13 Mayıs dünyada ve ülkemizde anneler günü olarak kutlanıyor. Anne sözcüğü doğumumuzdan ölüme kadar anmadan edemediğimiz bir sözcüktür.
Ana adı veciz sözlerimizde de yer almıştır.” Ana gibi yar olmaz, Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar” diye analığın önemine dikkat çekilmiştir.
İslam dininde de analığa büyük değer verilmiştir. Cennet anaların ayağı altındadır” denilerek anaların ne denli önemli ve kutsal olduğu vurgulanmıştır.
Yasaların en büyüğü tüm halkı kapsayan sözcük de ana adından kaynaklanmaktadır.
Bu, Anayasa olarak tanımlanmıştır.
Ülkemiz topraklarının büyük bölümünü oluşturan Anadolu’da yine anadan esinlenerek bu adı verilmiştir.
Konuştuğumuz dili ilk kez anamızdan öğrendiğimiz için ana dil olarak tanımlanır.
Yolların en geniş kullanışlı olanına anayol denilir .Anaların adı şehir isimlerine kadar yansımıştır.
Bu denli önemi olan varlığımızın kaynağı olan analarımız toplumda gerekli saygınlığı görüyor mu dendiğinde bu konuda olumlu yanıt vermek zor.
Bizi karnında taşıyan dünyaya getiren her türlü zorluklara katlanarak büyümemizi topluma katılmamızı sağlayan bu mübarek insanlar bugüne kadar itilip kakıldı.
Anaların bazıları evlatları tarafından terk edildi. Bazı evlatlar anne katili oldu. Canımızın parçası olan annelerimiz bazen yoksulluğa itildi.
Eşleri tarafından haklarından mahrum bırakılan analar ya sefalet içinde yaşamlarını yitirdi ya da huzurevlerine yaşamak zorunda kaldı. Huzurevini ziyaret ettiğimizde bunların örneklerine rastlamak mümkün.
Toplumda böyle çilekeş insanların varlığımızın en büyük etkeni olan analarımızın günü bugün.
Aslında Anneler günü öyle bir günde kutlanmamalı. Anne sevgisi, saygısı bir güne sığacak bir sevgi değil. Yılın her günü kalbimiz anne sevgisiyle dolmalı.
Annelerin gerçek değeri çoluk çocuk sahibi olup analarımızı kaybettikten sonra daha iyi anlaşılıyor. Yıllar önce toprağa verdiğimiz annemin adını andıkça yüreğim sızlıyor.
Keşke daha çok yaşasaydı anne sevgisinin çok daha iyi anlaşıldığı ileri yaş günlerinde onu bağrıma bassaydım diye rahmetli annemi özlemle anıyorum.
Hiçbir sevgi anne sevgisinden üstün olamaz. Hiçbir anne de evladının zor durumda kalmasını istemez. Evlatları dara düştüğünde bulur buluşturur yardımına koşar, onlara kol kanat gerer.
Böyle bitmez tükenmez, kaynağı kurutulmaz bir sevgidir anne sevgisi. Başımız sıkıştığında dara düştüğümüzde onun adına sığınırız.
Ne yazık ki galiz küfürlerin analar adına söylenmesi analar için yapılacak en büyük kötülüktür. Sevgi kaynağını küfre malzeme yapmak bizim gibi ana sevgisini en kutsal yerde kullanan toplumun insanlarına yakışmıyor. Göstermelik de olsa bu günde yine analar hatırlanacak vefat eden analar için dua edilecek. Uzakta olanların telefonlarla gönülleri alınacak. Analar için en büyük hediye evlatlarının sevgisidir. Evlatlarının hatırını sorması” nasılsın anacağım” denmesi alınacak en büyük hediyelerden çok daha kıymetlidir. Bu duygularla tüm anaların anneler gününü kutlarım . Anam gibi vefat eden analara Allah’tan rahmet mekanlarının cennet olmasını dilerim
*********************************************************
ANNELER GÜNÜ TARİHÇESİ
Anneler gününün nereden kaynaklandığını anlatanlar günün yaratıcısı olarak hep annesini kaybetmiş olan küçük bir kızdan bahsederler. Gerçekte ise bu fikri hayata geçiren Anna Jarvis annesini 1905 yılında kaybettiğinde 41 yaşındaydı.
Asıl mesleği öğretmenlik olan 1864 doğumlu Anna Jarvis, 1902 yılında babası ölünce annesi ile beraber ABD’de, Philadelphia’da yaşamaya ve çalışmaya başladı. Üç yıl sonra 9 Mayıs 1905’de de annesini kaybetti. Sürekli annesi ile beraber yaşamasına rağmen öldükten sonra “Ona hayatta iken gerekli ilgiyi gösteremediğine inanıyor ve bunun ezikliğini duyuyordu.
İki sene sonra Mayıs’ın ikinci pazarında, annesinin ölüm yıldönümünde arkadaşlarını evine çağırdı ve bu günün anneler günü olarak ülke çapında kutlanması fikrini ilk onlara açtı. Fikir kabul gördü, anneler memnun kaldı, babalar itiraz etmedi, Amerika’nın önde gelen bir giysi tüccarı da finansal desteği sağladı.