(Bir Anı)
Bu gün Pazar… Şubat, 04’ün en kısa günlerinden biri. Ama sıradan bir Pazar değil. Çünkü yeni tutuklamaların yaşandığı bir gün. Yağmurların günlerce yağması yeniden ve bir kez daha nehirlerimizi taşırmıştı. Tunca ve Meriç iç içe girmiş günler yaşanıyor. Karaağaca gidip gelmek olanağı yok. Olsa da çok zor. Yoğun günlerde oralarda bulunan okullar bile tatil edildiydi.
Bir görelim dedik. Tunca kenarları yani setler olayı izlemek için insanla doluydu. Havanın sisli olmasına rağmen Meriç’le Tunca’nın birleştiğini gördük. Görüntü ürperticiydi. Köprüler bile suya gömülmüştü.
Şu yorum geldi aklıma: “İstanbul’u yangınlar: Edirne’yi su baskınları bitirecek…”
Ama bir başka Edirne sever de; “Her şey biter, Edirne bitmez..”
Bu sorunu çözmek için zamanında yapılan seddeler de olmasa kentin bir bölümünü de sular kaplayacak. Ama yeterli olmuyor zaman zaman. Başka çözüm yolları aramanın zamanı geldi, geçiyor gibi.Bazı önlemler alındı elbet, bundan sonra umarım bu tür şeyler olmaz.
Sis deyince aklıma, Tevfik Fikret’in SİS şiiri geldi:
“Yine bir sis kaplamış ufuklarını, inatçı bir sis,
Gitgide büyüyen bir ak karanlık.
Ağırlığı altında ne varsa sanki yok olup gitmiş,
Kalmış ortada kala kala bir tozlu yığın
O tozlu, korkunç yığına bakan göz
Şaşırır, titrer ilerisine gidemez..:”
Şöyle sonlanıyor o uzun şiir
“Örtün, ey İstanbul, kanlı toprak
Örtün kart orospu, örtün hiç uyanma!”
Bu şiir ;” Bugünün diliyle Tevfik Fikret yapıtından alındı. Yazarı A. Kadir”
Ve işte en kısa günler ve buna rağmen bitmeyen olaylar, sataşmalar, sürtüşmeler. Siyasal arenada hiç bitmeyen tatsızlıklar. Sırtı sıvazlanan terörün h hazmedilemez söylemleri… Kişisel ve özel sorunların su üstüne çıkması. Yakışık almayan suçlamalar. Alt üst edilen kurumların başına gelenler
2014 Çok iyi geçti, diyen çıkar mı bilmem, Çok bir yana iyi geçti demek bile çok zor…Dünya kaynayan bir kazandı. Ortadoğuda başlayan “Arap Baharı” o hale dönüştü ki “Arap Kara kışı” deyişi daha uygun düştü.
Öğretmen bir öğrencisine sorar. Öğrenci dört artı dört kazazedesi.
Oğlum söyle bakalım:
- Dünya yuvarlak mı?
- Hayır öğretmenim!
- Düz mü?
- Hayır öğretmenim!
- Peki nasıl?
- Babam hep “dünya çok karışık” der…
Yeni yıl bakalım nasıl gelecek?. Neler getirip, neler götürecek? Benim pek umudum yok olsa bile, iyimser bakmaya çalışıyorum
En iyisi gelin yeni yılı bir şiirimle karşılayalım:
YALANCI MEYVE
Hele bir uçlansın bahar ayları
Nasıl öter kuşlar ötüşe ötüşlerden
Gelincik boy verir, taşlar yavrular
Hantal bir yelkovanın titrek sesinde
Esini tetiklemek çorbaya tuz-biber
Gül yanar bahçelerde unutulmuş sel
Kaypak yangınlara yün kokan kilik
Yaprak yaprak renklenir gözlerinde tan
Yalancı meyvenin al-sarısını şoklar
“Savaşa hayır” pankartında göz yaşı çocuklar
Vizeli N.T