Ülkemizde ve bölgemizde daha çok iktidar iddiasında olan muhalefet partilerinin izlediği politikaya bakıldığında genellikle eski bilinen halkın ilgi duymadığı taktik,adeta ülkede etkin bir parlamento varmış parlamenterler yetki sahibiymiş gibi politik çalışma içinde olduğunu,halka böyle bir güçleri varmış gibi söz verdiklerini görüyoruz.
Ülkemizin başkanlık sistemine geçtiğini meclisin görevinin azaldığını siyasilerimiz yeterince kavramış değiller.
Daha önceleri uygulanan parlamenter sistemdeki gibi başarılı olacağı havasındalar. Kendilerini o güçte sanıp halka vaatte bulunuyorlar.
O günlerin çok geride kaldığının ülke idaresinin büyük bölümünün sistem gereği tek elde toplandığından bihaberler.
Yasama yılında parlamentonun ne düşeyde olduğunu gördük.Adete bazen onay konumunda olduğuna şahit olduk..
Milletvekilleri halkın sorunları için yaptıkları başvurularda sonuç alamadıklarını görmelerine rağmen yine aynı taktikle siyasetlerini sürdürmelerini anlamak mümkün değil.
Başkanlık sistemini uygulandığı ülkelerde muhalefetin nasıl bir strateji, izlediğini araştırma gereğini duymuyorlar.
Tarihte bunun çeşitli örnekleri olmasının yanında bugün başka ülkelerde canlı bir örneği var.
Bu ülkede yönetime tepki gösteren tüm siyasi partiler, bunların arasında her görüşten siyasi partiler de yer alıyor.
Onlar partilerinin siyasi beklentilerini bir yana bırakıp iktidara karşı yek vücut oluyor.
Bunda da başarılı oldukları bir gerçek.Bu örnek ülkemizdeki muhalefet partileri için de örnek teşkil etmeli.
İktidara karşı parti olarak gücün yeterli olmuyorsa kendine yakın bulduğunuz partilerle ittifak yapmak ortak hareket etmek zorundasın.
Bu sağlanmadığı takdirde meydana gelebilecek toplumsal sorunlardan,ülke geleceğinden kendilerinin de sorumlu olacağından habersiz olan muhalefet partileri bu parçalı halleri ve karşılarındaki iktidar partisinin ekonomik siyasi ve meyde gücü karşısında hüsrana uğrar.
Ne yazıl ki “dediğim dedik öttürdüğüm düdük” anlayışından vazgeçmeyen muhalefet partileri bu yaklaşımları ile kendi sonlarını hazırlamış olurlar.
------------------------
BUNU BİLİYOR MUSUNUZ.?
ÜLKEMİZDE İLK KEZ 1847 YILINDA GAYRİMÜSLİMLER ASKERE ALINDI
Ülkemizde Müslüman olmayanların askere alınmasına ilk kez Osmanlı Devrinde 1847 yılında başlandı.
Osmanlı ordusunda gayrimüslimler askere çağırılmazlardı.
Onlar “Cizye” adıyla ödedikleri vergi ile askerlikten muaf sayılırlardı.
İlk kez o zamanda ülke yönetiminde söz sahibi olan Tanzimatçılar 1847 yılında Yunanlıları
Deniz kuvvetlerinde görev yapmak
Üzere askere almışlardı.
Yine yanı yıl ülkedeki bütün gayrimüslimlerin askerlik yapmalarını öngören bir yas taslağı hazırlanmışsa da bu yasanın uygulanması ancak 1856 yılında mümkün oldu.
Böylece ilk uygulamada Müslüman olanlardan 30.000 kişi silah altına alınırken, Müslüman olmayanlardan da 25 000 kişi, askere alındı.