Ana muhalefet partisi CHP, Ulusal bayram günlerindeki kutlamalara ayrı bir önem veriyor. Yapılan özel törenlerle bayrama ayrı bir renk katıyor. Böyle günlerde sade ve kısa süren törenlerle kutlamanın ötesinde kitlesel olarak halkın da katılımı ile daha coşku ile kutluyor.
Edirne dışında, ülkenin birçok yöresinde bu tür kutlamaların önderliğini genellikle CHP üstleniyor. Ne yazık ki ülkemizde bazı ortak ulusal değerler unutturulmak, veya farklı amaçlara çekilmek isteniyor. Özellikle ulusal günler için yapılan bu girişimler ülkedeki milli beraberliğin en önemli etkeni olan Milli beraberlik duygularını zedeleyebilir. Milli duygular kadar o ülke toplumunun tamamını kapsayan bir başka duygu olamaz.
Onun için, ulusal bayram günlerimiz bizleri iç ve dış düşmanlara karşı kenetleyen, aynı çatı altında toplayan çok önemli günlerdir. Onlar saptırıldığı yozlaştırılmaya ve farklı amaçlara yönlendirildiği zaman ülkenin birliği için en önemli bir unsur zedelenmiş olur.
CHP Ulasal bayramlardaki coşkulu törenleri ile aslında, milli duygu ve beraberliğin sağlanmasına katkı yapmış oluyor. Gönül isterdi ki bu tür kitlesel hareketlerde hangi görüşte olursa olsun tüm halkımız törenlere katılsın hep bir ağızdan emperyalist güçlere karşı “ Biz burada tüm halk olarak birlik ve beraberlik içindeyiz” diye haykırılsın.
Her zaman yapılan geleneksel törenlerle bu duygu aşılanamaz. Onun ötesinde bu sevgiyi daha da kökleştirecek etkinlikleri yapılması gerekir.
Bu yıl yapılan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında bir başka görüntü de dikkat çekti. Ülkemizin dört bir yöresinde halkımız bu mutlu günü bir başka coşku ile kutladı Bu ülkeyi bizlere bağışlayanlara bağlılığını dile getirdi. Anıt Kabre yapılan ziyaretler, Cumhuriyet adına yapılan konuşmalar, insanların bayrağa ve Ata’sına duyduğu sevgi gösterileri bunu kanıtlıyor.
CHP’nin bu ulusal günü kutlamadaki duyarlılığı ülkemizin birlik ve beraberliği, ulusal bütünlüğü açısından çok önemlidir. Aslında herkesin bu amaç etrafında kenetlenmesi ortak tavır koyması gerekirdi
BAYRAK ASMADA BİR DÜZEN OLMALI
Bayram günleri olduğunda bakıyoruz, evlere ve işyerlerine asılan Türk Bayrakları düzensiz bir şekilde asılıyor. bazıları çamaşır asar gibi bayrak asıyor.
Evlerin kapılarına ev avlularına pencerelere, camlara ülkemizin sembolü olan Türk Bayrağının asılması aslında ona saygısızlıktır.
Komşumuz Yunanistan bayrak konusunda çok duyarlı. Her evde, işyerinde bayrak asmak için bir yer var herkes aynı ölçüde ve düzenli bir şekilde bayrağını asıyor.
Böylece dışarıdan bakıldığında farklı bir düzen oluşuyor. Saraçlar Caddesi ve diğer caddelere bakıldığında böyle bir intizam yok.
Aslında işyerlerinin önlerinde her işyerinin düzenli bayrak asma yeri olsa, böyle milli bayram günlerinde tıpkı tarihi çarşılarımızdaki gibi göze hoş görüntü oluşur. Aslında bunu sağlamak o kadar zor değil.
Halka belli ölçüde düzenli bir şekilde bayrak asması için uyarılsa o amaçla işyerlerinin önünde belli nizam intizam sağlansa her taraf bayram günlerinde bir başka güzellik kazanır, bayramlarda daha görkemli ve güzel görüntü oluşur. Bunu yetkililerin dikkatine sunuyorum.
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ,?
İLK GİZLİ HABER ALMA SERVİSİ 1903 YILINDA KURULDU
Ülkemizde ilk gizli haber alma örgütü1903 yılında Eşref Şener Kuşbaşı’nın kurduğu “ Teşkilat-ı Mahsusa” dır. Eşref Şener 1903 yılında Miralay Rasim Beyin desteğiyle ilk Türk haber alma örgütü olan Teşkilat-ı Mahsusa’yı kurdu.İlk olarak Kıbrıs’a oradan da Avrupa’ya geçerek Paris’teki Jön Türklerle bağlantı sağladı.
Makedonya’ya gitti. Oradaki üçüncü orduda hoca olarak görev aldı.Niyazi, Eyüp Sabri, ve Enver beylerle işbirliği yaparak Meşrutiyetin ilanında yararlı oldu. Trablusgarp ve Balkan Savaşları, Edirne’nin kurtuluşu,Batı Trakya’da ilk Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşu ,1. Dünya Savaşı sırasında ve Türkistan’da Rus çarlarının yıkılmasını sağlayan ayaklanmayı düzenlemede Teşkilat’ı Mahsusa’nın başı olarak büyük ve önemli işler yaptı.
GEREKÇEYE BAK
Bir otomobil hırsızı, çaldığı otomobille yakalanmıştı. Komiser sordu:
-“ Bu otomobili neden çaldın?”
Hırsız:
-“ çalmadım komiser bey bu otomobil bir mezarlığın yolu üzerinde bomboş duruyordu. Ne bileyim sahibi ölmüş zannettim”