyamda yayınlanmayı bekleyen otuzdan fazla tanıtı var. Başka yazılar da cabası. Bir de yayımlanma sırasında “Editör”ün azizlikleri var. Yer darlığıdan yazıya makas atmalar var. Bu yüzden “Keşke yayımlanmasaydı…” dediğim tanıtılar, yazılar oluyor.
Bunları size niye yazıyorum ki… Siz de benzer durumları yaşıyorsunuz mutlaka Hazır dert dökecek birini bulmuşum ya, anlatıyorum işte. Bağışlayın.
Selam ederim, saygılar sunarım.
NOT “ithaf”larınızda benim için kullandığınız “ üstat”niteminize Dergi’de epey güldük. İlahi hocam!...
(O. Nuri Poyrazoğlu)
Suadiye-İstanbul o1.9.99
---------------
Sayın- Necdet TEZCAN.
“Gül/açar-Gül/üşürüz
Şiir demetinizi aldım. Teşekkürler, selamlar, saygılar, esenlikler…
NOT.Bir yılı aşkın süredir evimizde değiliz. Ben ve eşim değişik rahatsızlıklar ameliyetler nedeniyle büyük kızımın evinde ve bakımdayız. 88 lik yaşımın dermansızlık duygularını acılarını yaşıyorum, yazamıyorum da.”Yaşamak çok yıl saymak” anlamını taşımıyor bence. (Kemal Üstün)
Kırklar eli/ Türkiye
Kurban Bayramınızı kutlar sağlım, başarı ve mutluluklar diliyorum. Yaşasın şiir, ve şairler ve şiir dostları.Eşinize, kızınız Özlem’e saygılar. Dostlara arkadaşlara selamlar.
KIRMIZI GÜLÜM KIRKLARELİ
Ey cananım
Kırmızı gülüm benim
Kırklareli
Zigoş oynadım sokaklarda
Kavga ettim, dövüştüm
Uçurtmalar uçurdum boyumca
Sensiz gecem, gündüzüm olmasın
Asırlarca…
Altın akşamlarda
Bir Rumeli türküsü okusun
Faruk Yılmaz
Damardan saz çalsın
Ali küçük Demirci
Bir nara atsam
Duysun Dünya, duysun Rumeli
Ey cananım
Kırmızı gülüm benim
Kırklareli
Sana aşığım
Aşık
On sekizlik delikanlı gibi…
(Selehattin DEMİRACO)
(Ank---10.1. 1995)
-------------------
Pek Muhterem Necdetn Tezcan Beyefendi.
Şiir kitabım üzerine lütfettiğiniz “Değerlendirme” dolayısıyla, “Önder” gazetesindeki yazışmalarımız çevremizdeki sanatçı arkadaşlar arasında, gerçekten ilgi topladı.
İlk yazınız üzerine görüşlerimi, mektupla da bildirebilirim. Lakin, sizin ve benim görüşlerimizde eki farklılıkların münakaşa edilmesinde yarar gördüğüm içindir ki, düşüncelerimi gazete sütunlarına aksettirdim. Nitekim Ali Dündar Bey’in de araya girmesi, konuya renk kattı… Ona verdiğim cevap “Önder”de yayınlandı mı bilmiyorum, henüz elime geçmedi.
Sizin 27 aralık 1994 tarihli Önder’deki “Yakınlar, uzaklar, yanıtlar…” başlıklı yazınızda, yine naçiz kardeşinize ait bölüm beni son derece duygulandırdı. Ve mütehassiz etti. Elbetteki, görüşlerimiz doğru ya da yanlış olabilir. O itibarla da karşınızdakilerin görüşlerine saygı duymak durumundayız. Size daha önce yayımladığım, é Mimar Sinan” şiirleri Antolojisi şiirleri” isimli eserimi takdim ediyor, sizin de gazeteden öğrendiğim eserlerinizden göndereceğinizi umuyorum.
Münasebet ve muhabetatımızın devamlı olması ümidiyle huzur ve başarılarınızın devamını diler, selam ve engin saygılar sunarım… (ABDULLAH SATOĞLU)