NEDEN SÖZÜM ONA ?

Bugüne kadar görevde olduğum basın kuruluşlarında her gün yayınlanan “ Sözüm Ona” adındaki köşe yazılarımın geçmişi ta 1980’li yıllara dayanıyor. O yıllarda yayınlanan ,Tekirdağ’da basımı yapılıp Tüm Trakya’ya yayılan   Trakya Doğuş” adındaki günlük gazetenin Edirne temsilciliğini yaptığım dönemde  bu gazeteye  Sözüm Ona isimli köşe yazıları yazmaya başladım .

Daha sonra bu gazete yayın hayatına son verdi.  Benim 8 yıla yakın devam eden  ETV görevimin sona ermesi üzerine yine ETV’deki arkadaşlarımla 2010 yılından bu yana  Edirne Ajans gazetesinde görevim sırasında  aynı isimle köşe yazılarıma  aralıksız her  gün devam ettim.

Edirne Ajans gazetesindeki görevimi da noktaladıktan sonra  Edirne’nin  en eski ve köklü gazetesi olan VATANDAŞ Gazetesinde aynı ilkeler doğrultusunda  köşe yazılarıma devam edeceğim.

Ben, uzun süre devam eden basındaki yaşamımda  bazılarının yaptığı gibi kendimi ön plana çıkarmayı, ona buna caka satmayı hava atmayı pek  sevmem.  Bir görevi yaparım takdirini ise  okuyuculara bırakırım

Köşe yazılarımı izleyenlerin ilgisi nedeniyle yazılarıma bugüne kadar devam ettim.

Yazılarımda ekonomik ve sosyal konuları gündeme getirdim. Asla kişileri hedef almadım. Kurum ve kuruluşların siyasilerin  eksiklerini gördüğümde  yasal sınırlar içinde belgeye dayanarak, eleştirimi yaparım, bu eleştirimden etkilenecek  nem kapacaklar olursa  yazımın başlığında olduğu gibi sözlerimle  onları etkilemiş, sözlerim onlara dokunmuş olur. Köşe yazılarımın başlığına bu ismi koymam bu gerekçeye dayanır.

Her zaman yazılarımda takdir aldım fakat tekdir almadım. Bundan böyle güven duyulan bir kadro ile köklü bir basın kurumunda  bugüne kadar  severek yaptığım  görevimi sağlığım ve imkanların elverdiği oranda sürdüreceğim.

Okuyucularımı Vatandaş  Gazetesindeki köşemi izlemelerine gerektiğinde önerilerini ve eleştirilerin  göndermelerini bekliyorum.  

***                        ***                        ***                        ***

                FIKRA

                SEBEP BAŞKAYMIŞ

Karı koca ellinci evlenme yıldönümlerini  kutluyorlardı. Tabii çok mutluydular. Sofradaki seçme yemekler yenildikten sonra bey bir şişe şampanya patlattı. Ve karısına”  Bugününle iftihar edebilirsin artık karıcığım” dedi.

  Karısı merakla sordu:

- “ sebebi ne.?”

- “ Tahmin etmeye çalış bakalım.”

-“sana elli yıl tahammül ettiğim ,için mi.?”

-“ Hayır,  tek taş pırlanta ile  yüzüğün  artık gerçekten senin olduğu için. Çünkü son taksidini bugün ödedim”

***                        ***                        ***                        ***

                BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ ?

GAZETECİLER 1950 YILINDA OKULLU OLDU

Ülkemizde gazetecilik eğitimi konusundaki ilk çaba Sedat Simavi’den geldi. Sedat Simavi, İstanbul Gazeteciler Derneği Başkanı olduğu sırada üniversiteye bağlı bir Gazetecilik Enstitüsü kurulması için Üniversite senatosuna başvurdu. 1946 yılında  bu yazı üzerine senato çalışmalara başladı.  Çalışmalarını sürdürürken Fahmi Yahya Tuna Milli eğitim Bakanlığının izniyle 1948 yılında ilk gazetecilik okulunu açtı. Bu okul lise düzeyindeydi. 1950 yılında senato üniversiteye bağlı bir gazetecilik enstitüsünün açılmasını kararlaştırdı. Böylece ilk gazetecilik  enstitüsü 1950 yılı ekim ayanda eğitime başladı.