Güz yaşlı güller goncalaşınca kırlarda yaban

Bir kaza çıkmasın diye sevdiğimle yüzerim

Ne zaman bir avcı geçse tepelerin üstünden

Hiçbir yerde hiçbir zamanda yokum

Dağlı rüzgarların peşine düşmeden

Umur okuma sütten selamlar postalarım

Kapımda güncelin asma kilitleri

Sonun en yakınlarında işim ne benim

Peşimde yağmursuzluğun selleri ufuklanır

Aşka akşamcıyım ben artık ikindi umutlanır

Vizeli N. T

Geçtiğimizde Mart- haziran tarihleri arası bir beklenti içindeydik Önce İstanbul, sonra ülkemiz ve dünya… Dünya deyince abartmış olabilirim. Ancak ucundan kıyısından ilgilenen ülkelerin olduğu da bir gerçek.

Bu arada sataşmalar ve aslı astarı olmayan söylentiler bombardımanı da insanlarımızı tedirgin ediyor sanki. Şu şunu demiş, bu bunu demiş…hakarete varan deyişler ve suçlamalar toplumu şaşırtıyor ve geriyor gibi.

Bir an önce şu seçimler sonuçlansa da bu sessiz gerilim sona erse, diye duygularımı azaltmak istiyorum. Umarım başka sorunlar belirmez. Sonuç yasal açıdan neyse, herkes katlanır. Katlanmak zorundadır. Demokrasinin özünde bu ve bunlar var…

Bazı ülkelerin demokrasiye geçişleri çok uzun sürmekte, olaylar peş peşe çarpışmakta. Demokratik hakları yok saymak, ya da çiğnemek, onun özüne ve yaradılışına uymaz.

Çünkü dünyada demokrasiden başka daha çağdaş ve uygar bir yönetim şu anda yoktur. Kıymetini bilelim.

Gelmiş geçmiş tüm diktatörlükler eninde sonunda, şöyle ya da böyle çökmüş, çökertilmiştir..

Bir de şu savaşları sonlandırabilse şu kavanoz dipli mavi portakal, Biraz hayal gibi görünse de, imkansız değil gibi geliyor bana.

Barış gibisi,özgürlük gibisi, bağımsızlık … gibisi varken çıkar için insanların biribirini yok etmesi akıl işi mİ sizce?

Şu son günlerde yaşananlar, anlaşılır gibi değil, diyorum ama, kendimi de inandıramıyorum.

Bol yağmursuz günlerden sonra birden yükselen sıcaklıklar, taban yapacak değil ya tavan yapacak elbet.

Bir de Trakya’’ya özgü gündöndü ekiminde hastalık görülmüş. Yerli olmayan tohumların neden olduğu söylenmekte. Çiftçi yeniden gündöndü ekimine soyunmuş… Yazık günah değil mi üreticilere. Alın teri ve emek boşuna harcanmış demektir bu. Zaten tarım konusunda genel anlamda sorunlarımız var. Dış alımla eksiklerimizi gidermek köklü olamaz. Kendi yağımızla kavrulmayı bir türlü öğrenemedik mi?. Üretmeden tüketmen akılcı ve mantıklı olabilir mi? Paramızın değerinin düşmesi normal olabilir mi. Enflasyonun artışı ekonomiyi nerelere taşır, bilinmez…İşsizlik yükselişte…

Neyse, şu seçimler bitsin de başka sorunlarımıza sıra gelsin dileği ile son vermek istiyorum yazıma…

Son vermek istedim ama elime Vatandaş Gazetesi geçince. Çiftçilerle ilgili bir haber (Çiftçiye bayram yok-Kerem Filiz) ilgimi çekti. Giriş bölümünü aktarmak isteği geçti içimden,

ÇİFTÇİYE BAYRAM YOK

Geçtiğimiz dönem Ziraat Odası Meclis Başkanı olarak görev yapanÇiftçi Erdal Akgün, yağlı bitkilere olan desteklemelerin hala ödenmemesi nedeniyle, çiftçilerin çok zor günler geçirdiğini söyledi. Geçtiğimiz yıllarda en geç nisan ayının sonlarında desteklemelerin ödendiğini ifade eden Akgün,’Bu zamana kadar ödenmediğini de geçtik. Önümüzde bayram var, bu aşamadan sonra karar alınarak bayrama kadar ödenmesi mümkün değil. Yürekler acısı bir durumumuz var. Çiftçiye yine bayram yok’ dedi.”

Yazı sürmekte isteyen gazeteden devamını okuyabilir…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.