Yıllardır süregelen bölgemizin değişmez tarım ürünü buğday ve ayçiçeğiyle geçimini temin edemeye köylülerimiz yaşamlarını sürdürebilmek, topraklarından kopmamak için son yıllarda sebze ve meyve üretimine yöneldi.Aslında çok iyi ettiler.Bugüne kadar başka bölgelerden gelen sebze ve meyveler yerli üreticilerimiz tarafından karşılanır duruma geldi.
Ürünlerini İlimiz üretici pazarımda satışa sunan köylüler bütçelerine ek bir gelir sağlıyorlar.Bu pazara gittiğinizde caddede boydan boya köylülerimizin ürünlerini görürsünüz.Bu gelişim bölgemiz ekonomisi, özellikle köylülerimizin geçimi açısından çok yararlı oluyor.
Son yılda tarım ürünlerinde kullanılan gübre ve diğer girdilerine yapılan aşırı zamlar çiftçilerimizi alternatif ürün arayışına yöneltti.
Uzun yıllar tarlalara ekilen “buğday ayçiçeği” gibi ürünler toprakları da verimsiz duruma getirdi.
Çiftçiler tarlasından geçinmek, verim alabilmek için çok gübre kullanmak zorunda kalıyor.Bu da bütçelerine büyük yük getiriyor. Yüzde yüzü aşan gübre fiyatları, mazota yapılan aşırı zamlarla üreticileri toprağından kopacak duruma getirdi. Son yıllarda tarım ürünlerinde görülen azalma ve nadasa kalan tarlaların artmasının en büyük sebebi çiftçilerimizin girdi fiyatlarındaki artış sonucu toprağından geçinemez duruma gelmesinden kaynaklanıyor.
Girdi fiyatlarındaki artış ise gübresini alamayacak durumda olan üreticilerin gübresiz ekim yapmalarına, bunun da üretimin azalmasına neden oluyor.
Bu durumda kalan küçük çiftçiler sonunda tarlasını satmak zorumda kalıyor.Son çare olarak, köylülerimiz sebze ve meyve ekimine yöneldi.Bu alanda üretimin artışı İstanbul pazarına da girmelerini sağlatabilir.
Zira, sebze ve meyve üretilen yöreler İstanbul gibi büyük kentlere çok uzak bu da maliyetin artışına neden oluyor.
Bu alanda İstanbul pazarına yakınlığı nedeniyle Edirne avantajlı durumda.çiftçilerimizin desteklenmesi, örgütlenip güçlerini birleştirmeleri ile kentimiz ve bölgemiz İstanbul pazarında da yerini alır.
Yeniliklere her zaman açık olan Trakya çiftçileri modern, hijyen koşullarda yapacağı üretimi ile sebze, meyve pazarlarında da söz sahibi olabilir.
İlimizde üretici pazarını gördüğümde bu konuda umudum arttı.Yeter ki devletimiz de çiftçilerimize gereken desteği versin.
--------------------------------------
SAY ULAN ADINI
Hitler, İngiliz.Fransız Yahudi ırkından olan üç esiri yakalayıp sorguya çekmiş. Kendilerine “size bir soru soracağım,bilirseniz sizi bırakacağım “ demiş.
İlk olarak İngiliz’e sormuş-“ Titanik kaç yılına battı?”
İngiliz hemen cevap vermiş.
“1912 yılında.
Hitler İngiliz’i göndermiş.
Bu kez Fransız’a sormuş:
Titanik’in batması sonucu kaç kişi öldü. Fransız cevap vermiş.
-“ 1050 kişi”
Fransız’a” tamam sen de gidebilirsin” diye onu da özgür bırakmış.
Hitler bu kez Yahudi’ye dönmüş:
“Titanik’te ölenlerin istemlerini say bakalım” demiş.
------------------------
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
CASUSLUK TARİHİMİZ
Casusluk her ulusta olduğu gibi Türklerde de ilk kuruluşlara, ilk topluluklara kadar uzanır.
Osmanlılarda casusluk, devletin kuruluşu ile başlamıştır. Araştırmalar gösteriyor ki Osmanlı devletin kurucusu 1.Osman’ın beyliği çerçevesindeki bey ve tekfurlara (Bizans’ın bağımsız valileriyle Hıristiyan beylerine verilen ad)
Karşı casuslar kullandığını gösterir.Tarihimizde belirli ilk casusluk örgütünü İstanbul’a almayı aklına koyan Fatih Sultan Mehmet kurmuştu.