Bana daha önceleri üç kitabını göndermişti. Bu kez şimdilik sonuncusunu gönderdi. Bir kez daha mutlu oldum. Daha önceki kitapları için görüşlerimi yazmıştım. O yazımı da “Kitaplar Hakkında Yazar Görüşleri” bölümünde yer vermiş. Ayrıca sevindim ve mutlu olduğumu vurgulamalıyım:.

Ahmet Hızarcıoğlu Kastamonu Göl  Öğretmen Okulu’ndan öğrencim, olmuştu.Yıllar sonra böyle kitapları olan bir şair-yazar öğrencimle karşılaşmak beni ayrıca mutlu etti. Bu yapıtların üçü de şiir. Gönderme inceliğinde bulunduğu yeni kitabı da şiir, ve yine 184 sayfa,ve yüz yirmi şiirden oluşmakta. Yani çok üretken bir ozanımız. Tüm kitaplarını okurken o yıllarım geçti gözümün önünden (1966-1970) Kastamonu ve bölgesi ve özellikle Ilgazlar ve doğa, olağanüstü görümünde. Doğanın o varsıllığı, ilgi alanları şiir olan kişiler için bulunmaz nimet. Ben de ilk şiirlerimi yazmaya orada başlamıştım. Sonra da bir türlü bırakamadım. Öğrencimin şiirlerine bu varsılın etkili olduğunu sanıyorum. Çünkü daha önceki kitapları için yazdığım gibi Şiirleri etkili ve lirik , Sürükleyici; özge ve özgün. Anlatımı ilginç ve çekici ve simgesel.Yaşadıklarını, anılarını  ve .dizeleştirerek şiirleştirmiş. Geleceği parlak ve umut dolu. Yeter ki içindeki şiir ateşi küllenmesin.

O  yıllardan beri meslektaş olarak yaşamış. Asla boş durmamış. Yazmış yazmış, yazmış… Yazdıklarını da saklamış olduğunu da vurguladı telefonda.

İnsan  öğrencilerini böyle görmekten, yıllar sonra tanışmaktan onur duymaz mı? Ben de bu çerçevenin içine girmiş konumdayım…

Hızarcı oğlu telaşlanma, umutlarımız masalarda kalmaz. Ürettiklerimiz umarım bizi ve bizim gibileri yarınlara taşıyacaktır…

Yapıtın ark kapağını aktarmadan edemiyorum. Güzel ve özel bir yorum:

 “AHMET HIZARCIOĞLU Şiirlerinde bir konu  üzerinde sıkışıp kalmadan, insanları, doğayı, hayvanları, çevre sorunlarını, sosyal ve ekonomik sorunları, kısaca yaşamın her kesimini  anlatıyor. Şiirleri herkesin severek, kendinden bir parça bularak, okuyup anlayacağı biçimde yazılmış bir çiçek demeti.  Fakat sevgi ve dostluk ağırlık kazanıyor. Salgın hastalıktan fazla etkilenmiş olacak ki son bir yıl içinde yazdıklarında ölümün kokusu hissediliyor. Geçmişin özlemi, geleceğin kaygısı var.

İmzalayarak gönderdi yapıtını. Diyor ki:

“Saygıdeğer öğretmenim Necdet Tezcan  Bey’e bulutsuz, güzel günler dileğiyle, saygı ve sevgilerimle..

26.5.2021

Ve okulu için yazdığı şiirin bir bölümü:

GÖL İLKÖĞRETMEN OKULUMA

Adını her andığımda,

Bir resmini gördüğümde,

Öykünü okuduğumda.

Birileri anılarını anlattığında,

Adını ne zaman duysam,

Boğazım düğüm düğüm, içim burkulur,

Bir bıçak saplanır yüreğime

Senin bağır tahtana  saplanan bıçak gibi.

Unutmaya çalışırım, unutamam.

Bir şeyler mutlaka anımsatır seni bana.

Kulağımda çarpar kampana.

Sigaralar ağzımızda yürürüz,

Ateş böcekleri gibi Şeker Köprü’ye,

Ya da Göçmenler’e kadar.

Su deposunun tepeden bakar bulurum kendimi

Umutla ovaya.

Bazen taş taşırız Küre Dağları’ndan

Kemal Bey’in düdük sesi gelir top sahasından.

Keman sesi duyarım  derinlerinden,

Anlarım  Muzaffer Altay derste

Ahmet Hızarcıoğlu

Başarılarının devamlı olması dileğiyle…                 

NOT: O yılarda Kemal Bey Beden Eğitimi öğretmeni, Muzaffer Altay’da müzik öğretmeniydi…    

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.