Atatürkçü Düşünce Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Celil Özcan, denizciliğin önemini ve geçmişini anlatarak; ‘’Bir ülkenin kendi karasularında ve kendi limanları arasında gemi işletme ve her türlü liman hizmetlerini kendi kontrolünde bulundurmasına kabotaj denir. Fransızca’dan Türkçe’ye geçen “Kabotaj” kelimesinin kökeni “Cabotage” olup, bir ülkenin karasuları, gölleri, nehirleri ve iç sularında kendi limanları arasında deniz ticaretinden sadece kendi vatandaşlarının faydalanması anlamını taşımaktadır. Osmanlı devletinin önce duraklama, sonra da gerilime sürecine girmesiyle birlikte, Fransa’ya verilen imtiyazlar kapsamında İngiltere, Rusya, Avusturya gibi devletler de Osmanlı Devleti’nin egemenliğini sınırlayan ve Osmanlı ekonomisinin gelişmesine hatta çökmesine neden olan daha geniş haklar elde etme imkanı buldu.
‘’MONDROS, DENİZCİLİĞİN YABANCILARIN ELİNE BIRAKILMASINA İMKAN TANIMIŞTIR’’
Kapitülasyon olarak adlandırılan anlaşmalar, iki taraf için geçerli olsa da ekonomisi güçlü olan taraf daha fazla fayda sağlar. Kabotaj hakları bağlamında da limanların işletilmesi dahil deniz ulaştırması yabancılara bırakılmış, verilen imtiyazlar neticesinde Türk gemiciler, kendi limanlarında gemi işletemeyecek hatta balıkçılık ve süngercilik gibi faaliyetleri bile gerçekleştiremeyecek duruma geldi. Kabotaj hakkından kendi vatandaşlarının yararlanması ve milli ekonomiye önemli bir katkı sağladığı fikrinden hareket eden devletler, yabancı bayraklı gemilere kabotaj yasağı koyma yoluna gitmişlerdir. 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi şartları da denizciliğimizin yabancıların eline bırakılmasına imkan tanımıştır.
‘’1 TEMMUZ 1926 DA YÜRÜRLÜĞE GİRDİ’’
Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’nın ardından hem maddi hem de manevi anlamda büyük yıkıma uğradı. Mondros ateşkes anlaşmasının imzalanması ile boğazlar ve limanlar yabancı ülkelerin yönetiminin eline geçti. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra ülkenin yeniden ayağa kalkması gerekiyordu, bu sebeple Atatürk yeni ekonomik girişimlerde bulunulması gerektiğini gördü. 4 Mart 1923’de İzmir’de Türkiye İktisat Kongresi toplandı. Bu kongrede yeni Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ekonomisine güç sağlayabilecek çözümler konuşuldu. Osmanlı İmparatorluğu’nun duraklama ve çöküş döneminde yabancıların tekeline terk edilen denizlerimizin, 1. İzmir İktisat Kongresinde milli ekonomi kurmayı hedefleyen yeni Türk Devleti’nde “Türk karasularında yük ve yolcu taşımacılığının Türk gemileriyle yapılması sağlanmalıdır” görüşü benimsenmiştir. 20 Nisan 1926’da Kabotaj kanunu kabul edildi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kendi limanlarına ve yurttaşlarına deniz ticareti konusunda tanıdığı ayrıcalık olan Kabotaj Kanunu, 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe girdi. Türk limanları özgürlüğüne kavuştu. Bu yasaya göre; akarsularda, göllerde, Marmara denizi ile boğazlarda, bütün kara sularında ve bunlar içinde kalan körfez, liman, koy ve benzeri yerlerde, makine, yelken ve kürekle hareket eden araçları bulundurma; bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı Türk yurttaşlarına verildi. Ayrıca; dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve benzeri mesleklerin Türk yurttaşlarınca yerine Bahis Siteleri getirilebileceği belirtildi. Yabancı gemilerin yalnız Türk limanlarıyla yabancı ülkelerin limanları arasında insan ve yük taşıyabileceği kabul edildi. Osmanlı Devleti’nin kapitülasyonlar çerçevesinde yabancı ülke gemilerine tanıdığı ayrıcalıklar Lozan Barış Antlaşması’yla 1923 yılında kaldırılmıştı. Lozan Antlaşmasından önce, bütün milletler bizim karasularımızda kabotaj hakkına sahipti. Yani bütün devletler limanlarımıza gelip istedikleri gibi ticaret yapıp denizlerimizi kullanıyorlardı. Ancak bu hak, Lozan Antlaşmasının 10. maddesi hükmü gereğince Türk Bayrağı'nı taşıyan gemilere ve Türk vatandaşlarına geçti. Lozan Antlaşmasının bu temel hükmüne dayanarak 1926'da yürürlüğe giren Kanunun A fıkrası şöyledir: “Türkiye kıyılarında mal ve yolcu taşımak, limanlarda, limanlar arasında çekme, kılavuzluk, her türlü liman hizmetleri Türk Bayrağı'nı taşıyan gemilere ve teknelere münhasırdır.”Bu haklar 1 Temmuz 1926'dan itibaren kesin olarak kullanılmaya başlandığı ve Türklere geçtiği için, her yıl 1 Temmuz günü, Denizcilik Bayramı olarak kutlanır.
‘’ATATÜRK, ÖNEMLİ ADIMLAR ATILMASI GEREKTİĞİNİ BELİRTMİŞTİR’’
Öte yandan hava ulaşımının artması sebebiyle, kabotaj hakkı, memleket için havaalanları arasındaki uçuşları da içine almaya başlamıştır. Türk hava sahasında ve Türk havaalanları arasında yolcu ve eşya nakli hakkı da Türk uçaklarına ve Türk vatandaşlarına aittir. Denizi medeniyet olarak gören Atatürk; 1937 yılında hükümet programını açıklarken “Denizcilik sadece ulaştırma işi değil, iktisadi iş olarak anlaşılacak ve tersaneler, gemiler, limanlar ve iskeleler inşa edilecek, deniz sporları kulüpleri bahis siteleri kurulacak ve korunup geliştirilecektir. Çünkü: Toprakların ucu deniz olan bir ulusun sınırını, halkının kudret ve yeteneğinin hududu çizer. En uygun coğrafi konumda ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri bir denizci ulus yetiştirmek yeteneğindedir. Denizciliği Türk’ün büyük ulusal ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız” ifadesi ile bu yolda önemli adımlar atılması gerektiğini belirtmiştir.
‘’KABOTAJ VE DENİZCİLİK BAYRAMI KUTLU OLSUN’’
Üç tarafı denizlerle çevrili ve sahil şeridi uzunluğu 8333 km olan denizlerimizde, ticareti geliştirmek amacıyla her türlü yük ve yolcu taşıma hakkının Türk gemilerine tanınmasını sağlayan Kabotaj Kanunu’nun, Montrö Boğazlar sözleşmesinin gerçekleştirilmesine giden süreçte de yapı taşlarından birini oluşturmuştur. Ülkemizin kendi limanları arasında deniz ticaretinin, yalnızca kendi vatandaşlarımızca yürütülmesi hakkını veren Kabotaj Kanunumuzun, “Mavi Vatan” diye adlandırdığımız Türk karasularımızdaki ulusal çıkarlarımız ile egemenlik haklarımız açısından korunması büyük önem taşımaktadır. Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şubesi Yönetim Kurulu olarak, 1 Temmuz 1935’te Denizcilik Bayramı olarak kutlanmaya başlanan ve 1 Temmuz 1939’dan sonra denizciliğimizin tanıtılması, sevdirilmesi ve yaygınlaştırılması bağlamında “Kabotaj ve Denizcilik Bayramı” olarak kutlanan bu bayramın tüm denizcilerimize kutlu olmasını diliyoruz.’’dedi.