Ülkemizde toplumsal sorunlar ön plana çıktığı zamanlar bir bakıyorsunuz ki hiç gündemde ve hesapta olmayan bir konu siyasilerin teşviki ve medyanın bu sorunu sahiplenmesiyle gündeme oturuyor.

   Günlerce de o konu konuşuluyor .Bu arada halkın gerçek gündemi ise    arada  kaynıyor.

Toplumu ilgilendiren sorunları unutturmak için  siyasilerce  en geçerli yöntem bu.

Özellikle iktidar kanadındaki partiler bunu bilinçli şekilde kullanmayı beceriyor.

    Şöyle bir geçmiş dönemleri hatırlayalım.Toplumun dikkatini çekecek  o konuya   halkın yönlenip tartışacağı anlarda hiç yoktan bir mesele ortaya çıkıyordu.

    Bir  bakarsınız  ilkemizin bir bölgesinde ya petrol ,ya doğalgaz veya altın madeni bulunur.veya bir yatırım sözü veriliyor.halk esas meselesini unutup  bu kez oraya yöneliyor.

Bunun doğru olup 0lmadığına bakmaksızın bu konu ile halk sürekli meşgul ediyor medyanın da desteği ile bu konular günlerce topluma lanse ediliyor..

Bu arada halkın gerçek gündemi de unutulup gidiyor.

  Böylece siyasilerin sık sık başvurdukları “cambaza bak” yöntemi amacına ulaşmış olur.

--------------------

TOPLUM KULAKTAN DOLMA SÖZLERİ SORGULAMALI

Her nedense,  toplum olarak konuları kendi mantığımızın süzgecinden geçirme ,söylenenlere şüphe ile yaklaşma alışkanlığı kazanamadık.Görüşüne  inandığımız kişilerin sözlerini tartışılmaksızın doğru olacağı mantığı ile kendi görüşümüzü ortaya koymadan kabullenme alışkanlığımızdan bir türlü vazgeçemiyoruz.

Her fikrin içinde doğruların yanında yanlışların da olabileceği gerçeğini  benimsemiyoruz.

   Bu ancak ,söylenenler kimin tarafından gelirse gelsin onlara şüphe ile yaklaşmak,o görüşleri kendi mantığımızda sorgulamakla  doğru fikirlere  ulaşılacağı gerçeğini benimsemekle sağlanabilir. Bunu kabullenmek  zorundayız.

   Siyasetçiler halkın bu zaafını kendi yararına kullanmayı çok iyi beceriyor.

  Bunun sonunda saltanatlarını sürdürüyorlar. Hakkımız da bu “cambaza bak” tuzağına kolaylıkla düşüyor.

  Bu yöntemi kullananlara toplum, “cambaza benim yerime sen bak” deme alışkanlığı kazandığı zaman halkı aldatma yöntemi kullananların  oyunları bozulmuş olacak.

   Kısaca, tüm görüşleri başkalarının empoze ettiği şekliyle değil kendi mantığımızda irdeleyip ondan sonra kabullenme alışkanlığı kazanmamız aynı zamanda demokrasinin daha da yaygın hale gelmesinin yolunu açacaktır.

 Böylece siyasiler ucuz yöntemler, gerçekleşmeyecek vaatlerle halkı kandırma yöntemi son bulacaktır.

------------

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ.?

İLK BASIM İBRANİCE BİR TEVRATTI

Ülkemizde ilk basım 1493 yılında İstanbul’da 1495 yılında ise Selanik’te bir basımevi açan, Musevilerin İbranice, Tevrat,yorum,dilbilgisi tarih tünden kitapların basımıyla başlar.Bunları İtalya’da basım işlerini öğrenen  Tokatlı Alpar adında bir Ermeni asıllı  vatandaşımızla oğlu Sultanşah’ın birlikte basımevi izledi. 1567 yılında  ilk kez bie Ermenice dilbilgisi kitabı yayımlandı. 1627 yılında Nikodomos Metaksas adındaki bir din adamı Londra’dan getirttiği basımevi gereçleriyle Museviliği yeren küçük bir kitap çıkarttı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.