Ablam Bukle, bizim anlamadığımız sözcüklerle konuşmaya bayılır. Benim odamın “konsept”ini (düzen, tarz) beğenmez, arkadaşım Selinle oynadığımız oyunları “banal” (sıradan) bulur. Sık sık söylediklerini açıklamasını isterim ablamdan. Sözcüklerini “seleksiyon ederek”(seçerek) kullandığını, benim anlamıyor olmamın cahilliğimi gösterdiğini söyler. O öyle sansın bakalım.

Ablam üniversitenin son sınıfında okuyor. Moda Tasarımı Bölümü’nde. Ben onun, bölümünün yanından bile geçemezmişim. Bütün gün pijamayla dolaşıyormuşum çünkü. Yani çok haksız sayılmaz ama, onun bölümünü isteyen kim? Onun gibi “designer” (tasarımcı) olacağıma, baca temizleyicisi olurum, daha iyi.

O sabah yine ablamın sesiyle uyandım:

 “Let’s married, lets married,” diye bağırıp duruyordu. Koşarak yanına gittim:

 “Lenslerine bir şey mi oldu abla,” dedim korku içinde.

Bu arada ablamın mavi lensleri vardır. Neredeyse evdeki her şeyden değerlidirler diyebilirim. Bir kere kutusundan çıkarmaya kalktım da, ablam beni kardeşlikten reddedecekti.

 “Hayır Beren Hanım, evleniyorum, evleniyorum,” dedi bana.

Sonra anneme damat adayının özelliklerini anlatmaya başladı. Sevgili damadımız bir software şirketinde üst düzey asistan olarak çalışıyormuş. Ama CEO olmaya adaymış. Çok maskülen gibi gözükse de ekstrem bir hassaslığı varmış. Ablamın söylediği benim de anlamadığım sözcükleri bir kâğıda not ettim. Şimdi şifreli mesajı çözeceğim.

Hımmm… Demek damat, bir yazılım şirketinde üst düzey yardımcı olarak çalışıyormuş. Yardımcının üst düzeyi nasıl oluyor acaba? Sanırım ablam da kullandığı sözcükleri anlamıyor. Neyse devam edelim. Neydi, maskeli miydi? Yok maskülenmiş. O da ne demekmiş bakalım: “Erkeksi” Erkek adam nasıl olacaktı ki? Ama bunun “ekstrem” yani sıra dışı bir hassaslığı varmış. Bu nasıl bir damat yahu? Ablamla evlenmek istediğine göre bir tuhaf olduğu kesin ama… Bir hafta sonra göreceğiz bakalım.

Bir hafta boyunca elimde sözlük, ablamın kullandığı o tuhaf sözcükleri öğrenmeye çalıştım. Ben de ondan geri kalmamalı, geceye damgamı vurmalıyım değil mi? Hem beni küçümseyen ablama da bir ders vermiş olurum.

Ve “ding dong”. Beklenen zil sesi... Annemle ablam birbirlerini itekleye itekleye kapıya doğru koşturdular. Babaannem de bu mutlu olay için bize geldi. Toplu halde koşturuyoruz. Kapıda bir hareket, “hoş geldiniz” sesleri, sarılmalar… Neyse salona geçebildik sonunda. Damat da yakışıklı görünüyor doğrusu. Odada bir sessizlik var. Bu sessizliği bozup, kendimi göstermek istiyorum artık. En ciddi ses tonumla:

“Hoş geldiniz, lansmana geçelim mi artık?” dedim.

Odada gülüşmeler oldu. Annem koluma bir çimdik atıp “ayakkabı mı tanıtıyoruz, lafa karışmasana”, dedi kısık bir sesle. Birden yüzüm asıldı. Annemin kızdığını anlayan damadın babası benimle konuşmaya başladı. Birkaç sorudan sonra ne olmak istediğimi sordu.

__ Oftalmolog (göz bilimci) efendim, dedim.

Ortalık yeniden sus pus oldu.

__ Ne log, dedi damadın annesi.

Akşam ezberlediğim sözcüğü bir daha söyledim. Kızgın kızgın bana baktı ablam. Sonra büyükler kendi aralarında konuşmaya başladı. Bana kızgın bakan ablam, damada doğru baygın baygın bakışlar fırlatıyordu. Ne yapıp edip kendimi yine göstermeliydim.

__ Çayınızı flu mu alırsınız, dedim birden.

Odaya yine bir sessizlik çöktü.

__ Yavrum bu sözcükleri nereden öğreniyorsun, dedi damadın babası.

Bana ters ters bakan ablamın gönlünü almak için “ablamdan” dedim.

Ablam büyük bir öfkeyle:

__ Ben seni asla manipüle etmem, diye bağırdı.

Damadımızın kulakları pek iyi duymayan anneannesi:

__ Püre de mi yapamıyormuş, bizim oğlana nasıl bakacak bu kız, dedi babaanneme.

Annem kolumu kızgın kızgın tutarak beni odama götürdü. Konuklar gidene kadar da odamdan çıkmamı yasakladı. Oysa birkaç sözcük daha ezberlemiştim, onları da söyleseydim keşke.

Konuklar gittikten sonra keskin bir çığlık duydum. “ Gününü göstereceğim ona!” diye bağırıyordu ablam. Hemen odamın kapısını kilitledim Ama ablam kapımı zorlayıp duruyordu.

__ Aç kapıyı, aç diyorum.

__ Bağırma abla bir konsensüse varabiliriz.

__ Hala konsensüs diyor ya.

__ Sen, bizim anlamadığımız onca sözcükle konuşurken iyiydi. Ne oldu, bilmediğin yerlerden geldi galiba.

Ablam kapıma bir iki tekme attı. Sonra annemin onu uzaklaştırdığını duydum.

O akşam benden sonra yaşananları babaannemden öğrendim. Meğer damadın babası Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeniymiş. Konuşurken öz Türkçe sözcükler kullanmaya da çok dikkat edermiş. Ablamın, üstüne bir de benim böyle konuşmam adamcağızı üzmüş.

__ Yoksa düğünden vaz mı geçtiler, dedim babaanneme.

__ Hayır ama, ablandan daha anlaşılır konuşmasını rica etti damadın babası. Eh haksız da sayılmaz. Ben de çoğu kez anlamıyorum Bukle’nin söylediklerini.

Babaannem çantasını alıyor.

__ Gidiyor musun babaanne?

__ Evet, dedenle undercover bir yerde buluşacağız. Cool görünüyor muyum?

Birkaç komik hareket yapıp Yabancı Sözlere Karşılıklar Kılavuzu’nu çantasından çıkarıp bana uzattı. İkimizin de gülmekten gözlerinden yaş geldi…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.