“EĞİTİMDEN KOPUŞ HIZLANIYOR”
Eğitim-Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, Türkiye’nin birçok ilinde gözlemler yaptıklarını belirterek, “Her geçen gün eğitim alanına dair yaşadığımız kaygı artıyor. Şu anda ülkemizde yaşanan sağlık krizi, bir eğitim krizine dönüşmüş durumda. 16 Mart’ta salgından dolayı okulların kapanmasından bugüne yaklaşık 7 ay geçmesine rağmen Milli Eğitim Bakanlığı’nın hala yüz yüze eğitimin sağlık riski olmadan açılabilmesine dair ve uzaktan eğitimde yaşanılan sorunların ve eşitsizliklerin giderilmesine ilişkin hazırlıklı olmadığını görüyoruz. Bir yol haritaları yok. Stratejileri, planlamaları yok ama aynı zamanda bu hazırlıksızlığın siyasi iktidarın bir tercihi olduğunu da biliyoruz. Uzun yıllardır kamusal eğitime ayrılmayan bütçeler, salgın gibi son derece yaşamsal bir dönemden geçerken dahi ayrılmamakta ve bu ısrar sürdürülmekte. Salgında şunu çok daha net bir şekilde gördük; 18 yıldır eğitimde yaşanılan eşitsizlik salgında daha da derinleşti. Başta yoksul ailelerin çocukları olmak üzere eğitimden kopuş hızlanıyor. Öğrencilerimiz gerekli önlemlerin alınarak yüz yüze eğitimin başlamasını ve uzaktan eğitimdeki eşitsizliklerin giderilmediği her gün ya sermaye için ucuz iş gücü haline geliyor ya da köktenci grupların hedefi haline getiriliyor. Yüz yüze eğitim ile ilgili gerekli önlemleri almayan Milli Eğitim Bakanlığı’nın karar alıcılarının Diyanet ve Diyanet’e bağlı yurtlarda, cemaat yurtlarında Kuran kurslarında her türlü çalışmayı sürdürdüğünü görüyoruz.” dedi.
“KAMU OKULLARIYLA ÖZEL OKULLAR ARASINDA CİDDİ BİR UÇURUM OLUŞTU”
Kamu okullarıyla özel okullar arasında ciddi bir uçurumun oluştuğunu belirten Aydoğan, “Eğitime yeterli bütçe ayrılmadığı için kamu okullarının kendi arasında da eşitsizlikler oluşmuş durumda. Köylerde, kırsal kesimde yaşayan öğrencilerimiz eğitimden tamamen kopmuş durumda. Şu an aslında bir neslin kayboluşu riskiyle karşı karşıyayız. En son açıklama yapıldı. Yüz yüze eğitimin 2. 3. 4. 8. Ve 12. Sınıflar için başlayacağı ve 5 Ekim’de de çok hızlı bir şekilde meslek liseleri, spor liseleri, güzel sanatlar liseleri, çok programlı Anadolu liseleri ve mesleki eğitim liselerinde uygulama derslerinin yüz yüze başlaması hayata geçirildi. Ancak çok ciddi kaygılar yaşıyoruz. Bu kaygıları neden yaşıyoruz? En çok yüz yüze eğitimin başlamasını biz öğretmenler istiyoruz. Hem öğrencilerimizin eğitimden kopuşunu görüyoruz hem de bu çalışma koşulları bizim için sabahtan akşam saatlerine kadar ekran başında veya telefonlar üzerinden öğrencilerimize ulaşmaya çalıştığımız, aynı zamanda yüz yüze eğitimde sorumlu olduğumuz, aynı zamanda mesleki formasyonumuzu uygun olmamasına rağmen tanık olunan veya temaslıların takip edildiği filyasyon ekiplerinde görevli olmaya zorlandığımız, yine şu an koruyucu malzemelerin üretilmesi devletin iş sağlığı ve güvenliği sağlanan işletmelerde gerçekleştirilmesi sorumluluğuyken meslek liselerindeki öğretmen arkadaşlarımızın koruyucu malzeme üretmeye zorlanması yaşadığımız sorunları çok daha ciddi boyuta ulaştırmış durumda.” ifadelerini kullandı.
“SALGIN YAYILIMI NOKTASINDA ÇOK BÜYÜK BİR RİSKLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Yüz yüze eğitimin başlaması noktasında bilimsel verilerin referans alınması gerektiğini vurgulayan Aydoğan, “Dünya Sağlık Örgütü, sağlık riskine neden olmadan okulların açılabilmesinin koşulu 100 bin kişide vaka sayısının 1’in altına düşmesidir, diyor. 1’in altında düşmediği durumda biz sağlık riskine neden olmadan yüz yüze eğitimin başlamasından bahsedemeyiz. Bu da bizim ülkemizin nüfusu üzerinden değerlendirdiğimizde vakaların 800’ün altına düşmesi gerekiyor. Sizler de takip ediyorsunuz. Şu anda bin 600’lerin üzerinde. Vakaların gerçek sayı olmadığını Sağlık Bakanı kendisi itiraf etti. Hasta sayısı ve vaka sayısı ayrımı yapıldı. Yaşanılan tablo, çok daha vahim bir tablo. Siyasi iktidarın okulların açılabilmesi için bilim insanlarının uyarısını hayata geçirmesi gerekirdi. Fiziksel hareketliliği azaltacak önlemler alınmalıydı. Enfeksiyon zincirinin kırılmasına ilişkin önlemler alınmalıydı. Buna ilişkin hiçbir önlem alınmadı. Şu an daha büyük sorun en son Sağlık Bakanlığı 1 Ekim’de salgın yönetimi rehberini güncelledi. Kendi temas algoritmasına aykırı bir uygulamayı şu an hayata geçiriyor. Diyor ki; bir öğrenci temaslı olduğunda dahi eğitim devam eder. Bu durumda okullarda salgın yayılımı nasıl engellenecek? Sağlık Bakanlığı şimdiye kadar açıkladığı temaslı algoritmasına aykırı nasıl davranır? Sağlık Bakanlığı ne diyordu? Tanı konulan birine temaslı olma durumunda tüm temaslıların 14 gün karantina altına alınması gerekiyordu. Bu 14 gün içerisinde herhangi bir bulgu gösterirse mutlaka PCR testi yapılması hatta ilaç kullanımına geçilmesi gerekiyordu. Şu anda çok sayıda sınıfın pazartesiden itibaren yüz yüze eğitime geçilmesi söz konusu. Herhangi bir öğrenciye veya öğretmene tanı konulduğunda eğitimin devam edeceğiz söyleniyor. Bu hepimiz bir sağlık riski anlamına gelir. Halk sağlığı riski anlamına geliyor. Öğrencilerimizin velileriyle temas ettiğimiz tüm kesimlerle birlikte değerlendirdiğimizde en son sağlık rehberinin güncellenmesi şu anda salgın yayılımının artması noktasında çok büyük bir riskle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.” şeklinde konuştu.
“BİLİME AYKIRI BİR SÜREÇLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Okullardaki önlemlerle ilgili gözlemler yaptıklarını söyleyen Aydoğan, “ İlçe ilçe, okul okul dolaşıyoruz. Ancak koruyucu malzeme eksikliği devam ediyor. Temizlik görevlisi istihdamı hala tamamen sağlanmış değil. Sağlık görevlisi istihdamı gündeme dahi alınmadı. Şu anda tamamen bilime aykırı, gerekli ve yeterli önlemler alınmadan işletilen bir süreçle karşı karşıyayız. Başta İsrail ve ABD’de çok sayıda eyalet olmak üzere şunu da biliyoruz ki; bilime rağmen karar alırsanız gerekli ve yeterli önlemleri hayata geçirmezseniz, okulların açılması durumunda salgın yayılımı artıyor. Öğretmenler, öğrenciler karantinaya alınıyor. Okullar tekrar kapanıyor. İsrail ikinci dalgayı bu şekilde yaşadı. Uzaktan eğitimdeki sorunlar da devam ediyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 19 Mart-23 Haziran verileri üzerinden de, UNICEF raporu üzerinden de görüyoruz ki; 7 aya yakın bir süre geçmesine rağmen 6 milyonu aşkın öğrencimiz salgın döneminde uzaktan eğitime ulaşamadı. Milli Eğitim Bakanlığı verileri 6 milyon 322 bin 878 üzerinden bu rakamı doğrulamış durumda. Düşünebiliyor musunuz 6 milyonu aşkın öğrencimiz tamamen eğitimden kopuş durumda ve şu an üretilebilen tek çözüm 6 ayı aşkın süre geçtikten sonra 500 bin tablet. İnternet erişimi sorunu devam ediyor. Bilgisayar, tablet sorunu devam ediyor. Son olarak öğretmen arkadaşlarımız şu anda hem uzaktan eğitim hem yüz yüze eğitim hem de görev alanı dışındaki işlerde çalıştırılarak son derece esnek çalışma koşullarını yaşıyorlar. Salgında baş etmek öğretmenleri ve eğitim emekçilerine bırakılmış durumda. Ek ders ücretlerinde kesintiye gidilmek başta olmak üzere ekonomik krizin geldiği noktaya rağmen maaşlarda ve toplu iş sözleşmesinde yeniden güncellemeye gidilmemesi birlikte değerlendirdiğimizde hem özlük hem mesleki hem de ekonomik açıdan ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Şu an yaşadığımız tablo eğitim açısından ülkemizde büyük bir krize dönüştü.” dedi.
