Havada seçim kokusu geçen gün artıyor çünkü.
12 gün kaldı şunun şurasında.
Adayı olan partilerdeki heyecan, ittifak nedeniyle adayı bulunmayan partilere göre daha fazla
CHP, Ak Parti, Saadet Parti, Büyük Türkiye Partisi ve Bağımsız Türkiye Partisi adayı olan partiler olması nedeniyle tam bir seçim havasındalar.
CHP İktidarı bırakmamak, diğerleri de İktidarı elde etmek için var güçleri ile çalışıyor.
Ev, kahve ziyaretlerinin yanı sıra meydan mitingleri de yapılıyor hemen her akşam.
Yıllardır yerel iktidarı elinde tutan CHP tabiî ki diğerlerine göre 1–0 önde başlıyor bu yarışa.
Hele hele seçmeni parti yönetimi ve personeli ile sorunsuz bir şekilde seçimlere giriyorsa avantajı büyük olur İktidar partisi adayının.
CHP ve Recep Gürkan bunu yaşıyor şu anda.
Ak Parti yıllardır Edirne Belediyesini Ak Belediyecilik ile tanıştırmak için “o seçim bu seçim” söylemini dillendiriyor olsa da 17 yıllık iktidar partisinin adayı olmasına rağmen maalesef başarı elde edip Yerel İktidarı elde edemiyor.
İki ay önce de İl Başkanı İlyas Akmeşe yaptığı bir basın toplantısında; “bu seçimlerde artık iş tamam çünkü mevcut Başkan ve Yönetiminin bizim bilmediğimiz birçok olumsuzluklarını Genel Merkez bize gösterince buna inandık ve inşallah başaracağız” demişti.
Aslında bu iddialı sözleri teyit eden çalışma ortamını ve mücadelesini görmediğimi ifade eden birkaç köşe yazısı da yazmıştım ve başarmak için mevcut çalışmanın yeterli olmadığını ve 4,5 yıl yatıp iki üç ay çalışma ile bu işin başarılamayacağını,.Ak Parti yöneticilerinin vatandaştan kopuk ve ilgisiz olduğunu detaylı ve örnekli bir şekilde haber olarak yapmıştım.
Hatta daha sonra Ak Parti Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısına katılan İstanbul Milletvekili ve Genel Merkez Teşkilat Başkan Yardımcısı Harun Karaca’nın bu toplantıdaki sözlerini ve konuşmasından bir bölümünü köşemde yazmıştım.
Edirne’de Ak Partinin neden kazanamadığına dair şu güzel öz eleştiriyi de köşeme taşımış ve ders alınması için de şimdi olduğu gibi birkaç kez tekrardan gündeme getirmiştim;. “O kusur bize yani buradaki heyete ait. Giremediğiniz yer sizin değildir. Herkes üstüne düşeni yapacak. Selam vermeye korkuyoruz. Adam size niye oy versin? Selam vermiyorsunuz, evine, köyüne gitmiyorsunuz. İrtibat bürosunun ya da ilçe binasının açılışına gittiğimizde bize doğru düzgün ziyarete bile gelmiyorlar diyorlar. 280 tane kapıya gitseniz Edirne'yi kazanırız. Asıl olan iletişimdir. Her konuda konuşuruz biz. Öyle bir suratla gidiyoruz ki karşımızdaki insan gördüğü anda yolunu değiştiriyor. Onun için bizim özellikle samimi olmamız lazım”
Sayın Harun Karaca’nın eleştirilerine aynen katılıyorum ama bu iddiaları zaman dilimlerine ayırarak yaparsak haksızlık daha verimli olur diye de yazmıştım
Seçimlere üç beş ay kala Karacanın öğütlerini tutmanın ne kadar faydalı ve kazançlı olacağını sizi takdirinize bırakıyorum. Tabii ki sonuç sandıkta belli olacak, çünkü bizim insanımız kibar nazik ve hatırşinazdır.
Karacanın saydığı olumsuzlukların hepsi harfiyen yerine getiriliyor.
Köylere de gidiliyor, mahalle gezileri de yapılıyor, kahve ve ev ziyaretleri gerçekleştiriliyor, Selamlar temennalı bir şekilde veriliyor, suratlar hep gülüyor hatta sırıtılıyor.
Ama ne zaman? Seçimlere iki üç ay kala.
Ondan önce nasıl mı? Harun Karacan’ın dediği gibi tabiî ki.
Bana göre kazanmanın bir şartı da inanmak olduğunu kabul ederek hareket etmek, sadakatli ve vefalı olmak sanırım hem bu dünyada hem de mahşerde bizi bazı felaketlerden ve olumsuzluklardan kurtaracaktır.
Siyasi yazılarımız devam etmeli galiba….
NOT; Bir vatandaşımız Hamdi Sedefçi’nin yeniden aday olduğuna çok sevinmiş olmalı ki; “bizim Hamdi yine çıktı meydanlara. Oyun ona bu seçimde. Altı oka basıcam gelsin bizim Karaoğlan başımıza artık” diyor.
