Ulu Önder Mustafa Kemal,Atatürk Rumeli topraklarında , bu ortamda doğup büyüdüğü için olacak ki, Edirne’nin de içinde bulunduğu bu topraklara ve insanlara özel bir ilgisi, sevgisi vardı.
Ata’nın duruşu, konuşması gelenek ve göreneklere yaklaşımı, bölge insanının yansıtan mavi gözleriyle Trakya halkının örneğiydi.
Atatürk Cumhurbaşkanı olmadan önce de üç kez Edirne’ye geldi. Bölge sorunları ile her zaman ilgilendi. Edirne halka Ata’sına her ortamda sahip çıktı, bağrına bastı, her zamana Önderin yanında olduğunu kanıtladı.
Atamızın Edirne’ye son gelişi, çıktığı Trakya turunun son durağında 21 Aralık 1930 ‘da gerçekleşti.
Atatürk trenle Kırklareli yoluyla Edirne’ye geldiğinde çok mutluydu. İnsanlarımız atasını bağrına bastı Burada kaldığı sürece halktan büyük ilgi gördü, halkla sohbet etti, onlarla askerlik anılarını paylaştı, bu arada ülkenin içinde bulunduğu kritik durum ülkede meydana gelen rejim aleyhindeki girişimlerin olduğu bir zamanda kendi hemşerileri arasında bu sorunları unutmuş görünüyordu.
Edirne’den Menemen’de meydana gelen gerici ayaklanması olayı nedeniyle ayrılmak zorunda kaldı.
Atatürk Edirne’de bulunduğu sürece , Belediye’de kendisine ayrılan odada kaldı. Bu arada dostları ile sohbet etti. Belediye Meclis Salonunda dostlarıyla buluştu onların dertlerini dinledi.
Edirneliler Atasının yanında gece gündüz ayrılmak istemedi. Şehir içinde yaptığı gezilerde çevresinde yüzlerce koruması yoktu. Halkın arasına girdi, herkesle kucaklaştı.
Atatürk bu seyahati sırasında camileri de ziyaret etti. Bu ziyaret sırasında din görevlilerine camilerdeki yazılar hakkında sorular sordu.
26 Temmuz 1930’da meydana gelen kasırga Selimiye Camisine büyük zarar vermişti. Bunu haber alan Atatürk, Bayındırlık ve Vakıflar Müdürünü yanına çağırarak, üç gün zarfında Edirne camilerindeki hasar tespitinin yapılmasını ve sonucun kendisine bildirilmesini istedi.
Kısa sürede hasar tespiti yapılıp camiler onarıldı. Atatürk ayrım yapmaksızın tarihi eserlere sahip çıkıyordu. Edirne’de müze yapılmasına da önderlik etti.
Bugün Edirne Belediyesinin dış duvarlarında Atatürk’ün Edirne’ye gelişinde çekilen resimlere baktığımızda Edirnelilerin Atasına nasıl sahip çıktıklarını görürüz. Onun için Edirne halkının Atatürk sevgisi o günlerden bu yana artarak devam eder.
Bugün Edirne’de Atatürk dendiğinde hangi siyasi görüşte olursa olsun her insanımızın gözleri parlar, yüzü güler Atatürk’ün aleyhinde konuşulmasına izin verilmez.
Menemen’de meydana gelen Kubilay olayı olmasaydı, Atatürk belki bir süre daha Edirne’de kalacaktı. O günlerde Menemen’de Kubilay’ın gericiler tarafından şehit edilmesiyle sonuçlanan olay Atatürk’ü ziyadesiyle üzdü.
Atatürk bu ayaklanmayı yapanların kısa sürede yakalanıp hak ettikleri cezanın verilmesini istedi. Bu acı olay sonucu, Edirne’de mutlu olan Ulu Önder, üzüntü ile Edirne’den ayrılmak zorunda kaldı.
Atatürk’e ömrü süresince bir daha Edirne’ye gelmek nasip olmadı. Bu yıllarda ülke içindeki sorunlar, devrimlere karşı gerici ayaklanmaları Atatürk’ü çok üzdü. Daha uzun yıllar ülkeye hizmet edebileceği bir dönemde aramızdan ayrıldı.
Atamızın Edirne’ye gelişinin 88. Yıldönümündeyiz. Bugün yine, beylik sözlerle Atatürk yad edilecek Edirne belediyesinde kaldığı oda ziyaret edilecek.
Önemli olan böyle günlerin yanında her gün Atatürk sevgisini yaşatmalı, Onun devrimlerine, halka verdiği hizmetlere ve eserlerine sahip çıkmakla olmalıdır.
Günümüzde bu görevin yeterince yapılmamış olmanın üzüntüsünü yaşıyoruz.
Sözde, herkes Atatürk’e sahip çıkıyor. Bu çakma Atatürkçüler yerine onun ilkelerini benimseyen gerçek Atatürkçülere bu günlerde çok önemli görevler düşüyor.
Ülkemizin mimarı bu değerli insanı Edirne ye gelişinin yıldönümünde bir kez daha özlem ve rahmetle anıyoruz. Ruhu şad olsun……
ÖZLÜ SÖZLER
Bu millete çok şey öğretebildim, yalnız onlara uşak olmayı öğretemedim.
Mustafa Kemal ATATÜRK
FIKRA
AYNEN MUKABELE
Aksi huylu, öğrencileri tarafından sevilmeyen bir profesör karısıyla akşam gezintisine çıkar.
Sokakta sık sık rastladığı öğrencileri kendisine selam verirler.
Profesör öğrencilerin her selam vermelerine karşılık olarak,” ben de sizin….” der.
Bunu gören karısı dayanamayıp sorar:
“Niçin devamlı “ben de sizin diyorsun?”
Profesör cevap verir:
“Ben de öğrencilik yaptım. Bana selam verirken benim gibi aksi hocalara ne dediklerini çok iyi biliyorum, onun için aynen mukabele ediyorum ”der.
DİMYAT’A PİRİNCE GİDERKEN EVİNDE BULGURDAN OLMAK
Çok kazanmak isterken elde avucunda ne varsa kaybedenler için söylenen bir deyimde.”Dimyat’a pirince giderken evindeki bulgurdan oldu” denir. Bunun hikayesi ise şöyle:
Dimyat Mısır’da Süveyş Kanalı girişinde bir limanın adıdır.
Mısır’ın pirinci, eskiden hasırlardan örülmüş torbalar içinde Anadolu’ya gelirmiş.
Dimyat’a pirinç almak için giden bir Türk tüccarının gemisi Akdeniz’de korsanlar tarafından soyulmuş. Soyguncular adamın bütün paralarını almışlar.
Bin bir zorluk içinde İstanbul’a dönen pirinç tüccarı o yıl iflas bayrağını çekmiş. İşyerini kapatıp İstanbul’dan ayrılmış. Daha önce memleketi olan Karaman’a gitmiş.
O yıl tarlalarından elde ettiği buğdayları borçlarını kapatmak için bulgur tüccarlarına sattığından kendi de ev halkı da o sene sadece pirinçsiz değil bir de bulgursuz kalmış.