Ülkemizde her yıl 8 Mart günü Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanır. O gün geldiğinde herkes her makamda olanlar kadın hakları savunucusu kesilir. Kadınları toplumda ne kadar önemli olduğu hatırlanır.
O gün ,kadınlar için methiyeler düzülür.kadınları en az erkeler kadar sosyal be yasal haklara sahip olması gerektiği savunulur. Bu arada daha önceki yıllarda tekrarlanan nutuklar beylik sözler bir kez daha tekrarlanır.
Televizyonlarsa , siyasilerin ana konusu kadın haklarından oluşur.Kadınlar yere göğe sığdırılmaz Amerika da yaşanan ,yüzlerce kadın işçinin ölümüne neden olan acı olayın yıldönümünde ağırlıklı olarak kadınlar ve kadın hakları savunulur.
Öyle olmasına karşın ülkemizde yüzlerce kadın yine koca şiddetinden, cinsel saldırılardan ana baba zulmünden kurtulamaz, genç yaşta yaşamını yitiriyor.Atatürk’ün büyük önem verdiği Avrupa’dan önce kadınlara büyük haklar tanıdığı dönemin ardından yüz yıla yakın süre geçiyor. Ne yazık ki, bazı bölgelerimizde kadınlarımız hala ikinci sınıf insan muamelesi görüyor.
Kadına: “Eksik etek, kaşık düşmanı evinden çıkmaması gereken, kocasına hizmet edecek biri” gözüyle bakanlar var.
Kadınlarımız mirastan mahrum ediliyorlar. Haklarını savunmaları kısıtlanıyor.Ülkenin feodal yapısından kaynaklanan kadınlarımızı hor ve hakir görme alışkanlığı azalma yerine devam ediyor.
En acısı ise kadın olmasına rağmen kadın haklarına karşı çıkan parlamenterlerimiz, yöneticilerimiz hatta mağdur olduğu halde kadın haklarına karşı olan kadınlarımız var. İstanbul sözleşmesine onay vermeyen kadınlarımız oldu.
-------------
KADINLAR KENDİ SORUNLARINI SAHİPLENMELİ
Bazı kadınlar hemcinslerine destek verecekleri yerde erkeklerden çok kadın hakları muhalifi oluyor.
Kadın hakları savuculuğunda siyasi farklılık olmaz. Eğer haklar ihlal ediliyorsa tüm kadınlarımız bundan zarar görür.Her ne kadar yasalar kadın haklarının savunmasında yeterli olsa da, uygulamada yaşanan haksızlıklar kadınlara yönelik saldırı ve haksızlıklar devam ediyor.
Her gün ülkemizin bir yöresinde eşinin kurbanı olan, saldırıya maruz kalan kadın haberlerini dinliyoruz.
Eşinin zulmünden kurtulmak için Sığınma evlerine başvuran kadın sayısı her geçen gün artıyor.
Aile içi şiddet durmak bilmiyor.
--------------
EN ÇOK ÇOCUKLAR ZARAR GÖRÜYOR
Aile sorunlarından, eşlerin ayrılmasından en çok çocuklar olumsuz etkileniyor. Toplumda eşler arasında boşanmalar gittikçe artıyor. Gereksiz kavgalar sonucu aile düzeni bozuluyor.
Böyle, kadına şiddetin durmak bilmediği bir dönemde kadın haklarını savunur görünmek bu sorunu çözmez.
Toplumda kadına karşı zihniyetin önüne geçmek için Toplumda ön yargıların değişikliğine ihtiyaç var.
Kadınların da erkeklerle eşit haklara sahip olduğunu tüm toplum kabullenmeli. Bunu ama,fakat gibi gerekçelerle yok sayılması ile kadınlarımız hak ettiği özgürlüğe kavuşamaz.
Bu anlayışla kadınlarımız daha uzun yıllar kendi haklarını savunma peşinde koşar, durur.
Kadınlarımız kendi haklarını ancak kadınların toplu olarak, kararlılıkla sahiplenmesi, bir araya gelmesi yek vücut olmaları halinde çözümlenebileceğini kabullenmek zorundadır.
Bugüne kadar olduğu gibi bu haklarda erkeklerin söz sahibi olmasını kabullenmek,onlardan medet ummak kadın haklarını çözmez.Kadılarımız işin başa düştüğünü kabullenip hak savunmada kendileri söz sahibi olmalıdır.
Bu sağlandığı takdirde kadınlarımız daha hür ve erkekler karşısında daha güçlü özgüvenli olacaklardır.
Demokrasisi gelişen ülkelerde kadınlar haklarını böyle elde etmişlerdir. Yoksa her 8 mart günü kadınlara methiyeler düzüp diğer zamanda kadın haklarını yok saymakla kadın hakları savunulamaz.
------------------
KISSADA HİSSE
KUVVET İLACI
Köylünün biri doktora giderek karısının tedaviye ihtiyacı olduğunu söyler:
“Eşinizin rahatsızlığı nedir” diye sorar doktor.
“Doktor bey bizim kadın sabah dörtte kalktı, inekleri sağdı,inekleri sağdıktan sonra çocukların kahvaltısını hazırladı. Ondan sonra çamaşırları yıkadı.
Hepsini bahçeye serdi. Evi ahırı bir güzel süpürdü temizledi.Daha sonra yemek pişirdi yayık yaydı,bu arada bahçede çalıştı.
Okuldan gelen çocukları yıkadı.Bize akşam yemeğini hazırladı. Soframızı kurdu, yemek yedikten sonra bulaşıkları yıkadı,bana kahve yaptı.Daha sonra her ne olduysa saat ona doğru “ben çok yoruldum” diye söylenerek yattı.
Düşündüm de eşimin her halde bir kuvvet ilacına ihtiyacı var.”