Edirne Kent Konseyi Engelli Meclisi, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası çerçevesinde Atatürk Anıtı önünde bir araya gelerek kamuoyuna önemli mesajlar verdi. Basın açıklamasını yapan Trakya Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Nilüfer Sivrikaya Tokgöz, geçtiğimiz günlerde Sakarya’nın Arifiye ilçesinde yaşamını yitiren otizmli genç Abdülkerim Musti’nin ölümünün ardından “artık sessiz kalmayacaklarını” vurguladı.
Tokgöz, yaşanan trajedinin münferit bir vaka olmadığını belirterek, “Bu olay, Türkiye’deki bakım merkezlerinde yıllardır süregelen yapısal ve sistemsel sorunların çarpıcı bir dışavurumudur. Otizmli bireylerin ve diğer engelli grupların yaşam hakkı, onurlu yaşam koşulları ve güvenliği yalnızca Arifiye’de değil, ülke genelindeki tüm bakım merkezlerinde tehdit altında” şeklinde konuştu.
Engelli bireylerin maruz kaldığı şiddet, ihmal ve kötü muamelelerin zamanla sıradanlaştırıldığına dikkat çeken Tokgöz, “Sessizlik, bu şiddetin devamını getiren en büyük etkendir. Sessizliğin bedeli hayattır. Bu yüzden biz artık susmayacağız” dedi.
“ONLARIN SESİ OLMAK ZORUNDAYIZ”
Bakım merkezlerinde kalan birçok bireyin sesini duyuramadığını belirten Tokgöz, “Bu merkezlerde kalan çocukların ve yetişkin bireylerin çoğu zaman yaşadıkları sorunları anlatacak ne sosyal imkanları var ne de özgürlükleri. Bu noktada bizlere, yani ailelere, sivil toplum kuruluşlarına ve hak savunucularına büyük sorumluluk düşüyor. Onların sesi olmak zorundayız” çağrısında bulundu.
Açıklamada, engelli bireylerin bakımına ilişkin devlet politikalarının yeniden yapılandırılması gerektiği de vurgulandı. Tokgöz, “Çok paydaşlı ve bütüncül bir yaklaşımla eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlerin entegre edildiği, hak temelli bakım modellerine geçilmesi gerekiyor. Bu bir tercih değil, bir zorunluluktur” dedi.
Toksöz, ayrıca bağımsız denetim mekanizmalarının kurulması, bakım merkezlerinin düzenli şekilde denetlenmesi, etkili kamera sistemleriyle şeffaflığın sağlanması ve personelin engelli hakları konusunda eğitimden geçirilmesi gibi öneriler de sıralarken, insan onuruna yakışır koşullar oluşturulması gerektiğini söyledi.
Tokgöz açıklamasının sonunda, yaşanan her ölümün ardından sadece duygusal tepkiler verilmesinin yeterli olmayacağını vurgulayarak,“Bu mücadele bir kaybın ardından gelen geçici bir duygusallık değil. Bu, insan onuruna yakışır yaşam koşulları için kararlı bir hak arayışıdır. Artık birlikte ve cesaretle harekete geçmeliyiz. Çünkü yaşam hakkı kutsaldır.” şeklinde konuştu.
Mert Hamarat