YAYIN ORGANLARINDA KALANLAR -3

ÖNDER  GAZETESİ-Keşan  (15   Temmuz  1995)
AZİZ NESİN
Sivas’ta  yaşanan olayların  iki  yıl  geçti-geçmedi.  Aziz   Nesin’in hayata  veda    haberi   yayılıverdi.
Evet,  seksenlik  ufak-dev  yaşama  veda  etmişti.  Vasiyetine  uygun  biçimde  yerine  getirildi.  Olaysız oldu  her  şey ,  ben  de  mutlu  oldum. Ancak,  mezarının  yerinin  gizlenmesi  de  vasiyeti  gereği  miydi?  Öyle  ise  bir  diyeceğim  olamaz  elbet.  Ancak  başka  nedenleri  varsa  en azından hoş  değil.
İki  gündür  basın  Ondan  söz  etmekte.  Belki  de ilk kez  bir  yazara  vefatından  sonra  bu denli ilgi  gösteriliyor.   Medya,  öyle  sanıyorum  ki  yazarlığından  ötürü  değil, son  günlere    dek popülaritesinden dolayı  bu  yaklaşımda  bulundu.  Çünkü  yazarların  vefatı  üzerine  medya  genellikle  sessiz  kalır.  Küçücük  bir  yer,  ayırır  ya da  ayırmaz.  Kısaca  değinir  böyle  bir  habere.
Aziz  Nesin’in  bir  de  ideolojik  yanı  var.  Yaklaşımların  bununla  ilgili  olabileceğini  de  hesaplamak gerek. Tutucu  gazete  yazarları  da  olaya  yer  verdi. Olumsuz  şeyler  yazdılar  ama  olsun.  Daha  başkası da  beklenemezdi  zaten.
Cumhuriyet’in yazarlarını  okudum  bu  gün. Hemen  hemen  tüm  köşe  yazarları  ondan  söyetmiş
A.Nesin  önceki  yıllarda  Atatürk’le  ilgili  söylediklerine  pişmanlık  duyduğu  da  söylemiş.  Sevindim  buna.  Bir  başka  yazar  da  sağ  basından  alıntı  yapmış.  O  alıntıda  Nesin^den  “Kökten-dinsiz”  diye  söz  etmiş.  Üzülmedim. İslamiyeti  tekellerinde  sanan insanlardan  beklenir  bu  dedim,  kendi  kendime.  Bir  insanın  dindar  olması  ya  da  olmaması,  başkalarını  neden ilgilendiriyor  diye  uzun uzun  düşündüm.  Dini  siyasete  alet edenlerden  başka  ne  beklenir  diyerek  düşünmekten  vaz  geçtim,  sonra.
O  denli  çok  ve  güzel  şeyler  yazıldı  ki  benim yazacaklarım  vızıltı  gibi  geliyor  bana.
Aziz  Nesin’i   ben  de  gördüm.Kaç  yılıydı  anımsamıyorum  tam  olarak. 972  Ya da 973  olabilir.  Öğretmenler  Dergisi’nin  çağrılısı  olarak  gelmişlerdi. Yanında  başkaları  da  vardı.  Hasan  İzzettin  Dinamo,  Metin  Altıok…  vb.
Kitaplarından  almıştık,  imzalı  olarak.
Geçip  gitti  ama  göre  tam  105  yıl  yaşadı.  Çünkü  105  yapıt  bıraktı.  Kimbilir  daha  kaç  105  yıl  yaşayacak…
------------------------------------------------------
BERFİN  BAHAR  DER.   Sayı:  301-  Mart—‘2023
PENTAGON- TRİŞKA  ARASI
Ne   kükrersen kükre,  ‘İnleyen  Nağmeler’
Öyle  bir  kazık  çakmış ki,  orta  yerine  aşkın
Kime  ne  dersen  de,  ne  söylersen  söyle
Borazancı  başı,  tellal  havası   seherde

Gedikli  doruklarda  eksik  olmaz  kar  bulut
Sivil  ağaçların  çürük  çarıktı  meyveleri
Sabah  en  son  dönen  gök-yıldız  işte  o  beni
Dönek  bir  karga  gibi öter  seherden

Ne  sevda  var, ne  aşk kaldı  DNA’ları  bozuk
İstediğin  denli   ağlaş,  öt,  söylen,  yalvar
Cepçinin   hortumcunun    borusu  öter  hep
Çoğunluk  olsa,  direnirdi  sürüngenler

Kurulu  bir  sofranın  salıncağında  oh  be!
Elmanın  kırmızısı,  armudun  en  sulusu  cepte.
                           (N.Tezcan)
------------------------------------------------------
GÜNCEL  SANAT  DERGİSİ-  Sayı   :92
İKİ  YENİ   KİTAP
1. ESİNCE ( Necdet  Tezcan-Şiirsel  yazılar-Baygenç  yayıncılık)
2. ÜÇ  NAR  AĞACI (Özlem  Tezcan  dertsiz  şiir  Meşe  kitaplığı)
Yani  anladığınız  gibi  benim  ve  anladığınız  gibi  İzmir’de  yaşayan  kızımın.  Sanki  kızımla  yarışıyormuşuz   gibi.  Oysa  kesinlikle  öyle  bir  şey  yok,  kesinlikle  rastlantı. Benim  kitabım yeni şiirlerimden  ve  bazı  yazılarımdan  oluşmuş   ve  80  sayfa.  Özlemin  Üç  Nar  Ağacı  üç  bölümden  oluşmakta. (Şimdi  Gitsem güz- Faili  Mecnun-Tınılar)  Yeni  kitabının  arka  kapağındaki  yorum  bana  çok  ilginç  geldi. “Çağın  zehirli   okları,   şiiri  bu  kadar  vurmamıştı,  henüz. “Bir  nar  ağacı  dikmiştim   gönlüme.  Her  şiir  bir  nardı.  Her  şiir  kitabı  bir  nar  ağacı.  Çiçek  açışları, nara  dönüşmeleri  nasıl  büyük  bir  heyecandı.  Sonra  tükenmeye  başlayan  her   güzellik  gibi, şiirde  payını  aldı.
------------------------------------------------------
(Güncel  Sanat-  Sayı   88)
ÖĞRETMENLERİMİZ
Yolu  olmayan  yollarda  iz
Çarpmasaydınız  yüreklerimizde
Sevgi  sevgi  açar  mıydı   yüreklerimizde
Kır   çiçeklerimiz
Soluklanır  kaleminin  ucunda
Şu  kuru  ağaç  şu  yaralı  kuş
Uçmayı  öğrenir  kanatlarımız
Ve  açmayı  çiçeklerimiz
Girer  iklim  gibi  yaşantımıza
Öğretmenlerimiz.
Okullardan  yayılıp  girer
Taze  ekmek  kokusu  evlerimize
Yangınlara  su
Duvarlarımıza ses
Öğretmenlerimiz
Hala  onun  gülücüğü  var  gülüşlerimizde
Bakışları  gezinir  bakışlarımızda
Her  çiçeğe  yeterince  su  ışık
Tomur  tomursa  emeklerimiz
Öğretmenin parmak  izleri
Eserlerimiz
Her  gün  ilmek  atmak  yaşantımıza
Her  an  bir  sonraki  yarına  dokunmak
Yaşamak  her  yaprakta  kök  kök
Bir  gülümsemeyse  ödevimiz
Mutlu  edilmez  mi
Öğretmenlerimiz
                                            N.Tezcan