Erken seçimin gündemde olduğu şu günlerde partiler arasında atışmalar da yoğunluk kazandı.Siyasi parti mensuplarını bir telaş aldı.
Bugüne kadar hatırlanmayan halkımız siyasilerin akınına uğradı Biri gelip biri gidiyor. Gerçekleşmeyen ve gerçekleşesi mümkün görünmeyen çözüm yolları ile halk bir defa daha kandırılmak isteniyor.
Kısaca her seçim öncesi tekrarlana senaryolar bir kez daha tekrarlanmak isteniyor.
Siyasiler bu seçimin diğerlerinden çık farklı olacağı anlayışında değil. Yine eski yöntemlerle başarılı olacağını sanıyorlar.
Ekonomik zorluklardan halkın dayanacak gücü kalmadığından,siyasete duyulan güvensizlikten haberleri yok
Bugün çıkıp halka” toplun nezdinde güven duymadığınız kesimler hangisi?” diye sorulmuş olsa her halde siyasetçiler en başta yer alır. Şu anda halk kışı nasıl geçireceğim diye kıvranırken onun temsilcisi olan siyasiler birbiri ile kavga etmekten başka bir şey yapmıyor.
Birinin ak dediğine diğerinin kara demenin ötesinde yapılan bir görevleri yok .Sizlerin bir ortak noktada mutabık kalacağınız bir konu yok mu?
Bu kutuplaşma ve halkı da kendinize alet etme çabanızla neyi amaçlıyorsunuz.? Bu sen= ben tartışmasının illere kadar yayılması iyiye alamet değil.
Tepedekileri örnek alan taşra siyasetçileri de genel merkezlerinin üsluplarını kullanmaya, ,onların uyguladığı yöntemleri uygulamaya başladı. Aslında günün birlik ve beraberlik içinde olup halkın hayati sorunlarını el ele verip çözme günü olduğunu unutmuş görünüyorlar.
Siyasilerin söylemlerinden de bunu anlıyoruz. Halkı sıkıntısına dile getirmek isteyen siyasiler karşı tarafın cevabı “halkın bir sorunu yok” anlayışı ile sorunlar çözüme kavuşur mu?
------------------------
SİYASİLER HALKIN ARASINA GİRMELİ
Kapalı mekanlarda ve televizyonlarda sunulan sorunların çözümü reçeteleri ile halkı kandırmayı amaçlayan sözlerle bu sorunlar çözülmüyor.
Özellikle hayat pahalılığı dar gelirlilerin belini büktüğü bir zamanda .Bu ve benzeri sorunlar ancak halkla yüz yüze gelerek meydanlara çıkıp sorunları birinci ağızdan dinlenmesi ile çözümlenir.
Halkı arasına girmek isteyen siyasetçilerin provoke edilerek engellenmek istenmesi de bir çözüm değildir.
Er veya geç halktan oy isteyecek olan parlamenterlerimiz kısa siyasi hesaplarını bir yana bırakıp geçim sıkıntısında olan halkın sorunlarına eğilmeli.
Bölgelerindeki sorunları genel merkezlerine iletip gündeme gelmesini sağlamalı.
Unutulmasın ki, mutfakta yaşanan sorunlara çözüm bulamayanlar siyasette bugüne kadar başarılı olamadı,bundan sonra da olmaları mümkün değil.
-----------------
FIKRA
KİMİN ÇOCUKLARI
Adam ikiz çocuklarını bir çocuk arabasına koymuş,parkta gezdiriyordu.
Kadının biri kendilerine musallat oldu.
“Aman ne tatlı çocuklar,gözleri ne kadar güzel,birbirine çok benziyor,” diye birbiri ardına sözlerini sıralaması üzerine,çocuklarını hava almak için parka çıkaran babanın canı iyice sıkılmıştı.
Bu arada saçma sapan sorularını sıralayan kadın bir soru daha yöneltti.
-“ Çocukların ikisi de ne kadar birbirine benziyor.Bu çocuklar ikiz değil mi?”
Bu soruya canı sıkılan baba cevap verir:
-“ Hayır efendim çocuklar ikiz değiller…İki karım var bunlar onların çocukları.Birbirine alışsımlar diye araba içinde dolaştırıyorum”
--------------
ÖZLÜ SÖZ
Can durağını arıyorsan ey can,durak da senin can da senin.
Bir lokma ekmekse peşinde koştuğun, elbet ekmek de senin.
Eğer akıl erdirebiliyorsan bu sözün sırrına; bii ki her ne arıyorsan aradığın ancak sensiz
MEVLANA