Kış bu yıl fena geldi. Aralık sonlarında başlayan “sisli günler” günlerce, haftalarca sürdü.Yağmurlar sağanak olarak yağmıştı daha önce.Nehirler bi kez daha taşmış, zor günler yaşanmıştı. Karaağaç ile kentin, ulaşımında yaşayan sıkıntılar “yaşayan bilir” dense bile kim olursa olsun etkilenmemek olası değil. Hele Edirne’de yaşıyorsanız…

Sisle uzlaşan kalarıfer bacalarından çıkan dumanlar da tuzu biberi oldu atmosferin kara günle böylece bitmedi. En kısa günler de tetikledi yaşantılarımızı. Çabucak hava  kararıyor, dışarıda olanlar çil yavrusu gibi erkenden evlerine sığınmalar. Eski yılarda olduğu gibi mısır patlatmak, kestane közlemek ve lamba ışığında gecelemek de yok artık.Bir türlü sabah olmuyor gibi geliyor insana. Bereket çağın buluşlarına, elektirikler ve TV’ler… Bir de bilgisayarlar. Kiminin elinden düşmeyen cepler. Cepler bile bilgisayar oldu artık. Herkesin eli cebinde 24 saat.Sonradan görmenin şımarıklığı mı ne, anlayamadım gitti. Bir ara sürücülerin bir eli direksiyonda , öteki elinde sigara olurdu. Şimdi bir elde direksiyon, öbüründe cep.

Sis dağılır dağılmaz bu kez de Edirne’ bir türlü yağmayan kar,yerine fırtına ve buzlanma. Sıcaklıklar gündüz bile sıfırın altında yaşanıyor.Her taraz buzlanmış durumda. Estiği zaman insanın yüzü bile allak bullak olmakta. En küçük aralıklardan giren dondurucu soğuk içinizi ürpertmekte.

Küresel ısınma savları küresel buzlanmaya döndü sanki. Bir şiirle yağdıralım karı:

KAR

Özlemin

Avuçlarımda titreyen kar sevinci

Kuru soğuk yalazı bir de

Doğanın ak konuğu

Çaresizliğin davetsiz ayazı kapıda

Kar bu özlem değil kar

Kar kar  bildiğimiz kar

Kışın  güzel konuğu

Hani şu yoksulluğun çaresizliğin

Üstüne üstüne yağan

Kar bu kar

Kış kaldırımları kargaşa

Evler sütlaç yanığı kokusu

Özlemin kanatları

Taşıyınca evi eşyayı yaza

Fit oluruz

İlk menekşe morluğuna

N.T

Önceki yıllarda soğuklar bastırınca, kış ve kar bacadan girince, yaşanan kar anıları dillenirdi. Çünkü yaşamını yitirenler bile oluyordu, o yıllarda.

Köyde öğretmenken,şubat tatil,i geldi çattı Bir hafta kadar önce kar ve buzlu havalar bitmek bilmiyordu.  Kasabaya bir türlü inemiyoruz. Çünkü yollar kapalı. Tatil başladı biz köydeyiz. Bir gün hava açtı ama kar-buz yine vardı. Arkadaşla yürüyerek gitmeye karar verdik. Tam sekiz km. yürüdük. Bir başka köye vardık sonunda.O sırada bir askeri cemse geçiyordu. Durumu anlattık. Ve o cemseyle kasabaya ulaşabildik.

Böyle bir anım var benimde işte…

İlkokul ve ortaokulda okurken de sık sık kar tatili yaşadığımızı anımsıyorum.

Duydum ki Üsmen aga köyünüzün yolu kapanmış…Telefonda ne dese beğenirsiniz:

-Yolumuz kapandı ama gönlümüzün yolu açık…Ah, kayak yapmayı bir öğrenebilsem.Bizim torun Veleddin rüzgar gibi kaymakta. Kıracak bir yerlerini velet!.. Çünküm Ayazpaşa  kol geziyor er köşe bucakta…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.