Bu tavsiye herkes için geçerli ve her meslek mensupları için uyulması gereken bir erdem.

Hatta ilk okul 1.sınıfa başladığımızda ilk öğrendiğimiz andımızda da bunu söylüyorduk; "Büyüklerimi saymak küçüklerimi sevmek"

Daha önce de ayni konuları içeren yazılar yazmış olmama rağmen bir kez daha yazacağım.

Bu gün bilhassa Gazetecilik mesleğindeki Saygı ve sevgiden bahsetmek istiyorum.

Bu ve bu konuyu içeren yazımı birkaç yılda bir yazıp sizler ile paylaşarak gazeteciliğe yeni başlayan kardeşlerime yol göstericilik yapmayı uygun bulurum nedense.

Belki de kökenimin eğitimcilik oluşundandır.

Bu günde böyle bir yazımı sırf mesleğe yeni başlayan ve geçmişte gördüğüm hataların asgariye indiğini görmekten duyduğum memnuniyete rağmen tamamen ortadan kalkması temennim ile yeniden kaleme almak istedim.

Sanırım fiilen görev yapan basın mensupları içinde en yaşlısı benimdir.

En tecrübelisi demiyorum ha…

Dikkat edin çünkü saygı ve sevgide en önemli konu budur.

Daha önce de yazdığım gibi benden 10 yaş küçük olan değerli kardeşim Bülent Ayan’ın,20 yaşa yakın küçüklüğü olan Lütfü Karakaş, Kerim Yurk, Murat Savaş ve Gönül Uyanıktır’ın yanında gazetecilikten ve tecrübeden bahsetmek ne haddime.

29 yıl başka bir kulvarda hizmet ifa edip 27 yıldır da gazetecilik ve televizyonculuk yapan biri olarak onların tecrübelerine erişmek mümkün değil elbette.

İşte meslek büyüklüğü bu.

Bu büyüklüğe saygı gösterilmesi gerekir.

Bu büyüklük karşısında her zaman mütevazı olmayı bilmek gerekir.

Ama ben bunu tam ve sağlıklı olarak göremiyorum nedense.

Çok genç ve bu mesleğe gireli kısa bir süre olmasına rağmen kendini böyle büyükler ile mukayese yapan, hatta onları küçük gören kardeşlerimin mevcudiyetinden üzüntü duyuyorum.

En yaşlı gazeteci olduğumu bunun için yazımın başında belirttim zaten.

İstiyorum ki, küçükler büyükleri saysın, büyükler de küçükleri sevsin.

Gruplaşmalar ve kümelenmeler ile rekabet ve çekişme olsun ama saygı sevgi kurallarına riayet ederek tabii ki.

Bunu patron konumunda olan ve ticari manada rekabet içinde olan gazeteciler yapsalar amenna.

Siz bakın işinize be güzel kardeşlerim.

Bu gün burada çalışıyorsanız yarın başka bir kurumda olabilirsiniz.

Bu gün mücadele ettiğin ve düşman gibi gördüğün kişiden yarın ekmek ve iş istemeyeceğin ne malum.

Bırakın mücadeleyi ve rekabeti patronlarınız yapsın.

Siz en iyi gazetecilik yapmanın, aldığınız maaşı helal ettirmenin gayreti ve azmi içinde olun yeter.

Eğitimcilik yıllarımdan alışık olduğum birlik ve beraberlik ruhunu, yardımlaşma ve kardeşlik duygusunu yaşatmaya çalıştım çevremdeki kardeşlerimle.

Hep bunun mücadelesini vermeye çalıştım 27 yıl boyunca.

Üç tane gazeteci derneği var ilimizde hepsi ayrı telden çalıyor.

Hepsinin üyeleri farklı ve ilişkileri de yok denecek kadar az.

Mücadele edilecek o kadar sorun ve sorunlu insanlar var ki, bırakın enerjinizi ve gücünüzü oralarda harcayın.

O şunu yazmış, vay efendim bende onun şusunu yazayım gibi kendinizi de rahatsız edecek olan davranış biçimlerinden uzaklaştırın kendinizi ne olur.

O şunu demiş, bu bunu söylemiş gibi boş konularla kendinizi üzmeyin ve harap etmeyin lütfen.

Kimsenin kimseye ihtiyacı yok demeyin sakın.

Herkesin herkese ihtiyacı var bu elemde.

Bir merhabanın, bir hatır sormanın bile insan ruhi-yatında meydana getirdiği olumluluğu yaşamak lazım.

Birlik ve beraberlik içinde olmanın mutlaka artılarını ve kazanımlarını göreceğiz bir gün inanın.

Bilhassa gençlere ve bu meslekten ekmek yiyecek olanlara daha da ısrarlı söylüyorum.

Melih Hocaya en uygun söz ile yazımı tamamlayayım; “te geldik te gidiyoruz şen olsun Halep şehri”.

Ve hatırlatayım; "Sayarsanız, mutlaka sevilirsiniz."

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.