Yarım asrı aşkın süre tam 53 yıl yaşamımın bir parçası olan, aynı yastığı Paylaştığım sevgili eşimi kaybetmenin üzüntüsü hiçbir acı ile tarif edilemez.
Halkımızın en belirgin özelliği aile yuvasının kutsallığıdır .Aile bağını ömür boyu sürdürmek, acıları ortaklaşa göğüslemek o ailenin temelinin sağlamlığını oluşturur.
Bizler Yalın ailesi olarak yaşamımız süresince sıkıntılı yoksulluk çektiğimiz günlerimiz çok oldu.İlin bir kenar mahallesinde Eşim Ayser ile bu zorlukları omuz omuza vererek göğüsledik ve aşmayı başardık.
Güç koşullarda iki evladımızı yetiştirdik. Ekmek parası kazanmalarına katkı yaptık. Bundan sonra emekli olarak hayatımızın diğer bölümünü huzur ve mutluluk içinde sürdürmek tek hedefimizdi.
Bugüne kadar ele güne muhtaç olmadan yaşamımızı sürdürüyorduk.
Yaşam felsefemiz insanları sevmek dost olarak yaşamaktı.
Eşime mahallede o herkesin yardımına koştuğu için BOLCA NİNE adını vermişlerdi.
Elinden geldiğince, imkanları oranında herkesiz yardımına koşardı. Mahallemizde herkes buna tanıklık eder. Cenaze namazına kadınların yoğun ilgi göstermesi bunun da kanıtı oldu.
Eşim övünmeyi sevmeyen herkesle dost geçinen komşularla dostluk ilişkileri en üst düzeyde olan biriydi.
Ne yazık ki yakalandığı ölümcül hastalık onu aramızdan ayırdı. Tam huzur içinde yaşam süreceğimiz, ömrümüzün son baharında onu kaybettik.
Eşimin vefatı nedeniyle binlerce dosttan başsağlığı mesajı aldım.
Başta Belediye Başkanımız Recep Gürken olmak üzere cenaze namazına katılanlar oldu.
Acılar paylaşılmakla azalır denir.Böyle günlerde insan dostlarından ilgi bekliyor.Deniz kenarında tatilin tadını çıkarıp cenazeye gelme gereğini duymayan sözde dostlara diyecek bir şeyim yok.
Sosyal medyada haber olmasına rağmen haberim yok diyenlere kırılmam söz konusu değil.
Gerçek dostluklar böyle zamanda belli olur. Canım, hayat arkadaşım aramızdan ayrılsa da hayat devam ediyor.
Bundan sonra inandığım konularda köşe yazılarımda yasalar sınırları içinde mücadelemi sürdüreceğim.
Bugüne kadar hiçbir parti ve etkili kişinin güdümüne girmedim.Bazılarının yaptığı gibi aslında etkisi her geçen gün azalan basın mensubu olmakla da övünmedim.
Mütevazi davranıp kendi inancım ve doğru bildiğim konularda basına hizmet etmeye çalıştım. Siyasetin dostluk ilişkilerinin iyice yozlaştığı bir dönemde halkıma ve özellikle bölgeme hizmeti sürdüreceğim.
Mahalli basını hor görenler olabilir.
Unutulmasın ki “Küçük bir taş araba devirir” diye bir tabir vardır.Ben araba devirme yerine toplumu birbirine bağlayan bağların dostlukların gelişmesi için mücadeleme devam edeceğim.
Sevgili eşimin tavsiyesi de buydu. Onun vasiyetini yerine getirmeye devam edeceğim.Yarası olan gocunur denir. Benim gocunacak bir tarafım yok.
Özellikle mahalli basına halka sağlıklı bilgi aktarmada önemli görevlerin düştüğü,yerel basının büyük medya kuruluşlarının ve sermayenin esiri olmayacağı şartların özlemi içinde gücüm yettiğince hizmetimi sürdüreceğim.
Bu konuda beklentim ve kaygım yok Topluma hizmet verenler için en doğru kazar zamanla anlaşılır.Eşimi kaybetmenin üzüntüsü içinde bu satırları okuyucularımla paylaşmak istedim.
Eşimin hastalığı nedeniyle bir süre ara verdiğim köşe yazılarıma bundan böyle devam edeceğim.
Acımızı paylaşanlara sonsuz teşekkürler.