İnci Aral ,romanlarıyla tanıdığımız bir bayan romancımız. Hem de başarılı bir sanatçımız. Her yazdığı eser ilgi görmekte, zevkle okunmakta. Ünü sınırlarımızı da aşmış bir yazar. Onu okuyanlar çok iyi bilir. Daha önceleri de “Ölü Erkek Kuşlar” yapıtını okumuş, etkilenmiştim. Yazarın öyküleri de var. Öteki kitaplarını da analım vesileyle. Bu ikisinin dışında: Safran Sarı, Mor, Yeşil, Ağda Zamanı, Kıran Resimleri, Hiçbir Aşk, Hiçbir Ölüm. İçimden Kuşlar Göçüyor, Ruhumu Öpmeyi Unuttun, Anlar İzler Tutkular , Taş ve Ben,
Unutmak, Toplu Öyküler-1
Çok sayıda ve önemli ödüller almış.
Bu yapıtında hemen hemen yaşanan tüm konulara değinmiş. Aldatmalar, Siyaset, Çarpık İlişkiler, Bozulan Aile yapısı ve ilişkiler… Yani ne ararsanız var. En önemlisi de anlatımdaki akıcılık ve çarpıcılık.
Kitabı okumaya başlarken biraz zorlandım. Ama okudukça okuyasım geldi. Çok hızlı okuyan biri olmadığım halde, çabucak bitirdiğim kitaplardan biri oldu SADAKAT. Türkçesi de akıcı ve varsıl. Neredeyse şiirsel bir anlatım.
Önce siyasal yaklaşımına bakalım:”… Ülkedeki siyasi ortam, tartışmalar, atışmalar, can sıkıcı, bıktırıcıydı.Üst üste gelen ekonomik krizler yüzünden hemen herkeste tepetaklak gidildiği kaygısı vardı ve yeni parti kimilerine hiç umut vermezken kimilerin de heyecan yaratmıştı.Ferda babasının siyasete kendi önünü açmak için girdiği kanısındaydı.Siyaset halk için, ülke için yapılmıyordu. Belli bir azınlığın çıkar çatışmasının ağzı bozuk ve yalancılık arenasıydı.Halk kendini yönetecek doğru insanları seçmediği sürece gerginlik, korku ve umutsuzluğun önüne geçilemeyeceği görüşü yaygındı. Ama yönetimin halkın iradesine bırakılmış olduğu savı Tatlı bir yalandı. Siyaseti, ekonomiyi, iş hayatını, alttan alta yönlendiren dış ve iç uzantılar, yasadışı sayılacak işbirliklerinden oluşan görünmez bir çıkar ağı vardı.Sistem bunun üzerine oturmuştu ve tekleyip duruyordu.”
Dünü mü anlatmış yazar, bu günü mü? Dünü anlattıysa demek ki eskidende her şey aynı imiş. Yani bir arpa boyu ileri gidip gitmediğimiz tartışma konusu yapılabilir.Aslında tartışmaya da gerek yok. Çünkü ‘Görünen köy klavuz istemez”demişler Böyle özlü ve gerçekçi bir saptama belleklere iyice kazılmalı bence.
Çocukken bizim cahil büyüklerimiz “Keselerini doldurmak için” derlerdi de kızıp söylenirdik. Demek ki deneyim her zaman önemli ve geçerli…
Aşk ve mutluluk konularına da değinmiş yazarımız. Bir de o açıya bakalım:
“Aşk ve mutluluk. Bu ikisini yan yana koymak ne büyük hamlık.. Aşkın ancak mutsuzluğa sıkıca tutunarak ayakta kalabileceğine , mutsuzluğun mutluluktan daha yoğun bir duygu olduğuna inandım acılaşan zamanla.Aşk içinde mutluluk bir sürçme.Perdenin çabucak indiği bir oyun, gelip geçici bir rüya, kafa karıştırıcı bir hayal…”
Benim yaptığım alıntılarla olmaz bu iş en iyisi zamanınız! varsa okumak. Çok şeyler kazanacağınızı söyleyebilirim.
Ben bir eleştirmen değilim. Esere amatörce yaklaştım. Bu yazıyı okursanız eğer, bunu da göz önünde tutun. TURKUVAZ-Kitap yayını olan yapıt (elimdeki) 14. baskı…
Kitabın ilk sayfasında yazılanlardan bir bölüm:
“İnci ARAL Denizli’de doğdu.Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nü bitirdi. Aral, eserlerinde daha çok bireylerin çevre toplumsal oluşumların etkisiyle biçimlenen ve değişen ruh hallerini, kadın-erkek ve insan ilişkilerindeki iletişimsizlik, sevgi bağları ve varoluş sorunlarını irdelemektedir.”
Başarılarının sürmesi en büyük dileğim.
Yazarlar…
Onları el üstünde tutmak, onlara destek olmak, çünkü aydınlanmanın köşe taşıdır onlar. Bir toplumun birlik ve bütünlüğünün oluşmasında, yaşamasında; sanatçıların ne denli önemli olduğu yadsınamaz. Çünkü onlar içinde yaşadıkları kültürün mimarlarıdır
“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir…” Sözünü de bir kez daha anımsatarak yazımı sonlandırıyorum, izninizle…