ESKİMEYEN MEKTUPLAR VE DERGİLERDE KALANLAR - 1

Bir İnci Aral Romanı: SADAKAT (Çini Kitap: sayı - 87)

İnci Aral, romanlarıyla tanıdığımız, ünü sınırlarımızı aşmış, çok sayıda önemli ödüller almış, başarılı bir kadın yazarımızdır.

Kitabın ilk sayfalarında yer alan bir alıntı: “İnci Aral Denizlide doğdu. Gazi Eğitim Enstitüsü Resim ölümünü bitirdi. Aral yapıtlarında daha çok, bireylerin çevre, toplumsal, oluşumların etkisiyle, biçimlenen ve değişen ruh hallerini, kadın-erkek ve insan ilişkilerindeki iletişimsizlik, sevgi bağları ve varoluş sorunlarını irdelemektedir.”

İ. Aral’ın ürettiği her yapıt, ilgi görmekte, zevkle okunmakta. Daha önce, “Ölü Erkek Kuşlar” yapıtını okumuş, etkilenmiştim.

Yazarın öyküleri de var. Öteki kitaplarını da analım vesileyle:Safran Sarı, Mor, Yeşil,Ağda Zamanı, Kıran resimleri, Hiçbir Aşk, Hiçbir ölüm, İçimden kuşlar göçüyor, Ruhumu Öpmeyi Unuttun, Anlar, İzler, Tutkular, Taş ve Ben, unutmak, toplu Öyküleri-1

Sadakat, çok hızlı okuyan biri olmadığım halde, çabucak bitirdiğim bir kitaplardan biri oldu. Türkçesi akıcı ve varsıl, çarpıcı, ve şiirsel bir anlatım.

İ.Aral bu yapıtında hemen hemen yaşamın içindeki bir çok konuya değinmiş. Aldatmalar, siyaset, bozulan aile yapısı ve çarpık ilişkiler. Önce siyasal yaklaşımına bakalım: Ülkedeki siyasal ortam, tartışmalar, atışmalar can sıkıcı ve bıktırıcı. Üst üste gelen ekonomik krizler hemen herkes de tepetaklak gidildiği kaygısı vardı ve yeni partiler kimilerine hiç umut vermezken, kimilerinde de heyecan yaratmıştı.

Ferda babasının siyasete kendi önünü açmak için girdiği kanısındaydı. Siyaset, halk için ülke için yapılmıyordu. Belli bir azınlığın çıkar çatışmasının ağzı bozuk ve yalancılık arenasıydı. Halk kendini yönetecek doğru insanları seçmediği sürece gerginlik korku ve umutsuzluğun önüne geçilemeyeceği görüşü hakimdi. Ama yönetimin halkın iradesine bırakılmış olduğu savı tatlı bir yalandı. Siyaseti, ekonomiyi, iş hayatını alttan alttan yönlendiren dış ve iç uzantılar yasa dışı sayılacak işbirliklerinden oluşan görünmez bir çıkar ağı vardı. Sistem bunun üzerine monte edilmiş, tekleyip gidiyordu.”

Dünü mü anlatmış yazar, bu günü mü? Dünü anlattıysa, demek ki eskiden de her şey aynı imiş. Yani bir arpa boyu iler gidilmemiş.

Aşk ve mutluluk konularına da değinmiş yazarımız:” Aşk ve mutluluk: Bu ikisini yan yana koymak büyük hamlık. Aşkın ancak mutsuzluğa sıkıca tutunarak ayakta kalabileceğine, mutsuzluğun mutluluktan daha yoğun bir duygu olduğunu inandım acılaşan zamanla. Aşk içinde mutluluk bir sürçme. Perdenin çabucak indiği bir oyun, gelip geçici bir rüya kafa karıştıran bir hayal…(N.T)

-----------------

YÖRE DERGİSİ-Edirne- (80) KALEKENT-BAŞKENT-MÜZE KENT-VİZE-

Vize İçin NOTLAR: … (Ayhan TUNCA)

Ya Necdet Tezcan!

Şiir ve yazı dünyamızın bu Vizeli’si, dostumuz, meslektaşımız, komşumuzdur.

1942’de Vize’nin Seyitkasım(Gazi) mahallesinde doğmuştur. Nazif Karaçam onu Söz Başları dörtlüğündeki şu dizelerle anlatır

Yüzümdeki çizgiler yılların gözyaşları. İçimdeki ezgiler, yılların gözyaşları, Gözlerimde sezgiler yılların öz kaşları, Aşk yoksa tatsızdır söz başları.”

Tezcan ise, çok ama çok sevdiğini yakından bildiğimiz güzel memleketi Vize’yi Gül Açar/Gül Üşürüz adlı kitabında şu şiiriyle selamlar.

VİZE RÜZGARLI

Orda öyle

Ayın on üçü gibi

Kışı çağırma nazlı

Senin kiremitlerin ne renk

Söylediğin kırık şarkılar

Konar kurumuş dallarıma

Ne nazlı sevda

Bu böyle

Hep de harman sonu

Ve gözleri karlı

Saklar ellerini

Soğuk

Vize rüzgarlı

(N.Tezcan)