9 Şubat tarihinde yapılacak olan İl Başkanlığı seçimleri öncesinde yine parti içi mücadeleler sürüyor.

Ve,yine mücadele her zaman olduğu gibi eylem mücadelesi yerine söylem mücadelesi şeklinde geçiyor.

Yani laf çok icraat yok.

Zaman zaman öyle boyutlara ulaşır ki,düşman görürcesine kin beslenir.

Bir yönetim diğerlerini partiye sokmamak için kapı kilitlerini değiştirilmez,İlçe Başkanını karalamak için partinin defterlerinimi karıştırılıp tahrifat yapılmaz.

Bunlar ve bunlara benzer olumsuz ve yakışıksız durumlar yaşandı CHP de.

Ben zaman söylüyorum ve söyleyeceğim; Türk Ulusunun önderi,kurtarıcı ve yol göstericisi olan Atatürk'ün kurduğu bir partide olmaması gerekenler olduğu için üzülürüm.

Bu gün geçmişte yaşanan mücadele örneklerinden birini sizlerle paylaşarak o günleri hatırlamak ve hatırlatmak istedim.

2011 Genel seçimlerinde Hamdi Sedefçi tarafından önce desteklenmeyen ama daha sonra birlikte hareket eden Recep Gürkan'ı hoş olamayan bazı ifadeler ile adeta itham eden Belediye Başkan Yardımcısı Namık Kemal Döleneken ile Başkan Hamdi Sedefçi arasında yaşanan olay çok konuşulmuş ve Döleneken'in istifasına kadar sürmüştü.

Ve ben o zaman yazdığım bu konu ile ilgili köşe yazıma "Parti İçi Mücadele böyle olmamalı" başlığını koymuştum.

İşte o yazımdan bir bölüm;

"Sayın Döleneken ile bu konuda kısa da olsa bir söyleşi yaptık. Kendisine göre haklı.Çünkü,başkan ile düne kadar ayni görüşte olduklarını ama başkanın sonradan fikir değiştirdiğini söylüyor.Başkan Yardımcılığı görevi ile bu konunun hiçbir şekilde ilişkilendirilmemesi gerektiğini ifade ediyor ve başkanın en zor günlerinde yanında verdiği mücadele,onun gelecekte düşeceği zor durumlara şimdiden engel olmaya çalışmaktır anlamında ifadeler kullanıyor.

Olaya Başkan Sedefçi'nin penceresinden bakıyorsunuz,onunda Recep Gürkan'ı desteklemekte haklı olduğuna kanaat getiriyorsunuz.

Sedefçi'ninde zaman zaman ifade ettiği gibi;Milletvekili Rasim Çakır ile dargın ve kırgın,Bilgin Paçarız ile ayni şekilde arası iyi değil,Nejat Gencan ile yıllardır süren bir kan uyuşmazlığı var,Gürkan Güneser ve Serdar Yalçıner ile dargınlıklar.Partili olarak kabul edilen ve parti tabanından geldiği için desteklenmesi gerektiği her fırsatta söylenen kişilerin hiç birini destekleme şansı bulunmuyor bu durumda.

O zamanda ne diyor Sedefçi;"en iyisi Recep olduğu için onu destekliyorum."

Aslında onun kabul etmediği ama benim her fırsatta dile getirdiğim Recep Gürkan'ı desteklemek için daha birçok sebep var. Ben çok iyi biliyorum ki; Gürkan çok CHP’liden daha CHP’lidir ve Edirne ye en iyi hizmeti yapacak bilgi, beceri ve donanıma sahip biridir. Şayet ifa ettiği görev devlet memurluğu olmamış olsaydı sanırım şu anda en yürekli CHP’li ve devrimci o gösterilirdi aralarında.

Çünkü bu kişinin Mustafa Hatiplerin arkadaşı olması,CHP’li ve sol görüşlü olmadığı anlamını taşımaz."

2011 yılında yazmış olduğum bu köşe yazımda iddia ettiğim; "Recep Gürkan Devlet Memuru olmasaydı en büyük ve sözü geçen devrimci ve CHP li olurdu" sözü şu anda gerçek olmadı mı?

Hadi durdurun bu çıkışı bakalım.

Büyük Önder Atatürk'ün Partisine yakışır mücadeleler dileğiyle...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.