Ama önce Şiir:
GEREKSİZİM
Dizeler düşürdüm şiirimin akına
Hecelerim,düşlerim sözlerim
Uçsuz kıyılardan yalnız odalara
Dip yeşilinde iç denizlerin
Ve özendiğim geometrik kıyılarda
Keklik /izm
Cumhuriyet çınarında
Salladık bulutlardan önce dalları
Su ve çamur oyuncaklı sokak çeşmeleri
Küsler gibi durur yarına gebe
Aradığı oyuncaklara küs çocuk
Ağlara takılan kıpırtı
Neşesizm
Ahşap evlere sığmayan tek karyola
Yer yataklı ot minderli odalar
Ocak soba kısa odunlu sobalar
Sayısı ve sırası karıştırılan çocuklar
Anarşizm
Sonra elektrik direklerinin fincanları
Aydınlatınca sokaklarını ilçemin
Biz yine yarı karanlıkta
Lambalı tombala
Elektrik aldı kaç yıl sonra evler
Teknikizm
Ve gereksizim
N. TEZCAN
Gelelim kışa…
Beklenen kış ve kar, biraz gecikmeli de olsa sonunda geldi. Ayazıyla, buzuyla ve tipisiyle. Sıcaklık eksi onları bile sollamakta.
Bu gün ,aynı zamanda okullarda birinci dönem dinlenme tatiline girdi. Okulların dinlenceye girmesi böyle şiddeti kışlara rastlaması şans olmalı.
İlköğretim okulları diğer okullardan özellikle üniversitelerden daha uzunca açık kalması hep tuhafıma gitmiştir. Ve hep bu işte bir terslik olduğunu düşünmüşümdür.
Başarılı öğrenciler aileleriyle birlikte sevinip mutlu olacak , başarısızlar üzülecek yine.Bu kısır döngü ben bildim bileli sürmekte. Bazı aileler olayı bütünce, Çocuklar etkilenecek. Evden kaçmalar ve daha kötüleri olasılığı artacaktır. Oysa, ve bence yaklaşım şu olmalıdır.”Demek ki ikinci dönem daha çok çalışman gerekecek!...”
Böyle günlerde o yıllarımı anımsarım ben de. Beş yıl öğretmenim olan Saime Hanım’ rahmetle anımsarım. Gelişimimde onun önemli bir yeri olduğunu söylemeliyim. Anlayışlı, yavaş, yumuşak kısaca dört dörtlük bir öğretmendi. Bir kez bile dayak yediğimi anımsamıyorum. Arkadaşlar için de aynı şeyleri söyleyebilirim. Böylece O’nu vesileyle bir kez daha anmış olmanın sevincini yaşıyorum. Toprağı bol olsun, ışık içinde yatsın. Hiç unutamadığım ve sevdiğim bir insandı. Hala öyle… O zamanlar Vize’de iki ilkokul vardı ve beş yıllıktı: İnönü İlkokulu, Atatürk İlkokulu. Ben Atatürk İlkokulu öğrencisiydim.
Sonra , sanırım siyasi nedenlerle olacak, İnönü İlkokulu’nun adını değiştirmişlerdi Yeni adı Namık Kemal İlkokulu olmuştu. Geçen yıl gittiğimde bu okul yerle bir olmuş, yani yıkılmıştı. Üzülmüştük doğrusu.
Şimdilerde okul dolmuş Vize. Lise düzeyinde okulların yanında, bir de iki yıllık yüksek okulumuz var.
O yıllardan kalan bir arkadaşla bir araya geldiğimizde o yılları ve öğretmenimizi anımsar,o yılları yeniden yaşarız. Unuttum söylemeye vize’de artık Ana okulu ve sürücü kursları bile var.
Kıştan, kardan girdik, nerelere geldik. Geldik, çünkü o yıllarda büyük kışlar olurdu. Okullar ikide bir kar tatiline girer, okullar kapanırdı. Bizlerse sevinirdik.
Bazı yıllar kış olmadan, kış mevsimi biterdi. Evler soba ve odunla ısıtılırdı. Daha önceleri ocak vardı. Zaman zaman annemin, bu ocakta toprak tencere ile fasulye pişirdiğini anımsar, o kokuyu yeniden duymuş gibi olurum.
Kış, kışlığını bilirdi anlayacağınız. Yaz da yazlığını. Yazın ortasında bile o zamanlar sıcaklık otuzu geçmezdi. Şimdilerde ise sıcaklıkların kırklara tırmanmasın nasıl açıklamalı bilmiyorum.
Birkaç gün önce Önder gazetesinin hava durumu yazarı dostum Kamuran Kurnaz aradı. Keşan – Enez dolaylarında da sert kışların yaşandığını söyledi. Gözlemlerini nasıl not edip anlatacak, göreceğiz.
Kış işte ne denli anlatsan bitmez. Yani ömür biter, kış bitmez desek abartmış olmayız sanıyorum. (arşiv)