Bugüne kadar defalarca köşemde yazdım. Demokratik kitle örgütü temsilcilerimizin yurtiçi ve yurt dışı etkinliklerinde üyelerini, kendi varlık sebebi olan kesimi aydınlatmadığından yakınmıştım.

                Peki bu ne demek?

                Bir meslek grubunun yönetici grubu yurtiçi ve yurt dışı kültürel veya sanatsal etkinliğe davet ediliyor. Genellikle yönetici konumunda olanlar bu etkinliğe katılıyor. Buraya kadar güzel.

                Peki sonrası nedir?

                Bu toplantılar öyle laf olsun diye yapılmaz. Gerçi tepelerindeki yöneticilerin tekrar görevlerinde kalmaları için mahalli yöneticilerin katılacağı toplantılar yapılsa da genellikle böyle etkinlikler meslek kuruluşlarını bilgilendirmek amacıyla yapılıyor.

                Böyle toplantıların sonucunda hem kamuoyunun hem de üyelerinin bu toplantıların amacı konusunda bilgilenmesi gerekir.

                Toplantıların hedefi sadece yöneticiler değildir. O meslek mensuplarını tamamının bilgilenmesi amaçlanır.

                Dikkat edildiğinde,  böyle toplantılar sonrasında bakıyoruz aynı sözlerden oluşan metinlerden meydana gelen, “ filanca toplantıya katıldık çok yararlı toplantı oldu” gibi beylik sözcüklerle gidilen ülkedeki ve ildeki toplantı özetlenir.

                Merak edenler şöyle bir gazete arşivlerini karıştırsın. Odalarımızın meslek kuruluşlarımızın yurtiçi ve yurt dışı toplantılar sonucunda bu seyahatlerinin amacını benzer ifadelerle açıklandığını görürsünüz. Hal böyle onlunca, böyle geziler turistlik gezilerden öteye geçmez.

                Edirne’de meslek kuruluşlarımızın önderlik ettiği bu tür gezilerden esinlenerek gerçekleşmiş somut bir başarıyı gösterebilir misiniz?

                Böyle gezilerinize basın mensuplarını götürmeye gerek görmemeniz bir yana, yanlarında bu gezileri tüm detayları ile anlatacak basın mensupları özelliği olan elemanlarca bu etkinliklerin özeti kamuoyuna ve üyelerine duyurulabilir.

                Bu yapılıyor mu derseniz, o da olmuyor. Onun için meslek kuruluşlarımızın yönetimlerine donanımlı kişiler gelmeli. Bunlar gittikleri yerlerde ilimiz ve meslek mensupları için ne yarar sağlayacağını dikkate alıp böyle etkinliklere bölgenin yararına olacak fikirler üretirler.

                Böyle toplantılara donanımlı giderler ve ellerine sıkıştırılan beylik sözlerden oluşan sözlerle yetinmezler. Başka illerde bunun örneklerini görüp ilimizin bu vasıfta yöneticilerden mahrum olması bu ilin yararını düşünen herkes gibi ben de rencide ediyor.

Meslek kuruluşlarının bu yapısı kentin gelişmesine de sekte vuruyor. Bu duyarsızlığın sonunda bakıyoruz daha önceleri Edirne’den çok geride olan Kırklareli’nin bugün bazı alanlarda özellikle istihdam yaratmada bizi kat kat geçtiğini görüyoruz.

                Biz birinci organize sanayi ile uğraşırken onlar ikinci organize sanayisini faaliyete geçirdiler.

                Bugün o ilin sanayi bölgelerinde, bizdeki işçinin on katı işçi çalışıyor.

                Bu başarılar başta siyasi partiler olmak üzere tüm demokratik kuruluşları el birliği ile çalışması sonucu başarıldı.

                Spor alanında, futbolda yıllardır Edirne olarak amatör liginden kurtulmak için çabalıyoruz. Bu uğurda büyük paralar harcanıyor. Çıka çıka amatör ligin süperine cıktık, orada sayıyoruz. Kırklareli ise 2. Ligin üst sıralarında liderlik mücadelesi veriyor. Bu dahi birlikte başarmanın bir ölçüsü olmaz mı?

                Sözün kısası Edirneliler olarak rehavet içindeyiz. Kendi gayretimizle el ele verip başarılı olma alışkanlığı kazanamadık. İleriki yıllarda bizim yerimize birileri başarırsa şaşırmayalım.   

                BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

                AVRUPA GEZİSİNE ÇIKAN İLK PADİŞAH ABDÜLAZİZ HAN’DI

                Tarihimizde Avrupa gezisine çıkan ilk Padişah Abdülaziz Han oldu. 21 Haziran 1867 günü Fransız İmparatoru 3 Napolyon’un çağırısı üzerine deniz yoluyla Avrupa’ya gitti.

   Fransa’nın Tulon kıyı kentine çıkarak Paris’e geldi. Burada uzun süre kaldı. Uluslar arası Paris sergisini gezdi. İki ülkeyi ilgilendiren konularda görüşmeler yaptı.

 İngiltere Kraliçesi Viktorya’nın konuğu olarak Londra’ya da gitti.

 Viyana, Budepeşte ve Rusçuk’a uğradı. 7 ağustos 1867’de ülkesine döndü. Abdülaziz'in Türk hükümdarı kişiliğiyle yurt dışına ilk kez çıkışı Türk dış ilişkileri açısından önemli bir olaydı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.