14 Mayısta yapılacak milletvekili seçimleri için siyasi patilerinde aday adayı olanlar genel merkezlerde gelecek sonuçlara kilitlendi.
Bazı siyasi partilerin milletvekili sıralaması için temayül yoklaması yaptırmaları daha demokratik bir uygulama.
Aslında Ana Muhalefet Partisi CHP de bu yolu izleyip genel merkezin kararı yerine halkın eğilimine kulak vermiş olsa daha doğru olurdu.
Maalesef bu gerçekleşmedi.Bu partide milletvekilliği için aday adayı olanlar sıralamanın nasıl yapılacağı konusunda endişeleri var.
Bazı faktörlerin aday sıralamasında etkili, olacağı görüşünde olanlara hak vermek lazım. listeler açıklandıktan sonra aday sıralamasının halkın temayülüne göre mi ,yoksa partide etkili kişilerin görüşüne göre mi olacağını göreceğiz.
Sıralamada yapılacak bir hata CHP’nin oy kaybetmesine neden olabilir.Bunun neye mal olduğu bundan önceki seçimlerde görüldük.
-----------------
KADIN VE GENÇLER ÖN SIRALARDA OLMALI
Bugüne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisine girmeyi başaran kadın ve gençlerin sayısı yeterli değildi.Her seçimde gedikli ,demirbaş siyasiler koltukları kapmayı başardı.Halkımızın uzun yıllardır aynı çehreleri görmeye bıktı usandı.
Kadınlar ve genç neslin parlamentoda etkin olması meclisin daha gerçekçi ve yararlı karar almasında etkili olacaktır.Gençler ve kadınlarımız körü körüne ,doğru ve yanlış olduğunu dikkate almadan partilerin genel merkez kararlarına onay vermez.
İktidar partisi yöneticisi kadın Milletvekili Özlem Zenginin Anayasa’nın kadın haklarını kapsayan 6284’ cü maddesine yönelik “Kırmızı çizgimizdir” açıklaması ile kadın haklarına sahip çıktı.
İktidar partisinde ilk kez genel eğilimin dışında görüş belirtti.Kadın haklarını zedeleyecek talebi olan bir parti ile ittifaka tavır koydu.
Bundan sonraki parlamentoda bu ve benzeri tavırların daha da artması parlamentonun demokratik yapısına olumlu katkı yapacaktır.
Bu girişim erkekler için de örnek oluşturacaktır.Parti kararlarını itirazsız onaylayan erkek parlamenterlerden, bugüne kadar böyle bir karar görmedik.
----------------
İSTİFA GELENEĞİMİZ YOK
Demokratik ülkelerde var olan görevden istifa geleneği ne yazık ki ülkemizde geçerli değil.
Yunanistan tren kazası bir bakanın istifasına ve hükümetin halktan güvenoyu istemesine neden oldu. Bizde ise böyle büyük bir deprem felaketinin faturası sadece müteahhitlere kesildi.
Onlar tutulansalar da bir süre sonra serbest kalacaklar.Bundan önceki depremlerde buna tanık olduk.
50 bini aşkın insanımızın hayatına mal olan bu felakette yöneticilerin sorumluluğu yok mu?
