Eski gazete arşivlerini karıştırırken 17 Nisan 2015 günü Ajans Gazetesinde yazdığım “Gerçekleri Duyurma zamanı” adındaki köşe yazım dikkatimi çekti. Yıllar önce köşemde yazdıklarımın bugün de geçerli olduğunu gördüm.Aradan bu kadar zaman geçmiş.O günün koşullarında gördüğüm gerçekleri köşeme yazmışım.
Bugün de aynı koşulların devamı düşündürücü olmuyor mu.?
Bugünkü köşemde o gün yazdıklarımın bir bölümünü tekrar hatırlatıyorum.
“ İş bulamayan başvurduğu yerlerden geri dönen,bazı işyerlerine torpilli elemanların alınması gençlerimizi çok üzüyor.
Kıt imkanlarla uzun süre okullarda dirsek çürüt,”geleceğimi hazırlıyorum” diye umutlan,
diplomanı aldıktan sonra onun bir işe yaramadığını görüp işsiz güçsüz dolaş.
Siyasilerimiz en çok bu konuya önem vermeli.
Bazı yerlerde iş için sınavlar yapılıyor. Gençler geçerli not almalarına rağmen torpil kişiler nedeniyle işe giremeyenler oluyor.Bu gençlerimizi umutsuzluğa itiyor.Halkın kafasında “Arkası olan işe giriyor ”endişesi olan bir ülkede nasıl huzur olur.
Avrupa’nın en çok genç nüfusuna sahibiz.”Taşı sıksa su çıkaracak” gençlerimizin olduğuna inanıyoruz.Peki gençlerimizin bu iş potansiyelinden ne kadar yararlanabiliyoruz.?
Bazılarının “her tarafta iş var git çalış” demekle iş bitmiyor.Sen istihdam yaratmayıp ülke kaynaklarını başka yerlere harcarsan işsizlik önlenemez…..
Konularında en deneyimli uzmanlar istatistik yapmışlar .Dünyada 143 ülke arasında en mutsuz insanlar sıralamasında sondan üçüncü sıradayız.,
Mutlu yaşama özlemi çeken,olduğu ile yetinmek zorunda kalan hoşgörülü halkımıza bu reva mıdır.?
..Psikolojik rahatsızlığı olan insan sayısı 3 milyondan 9 milyona çıkmış (şimdi bu daha yüksek), Bu ne anlama geliyor.Ülkemizde gerilim stratejisi uygulayan “senden-benden” diye ayrım yapan politikacılar,aslında barış özlemi çeken,komşuluğu dostluk ilişkilerini her şeyin üzerinde tutan halkımız arasındaki bu ayrışma büyük üzüntü yaratıyor..
Dünyanın en son dini olan bizim dinimiz dostluğu kardeşliği ,hoşgörüyü ön planda tutar.Şimdi görüyoruz ki diğer İslam ülkelerinde yaygın olan nifak tohumları bizim ülke insanımızı da etkilemeye başladı.Bazı siyasiler buna çanak tutuyor……
Kısa vadeli çıkarlar uğruna halkın kutuplaşmasına,bölünmesine yol açacak söylemler ülkemiz insanına yapılabilecek en büyük kötülülüktür.
Bu olumsuzlukta en önemli etken siyasilerimiz oluyor.Gönül ister ki ,bu seçim döneminde siyasilerimiz halkı kamplara bölecek siyasi propaganda yürütme yerine,Dostluk ve kardeşliği pekiştirecek bir yöntem izlesin….
Dilerim ki, ülkemizde sorumluluk taşıyanlar geleceği de düşünerek halk arasında kutuplaşmaya yol açabilecek yöntemden yarar ummazlar .
Ülkemiz üzerinde oynanmak istenen kirli oyunlara meydan vermezler.İl ve ilçelerdeki siyasiler bu bölünmüşlüğe alet olmadığı zaman üst yönetimler de tabanın sesine kulak vermek zorunda kalır,kendilerine çeki düzen verir.
17 Nisan 2015 Cuma günü köşemde yazdığım bu.Bu durum günümüz siyasi koşullarına da uymuyor mu.?