Saraçhane semtindeki Sanayi Kışlasında bir zamanlar askerler eğitim görüyordu.
Hakim bir tepede kurulu kışla askeriyeden alınmasından sonra Trakya Üniversitesine devredildi.
Şimdi de Edirne Müftülüğü tarafından restore edilip Balkan Ülkelerinden gelecek öğrenciler için dini eğitim yeri olacak.
Kışlanın restorasyon çalışmalarının tamamlanmasından sonra müftülük faaliyetleri başlayacak
Kışla askeri kışla eğitiminden sonra din eğitimi için kullanılacak…
GÖÇMENLERİ TAŞIYANLARIN SUÇU YOK MU?
Ülkelerinden kaçarak Avrupa ülkelerine sığınmak isteyen, Afrika ve komşu Arap ülkelerinden gelen göçmenlerin bir bölümü geçiş yolu olarak Yunan sınırını kullanıyor.
Bunu sağlamak için bu kişileri sınırlara sevk eden her marka ulaşım araçları kullanılıyor.
Bu göçmen tacirleri zavallı insanların elinde avucunda ne kadar para varsa alıp bu insanları” Yunanistan’a geldiniz” diye sınır boylarında bazen de yakın köylerde bırakıyor.
Kış günlerinin soğuğuna dayanamayan sıcak ülkelerden gelen insanlar ya nehirde boğuluyor ya da soğuktan yaşamını yitiriyor.
Sınırı geçenler ise Yunan sınır görevlilerince dövülerek tekrar geri gönderiliyor. Böyle zorlu bir yolculuğa çıkan üç göçmen soğuktan yaşamını yitirdi.
Ne acıdır ki,Barışçı ve insan hakları savunucusu geçinen dünya ülkeleri bu insanların sorunlarına çözüm getiremedi.
Hiçbir kimse vatanını terk etmek istemez. Bu insanlar ya ülkelerinde savaş olduğu, veya yoksulluk nedeniyle çoluk çocuk ülkelerini terk ederek başka ülkelerde yaşama imkanı arıyor.
Bu arayış bazen denizde bazen ise sınır boylarında yaşamlarının son bulmasıyla noktalanıyor.
Bir eli yağda bir eli balda zengin insanlar bu yoksul insanlara çare bulamıyor.Çok yazık
TÜRK-İŞ BÖLGE TOPLANTISI
Uzun süredir bölgemizde görmediğimiz işçi sendikalarının etkinliğini nihayet bir bölge toplantısına tanık olduk.
Toplantı Tür İş Edirne Temsilcisi konumunda olan TES_İŞ Şubesi’nde yapıldı. TÜRK-İŞ Bölge Sorumlusu Adnan Uyar burada yaptığı konuşmada işçi sorunlarını gündeme taşıdı.
Uyar’ın konuşmasında belirttiği gibi çalışan kesimin en büyük sorunları Asgari ücret,kıdem tazminatı örgütlenmede getirilen kısıtlanmalar ile işsiz kalan işçiler için kullanılması için kesilen İssizlik fonları ve Taşeron işçiler. İşçi temsilcileri bu konularda çözüm bekliyor.
Uyar, İssizlik fonunun farklı amaçlarda kullanıldığını, bir kısmının GAP bölgesine, bir bölümünün ise geçici istihdam sağlamak için İŞ-KUR tarafından kullanıldığını, esas kullanması gereken iş akitleri son bulan işçilerin bu fondan yararlanmadığı iddiasında bulundu.
İşçilerin bu açmazları medyanın büyük bölümünde gündeme gelmese de bazı kanallar işçilerin bu taleplerini gündeme taşıdığı için haberdar oluyoruz.
Bazı basın organları ülkemiz için hayati önemi olan bu konulara magazin haberleri kadar önem vermiyor. Ülkemizde sendikalı işçi sayısının günden güne azalması, işçi hak mücadelesini de olumsuz etkiliyor. DİSK ve TÜR-İŞ gibi sendikaların bu hakları savunmada yeterli olacağını sanmıyorum.
Örgütlü sendikaların bir bölümü Hükümet yanlısı olması işçilerin hak arama yollarına engel oluyor. İşverenlerin ve kamunun verdiği ile yetinen, olanlara ses çıkarmayan bu sendikaların bu kez de işçi haklarının elde edilmesine ket vuracağı anlaşılıyor.
TÜRK-İŞ Bölge temsilcisi her ne kadar hak aramada yaptırım güçlerinin olduğunu satır aralarında söylemiş olsa da günümüz koşullarında bunu kullanmanın ne denli riskli olduğunu kendisi de biliyor,
----------------------------------------------------------------------
FIKRA
SEN DE BÖYLE KAFA BULAMAZSIN
Adam bütün mağazaları dolaştığı halde koca kafasına göre bir şapka bulamamıştı. Son bir mağazaya girdi Orada bütün şapkaları denedi. Fakat gene kafasına uyacak şapka bulamadı.
En sonunda firma sahibi, vitrinde mankenin başında duran şapkayı aldı ve müşteriye verdi. Bu şapka adamın kafasına tam gelmişti.
Fakat satıcı şapkaya yüksek bir fiyat istiyordu. Müşteri bunun üzerine şapkayı almaktan vazgeçip dışarıya çıkıyordu ki satıcı, “ Bu şapkayı başka yerde bulamazsınız” dedi.
Bu söz üzerine müşteri de koca kafasına vurarak:
“ Sen de böyle kafa bulamazsın” dedi
FIKRA
FIRINCIDAN AL BAKKALA VER
Bir Bektaşi’nin geçmiş zamanın parasıyla kırk parası varmış.
Yirmi parasıyla ekmek almış. Kırk parayı vermiş parasının üstünü istemiş fırıncı : “ Verdik ya” demiş
Bektaşi fırıncı ile kavgaya başlamış. Fakat başa çıkamayacağını anlayınca
“ Allah seni bildiği gibi yapsın” demiş. Oradan parasını almadan ayrılmış.
Biraz ötedeki bakkala gitmiş.Bakkaldan yirmi paralık peynir istemiş.
Parasını vermeden bakkaldan çıkmış. Bakkal arkasından bağırmış:
“Baba yirmiliği vermedin.”
Bektaşi:
“ Verdik ya..”
-“ hayır vermedin”
Bakkal belki verdi de unuttum diye tartışmaya son vermiş.
Bektaşi bir kenara çekilip karnını bir güzel doyunduktan sonra :
–“ Allah’ım sen bu işin esasını biliyorsun, parayı fırıncıdan al bakkala ver de haksızlık olmasın”
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
SURATI SİRKE SATMAK
Toplumda asık suratlı,yüzü hiç gülmeyen insanlara halk arasında sevilmediğini belirtmek için “ Suratı sirke satıyor” deyimi kullanılır.
Bu sözlerin hikayesi şöyle:
Bir zamanlar yüzü hiç gülmeyen sinirli bir bakkal varmış.İşyerinde sattığı balın en iyisini getirip çok ucuza satmasına rağmen dükkanına alışveriş için gelenler çok azmış.
Bu arada güler yüzlü sevecen görünüşlü komşusunun iş yerindeki mallar pahalı olmasına rağmen müşteriyle dolup taşıyormuş.
Müşterisizlikten canı sıkılan asık suratlı bakkal, bu işin sebebini araştırmaya karar vermiş.
Durumu bu işin ehli olan bir tüccara açmış.
-“ İşyerime müşteri gelmiyor bunun sırrı nedir “ diye sormuş.
Tecrübeli tüccar bakkalın hiç gülmeyen yüzüne bakıp:
-“ Evlat demiş. Sen işyerinde en kaliteli balı satıyorsun ama, suratın sirke satıyor. Bu suratla sana hiçbir müşteri gelmez” uyarısında bulunmuş.