Neden bu kadar sabırsız ve tahammülsüz olduk anlamak mümkün değil.

Olduk derken çok ta yeni değil hani.

Üç dört yıl öncesine kadar her sabah çarşıya geliş ve akşam eve dönüş için arabamıza bindiğimizde eşim ile konuştuğumuz ilk konu, acaba bugün yine ışıklarda sabırsız bir sürücü ile karşılaşıp karşılaşmayacağımız olurdu.

Ben, mutlaka işi çok olan veya bunu alışkanlık haline getirdiği için yapan biri ile karşılaşacağımız tezini savunan olurdum ve de kazanırdım.

Çünkü mutlaka ve mutlaka ışıklarda durup yeşil ışık yanığında, arkamda duran bir araç hemen kornasını çalarak, sanki çok beklemişçesine ve geç kalmışçasına ikazda bulunur.

İşte o anda cinlerim tepeme çıkıyor sanki.

Be Müslüman, daha ışık yeni yandı, debriyaja basıp vitese geçirmek için zaman bile yetersizken niye korna çalarak ikazda bulunursun?

Ben çok mu meraklıyım ışıkta beklemeye?

Ama maalesef böyle işgüzarlar var aramızda.

Bunu yazış nedenim, benim gibi birkaç kişiden de ayni konu ile ilgili serzenişler adlımda ondan.

Bazen bakıyorum, gençte değil.

Yani genç insan sabırsız olabilir, bir an önce hareket etmek için bu davranışı sergileyebilir.

Ama yaşlı başlı, sakin ve oturaklı hareket etmesi gereken kişiler bile bu harekete tevessül edebiliyorlar.

Ben bunu saygısızlık olarak nitelendiriyorum.

Önündeki insan senin gibi hatta senden daha önde olduğu için senden daha iyi ışıkları takip edebiliyor.

Ne diye o insana küfür eder gibi veya kör muamelesi yaparcasına korna çalarak ikazda bulunursun ki?

Ha….ışık yanmıştır,adamın aracında bir arızası da olmadığına kanaat getirirsen ona ikaz yapmakta haklısın elbette.

Yanındaki kişi ile sohbet ederken ışığın yandığını dahi fark edemeyen dalgın ve ilgisiz insanı sağır edercesine korna çalarak ikaz etmekte haklısın.

Ammaaaa. Benim karşılaştığım şekilde ve benim durumumda olup pür dikkat trafik lambasını gözetleyen insanlara lütfen korna çalarak “yürüsene ulan” sözcüğü ile eş değerdeki korna çalma eylemini yapmayın.

Birbirimize saygılı olmanın bir insanlık görevi olduğunu lütfen unutmayalım.

Saygı dedim de, Ordu evi kavşağından inerek Kervansaray önünü takiben çarşıya doğru giden insanlarımız son günlerde oldukça rahatsızlar.

Bu yolda trafik için iki çıkış, bir de iniş mevcut.

Araçlar üç koldan bu yolda hareket halinde olduğu için, bu yolu takip eden yayalar oldukça sıkıntı yaşıyor.

Bilhassa, E–5 ten aşağıya inenler, trotuarı kullanmadıkları için, İstanbul istikametine çıkış yapan araçlar ile burun buruna geliyorlar çok zaman.

Az aşağıya inip, ortadaki ağacı geçince de, her an bir trafik kazası ile karşılaşmaları mümkün oluyor.

Çünkü buradan yukarıya veya aşağıya hareket halindeki yayalar mutlaka araçların Kervansaray arkasına dönüş yaptığı yoldan geçmek zorundalar.

Burada hem yayalara, hem de araçlara saygı anlamında görev düşüyor.

Yayalar mutlaka trotuarı kullanmalı ve araç yolundan geçerken de dikkatli olmalıdır.

Dikkatin yanı sıra saygılı olmak zorundadır da.

Yolun ortasından gitmek gibi bir yanlışlığı yapmasına rağmen şoförler ile kavga eden ve kendini haklı çıkarmaya çalışan çok kişiye tanık oldum ben.

Ama esas saygılı ve kuralara uyumlu olması gereken ise sürücülerdir.

Yol hakkının ve geçiş üstünlüğünün yayanın olduğunu tüm Avrupa biliyor ve uyguluyor da maalesef biz bilsek bile kabul edemiyoruz.

Ama etmek zorundayız.

İş yine saygıya dayanıyor yine.

Birbirimize ve haklarımıza saygılı olmayı öğrendiğimizde zannederim her iş çözüme kavuşmuş olacaktır.

Bizden söylemesi…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.