Her yeni yıla yeni yeni umutlarla beklentilerle gireriz. O ana kadar ulaşamadığımız beklentilerimizi yeni yıla taşırız.Bu dileklerimizin özlemlerimizin gerçekleşmesini bekleriz.
Ne yazık ki, bu dileklerimizin çoğu yine gelecek yıla, bir başka yeni yıla havale edilir.
İnsan ömrü böyle umutla başlar ve ulaşamadığımız yeni umutlarla biter.
Yılbaşı için Milli Piyango alıp yıl sonuna kadar milyonerlik rüyası görenlerin de yıl başı akşamı bu hayallerinin gelecek yeni yıla taşıdı, bazıları amorti ile yetindi.
Yeni yıl, dünyanın birçok ülkesinde kabul gören bir kutlama. Bilinmeyen var olduğu sanılan bir gün yılbaşı olarak kabul edilmiş. Ve o günde bir yıl bitip yeni bir yıl başlıyor.
Bu ütopik, topluma benimsetilen gerekçeler sonucu her yıl aralık ayı sonunda yeni bir yıl karşılanıyor.
Yeni yılda beklentilerin ötesinde yine yeni zamlar, yeni vergiler de gündeme geliyor.
Bu arada yaşam bir gün önceki gün gibi devam ediyor. İşi olanlar yine işine giriyor. İşsizlerin de yine iş beklentileri sürüyor.
Yoksullar yine kaderleriyle baş başa kalıyor, yılbaşı onların yoksulluklarına çare olmuyor.
Bunu sadece yeni yılı bir eğlence boyutu ile değerlendirenler o gece eğlenip stres atıyor veya televizyonlardaki seviyesiz, toplumumdun geleneklerine uymayan programları izliyor.
Cebi şişkin olanlar bu günlerde kumarhanelerde parasına para katmak istiyor.
Eşi ve çocuğu ile bu mutlu günü paylaşanlar ekonomik durumuna göre hediyeler alıyor.
Bu arada ülkemizin güvenliğinden sorumlu olan Mehmetçiklerimiz sınırlarda elleri tetikte vatani görevlerini sürdürüyor.
Hasta olanlar şifa bulmak için hastane hastane dolaşıyor.
Parası yetmeyenler kaderi ile baş başa kalıyor.
İşte böyle sarmal, kısır döngü içinde yeni dediğimiz aslında eskisinden farklı olmayan bir yıla giriyoruz.
Bugün yeni yılın başlangıcı olan Ocak ayının ilk günü.
Önümüzdeki 365 gün ülkemize ve dünyaya ne sürprizler getirecek. Herkesin özlem duyduğu barış ve kardeşlik ne kadar gerçekleşecek.
Onu da yıl içindeki olaylarda yaşayıp göreceğiz.
Dileğimiz dünyada, özellikle Orta Doğuda barış ortamının sağlanması,ülkemizde barışın kardeşliğin zedelenmemesi..
TOPLUM EMEKSİZ KAZANCA ALIŞMAMALI
Çevremizde bakıyoruz eli ayağı tutan eskilerin tabiri ile “taşı sıksa suyunu çıkaracak” gücü olan bazı kişiler fakirlik ayağına yatıp emeksiz devlet yardımı ile hayat sürüyorlar.
Hiçbir zaman iş insanın ayağına kendiliğinden gelmiyor. İş bulmak, yaratmak biraz da çaba istiyor.
Özellikle günümüzde iş bulmak çok zora girdi. İş imkanları çok kısıtlı .Bir de insanlarımızda bir mesleği olmadığı halde yapabileceği işler için “ben her işi yapamam, benim için devlet işi olmalı” alışkanlığı var. Bölgemiz insanında bu alışkanlık devam ediyor . Bakıyoruz, bölgemizde birçok iş dalında ara eleman sıkıntısı var.
İnşaatlarda ve herkesin yapabileceği ustalık istemeyen işlerde yurdumuzun başka bölgelerinden gelen insanlar çalışıyor, ekmek parasını kazanıyor, bir de memleketinde ailesine para gönderiyor.
Devletin sosyal yardımından yararlanmak, iş bulup için çalışma yerine yardım almak için tüm yolları deneyenler ve oradan aldıkları para ile çalışmadan geçinenlerin yolu iyi yol değildir.
Devletin de bir süre sonra yardımın çare olmadığına insanların üreterek yaşamlarını sürdürmesinin gerekli olduğuna karar vereceği kanısındayım.
Hiçbir geliri olmayan genç dinamik insana para yardımı mı yapılıyor, bu bir emeğin karşılığında yapılmalı insanlarımız emeksiz kazanca alıştırılmamalı .
O kişi bu gelirini yaptığı işin karşılığı olduğunu kabullenmeli.
Daha önceleri hizmetlerin devlet tarafından yapılması alışkanlığı vardı.
Şemdi bu alışkanlık sosyal yardımlarla devam ediyor.
Daha önceleri köylerde İMECE usulü çalışma sistemi uygulanıp köylerde bazı işler köylülerin ortak çabası ile çözümleniyordu.
Bunu yadırgayanlar, cebri çalışma yöntemi olduğunu savunanlar oldu. Sonuçta bu çalışma kaldırıldı. Aslında köylerde ortaklaşa yapılacak işler olmalı. Her şey devletten ve mahalli idarelerden beklenmemeli
Eşi, çöpleri toplayıp evin geçimini sağlama çabasında olan bayanların , eşlerinin sağlığı uygunsa yapacağı bir işi olmalı.
Daha önceleri bazı işleri bölgemiz insanları sahipleniyordu
Şimdi bakıyorum boyacılık, hamallık, evlerde temizlik işlerini başka bölge ve ülkelerden gelen insanlara havale ettik. İnşaatlarda ve sanayi kuruluşlarında çalışan bölge insanımız yok. denecek kadar az. Bundan ders çıkarmalıyız.
Trakya halkı bu rehaveti üzerinden atmalı. Emeksiz kazancın olmaması gerektiğini kabullenmeli: Bugün farklı amaçlarla kendilerine sağlanan kazançlar bir gün sona ererse sudan çıkmış balığa döneceklerini unutmamalılar.
FIKRA
NASIL EVLİLİK YAPAYIM,?
Evlenmek isteyen bir genç çok sevdiği bir Bektaşi dedesine seçeceği eşinin nasıl olması gerektiğini sorar.
Bektaşi dedesi:
“Güzel bir kadınla evlenirsen onu kıskanır huzurun kaçar.
Çirkin bir kadınla evlenirsen sabah akşam yüzünü görmek istemezsin. Zengin alırsan servetine güvenir, sana kafa tutar. İşte bunlardan başka birini bul evlen”
ÖZLÜ SÖZ
Akıllı görünmeye çalışmak, olduğundan daha akılsız görünmekten başka işe yaramaz.
GRESSEL