“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır…”
Öyle olmuş 69 yıl önce bir 10 Kasım sabahı O da her fani gibi bu dünyadan göç edivermişti. Daha 60’ında bile yokken kopup gitmesi bizim için , Türkiye ve Dünya için hiç de iyi olmamıştır.
Bu kısa sayılacak ömre sığdırdıkları ise yüzyıllara zor sığacak türdendir.
O zamana değin Avrupa’nın ve Avrupalıların Türk’e bakışı hiç hoş değildi.
“Kim bu Atatürk!. Prof. Dr. Metin KALE’nin “ O gün Cumhuriyet’te çıkan yazısından alıntılarla bezemek istiyorum yazımı”
Victor Hugo:”Türklerin oradan geçti, her şey matem ve harabe”
Fransız Cumhurbaşkanı:
“Türkler ele geçirdiği her yere yıkım getirmiş, savaşta kazandığını barış dönemlerinde geliştirmek yeteneğini gösterememiştir”
Lord Asguith’e göre: “Osmanlı devleti kılıçla gelmişti, kılıçla ölmeliydi.”
Ulu önder bu yaklaşımların ayırdındaydı. Zaferden sonra toplum kalkınmasına, çağdaşlığa yaslanmak için ülkesini her konuda temeller attı ve ilkeleri belirledi.
“Hayatta en hakiki yol gösterici bilimdir.”
Akıl ve bilim yolu bizi oralara götürebilirdi, ancak, O’da bu yoldan yürüdü.
Meclis konuşmalarında sık sık “asrilik”, yani çağdaşlık sözünü vurgular, kafaları oraya çekmeye o yolu göstermeye çalışırdı.
Milletvekillerinden biri dayanamaz sorar:” Nedir bu asrilik” Atatürk kızmış ve sinirlenmiştir.
Biraz durakladıktan sonra yanıtı şu olur:
“Adam olmaktır, adam!..’”
İşte ilerlemenin anahtarı:
“Türk ulusunun yürütmekte olduğu ilerleme ve uygarlık yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale pozitif bilimdir.”
Ve amacı:
“Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin amacı Türkiye Cumhuriyeti halkını bütünüyle çağdaş ve bütün anlam biçimiyle uygar bir toplum durumuna getirmektir. Devrimlerimizin temel ilkesi budur.”
Bir gün gelecek O’nu anlamadığımız, anlayamadığımız için başımızı taşlara vurmayız, umarım.
