Köy ve mahalle muhtarları halkın nabzını tutan sorunları ile içi içe olan devlet görevlileridir.
Muhtarlar, halk tarafından aracı olmadan doğrudan seçilir. Hal böyle olunca muhtar seçimi konusunda halkımız seçici olmaları gerekir.
Daha önceki yıllarda olduğu gibi yıllarca muhtarlık görevinde kalanların yerine bundan sonra gençlerin görev alması gerekir.
Muhtarlar mahalleleri köyleri ile ilgili projeler üretmeli , sorunlara vakıf olmalı, mahalli idarelere öneri sunmalı.
Böylece, şehirlerin ve köylerin gelişmesinde dinamo görevi üstlenmeli.
Yıllanmış muhtarların yerine gençlerin alması durumunda , bugün muhtar olacak gençler bu görevlerinde kaldıkları sürede yarın görev üstlenecekleri devlet görevleri için staj görevi yapmış olurlar. Muhtarlık idareciliğin toplumla bütünleşmenin ilk basamağıdır.
Bu görevleri önemsememiz lazım” kim olursa olsun önemli değil” mantığı ile muhtar seçimi olamaz.
Yıllarca aynı görevi yapan gelecek seçimde de yeni göreve talip olmaya hazırlanan, genellikle emeklilerden oluşan muhtarlarımız yerlerini gençlere , daha dinamik kadrolara bırakmalı.
Onlar, yeni muhtarlara destek verip tecrübelerinden yararlanmasını sağlamalı.
Bu bir bayrak yarışıdır. Hiç kimseye bu görev yaşamı süresince verilmez.
Halk kendisine ilgi göstermiş yeniden seçilme yolunu açmış olsa dahi, demirbaş muhtarlar özverili davranıp bu görevleri genç kuşaklara devretmesi ülkemizde demokrasinin gelişmesi açısından yararlı olacaktır.
Bilindiği gibi muhtarlık eskisi gibi fahri olarak yapılan bir görev değil. Bu görevin bir maddi karşılığı var.
Bu göreve gelenler “işim var muhtarlığa gelemedim, sonra gelin” diye bu görevi ikinci plana itemez, zira bu göreve talip olurken muhtarların yapacağı tüm hizmetleri yapma vaadi ile o göreve gelmiştir.
Bazı muhtarlarımız bir yere gittiklerinde yerlerine azaları bırakmaya gerek duymuyor. Bu yanlıştır.
Azalar da o göreve muhtarlara yardım için seçilmiş kişilerdir. Halk muhtarlarla birlikte azalarını da o göreve getirmiştir.
Onun için muhtarlarımız acil işleri halinde muhtarlıkları kapatma yerine bu görevi azalara vermesi gerekir.
O nedenle mart ayında yapılacak muhtarlık seçimlerinde halkımız bu vasıflara sahip kimseleri muhtar yapmada özen göstermeli.
PARASI OLAN DEĞİL O İŞE LAYIK OLAN SEÇİLMELİ
İl genel ve belediye meclislerinde görev yapanlara çok önemli görevler düşmektedir.
Onlar o yörenin yerel parlamentolarıdır.Kentin gelişmesine katkı yaparlar. Bu göreve talip olanlar onun bunun adamı ve parası olanların yerine bu görevi layığı ile yapacak donanımlı kişilerden oluşmalı.
Bu dönemin İl Genel ve Belediye Meclisi üyelerini komşu illerle mukayese ettiğimizde, Edirne gibi kültür ve medeniyetin merkezi olan bir ilin meclis üyelerinin kültür seviyesinin komşu illerden daha alt düzeyde olması düşündürücüdür.
Yeni oluşacak meclis üyeleri, her meslekte başarılı olan kişilerden oluşmalı.
Kesinlikle parti desteğini ve etkin kişileri arkasına alan, hiçbir yeteneği olmayan kişiler bu göreve talip olmamalı.
Bu önemli görevler kesinlikle siyasete ve maddi imkanlara feda edilip hiçbir başarısı olmayan kimselerin göstermelik olarak meclise girmeleri sağlanmamalı.
Meclisler mahalli idarelerin başarısında en nemli etkenlerdir. Şimdi soruyorum? Bu göreve talip olan parasını yatıranların kaçının Edirne ile ilgili bir projesi var?
Açıklasınlar da görelim.
VATANDAŞ OLMAK
Tarih boyunca insanlar kendi haklarını savunmak yurttaş, vatandaş olabilmek için mücadele vermiştir.
Otoriter rejimlerin hiç biri insanların bireysel haklarının kazanılmasına izin vermez ve vermemiştir.
Ülke yönetiminde olanlar böyle bir girişim olduğunda, vatandaşlık haklarını arama girişiminde bulunulmasına yurttaşlık haklarına sahip olmalarına izin vermemiştir.
Şeyh Bedrettinler, Pir Sultan Abdal’lar Köroğlu, Dadaloğlu ve bunlar gibi niceleri vatandaşlık haklarına, hürriyetlerine sahip çıkmak otoriter rejimden kurtulmak için mücadele vermişlerdir.
Bunların çoğu bu çabalarını canlarıyla ödemişlerdir.Bu uğurda yapılan yurttaşlık mücadelesinde Avrupa’da milyonlarca insan yaşamını yitirmiş, bazıları giyotinde can vermiştir.
Ülkelerde hakimiyetini kuranlar hiç bir zaman kişisel hürriyetlere, vatandaşların haklarının kazanımı mücadelesine sıcak bakmamış bu girişimlerin otoriter rejimlerine, saltanatlarına zarar vereceği gerekçesiyle hak arama olaylarını genellikle kanlı şekilde bastırmıştır.
Bu uğurda Vatandaşlık haklarını kazanmak için canlarını veren ve mücadele edenlerin isimleri, anıları tarih boyunca yaşadığı halde Kuyucu Mustafa Paşa ve yurttaşlık haklarının kazanımı uğruna mücadele veren insanları katlederek bastıranlar kuyuya atanlar nefretle anılmaktadır.
Yurttaşlık vatandaşlık hakları insanların en doğal ve vazgeçilmez haklarıdır.
Dinimiz de bunu emreder. Bu hak birinin hakkının bittiği yerde diğerinin başladığı anlayışının kabulü demektir.
---------------------------------------------------------------------------------------
LEB DEMEDEN LEBLEBİYİ ANLAMAK
Kıvrak zekâlı, bir konuyu kolaylıkla anlayanlar için “leb demeden leblebiyi anlıyor” deyimi kullanılır
Bu sözlerin hikâyesi şöyle:
Leb Farsçada dudak anlamına geliyor.
Eskiden medresenin birinde çok bilmiş geçinen bir molla varmış. Molla Farsçadan imtihana girmiş.” İmtihanda ne soracaklar acaba “ diye hocalarının ağzına dikkatle bakmaya başlamış.
Hocalardan birisi” Leb” der demez, molla heyecanlanmış-“ leblebi efendim. Leblebi ! kelimenin birinci hecesidir.
Fakat ben siz yorulmayasınız diye kelimenin tamamını size söyletmedim” demiş.
Molla bu sözleriyle imtihan heyetini güldürmüş.
---------------------------------------------------------------------------------------------------
ÖZLÜ SÖZ
Tarih,kralların otoriterlerin çiftliği değildir. Milletin tarlasıdır.
Her millet geçmişte o tarlaya ne ekmişse gelecekte onu biçer.
VOLTAİRE