Zaman zaman etkilendiği başka dilleri de bünyesinde barındırmıştır.Arapça, Farsça, Osmanlıca, Fransızca, İngilizce, Almanca… en çok etkilendiği dillerdendir. Bu etkilenme zamana ve ilişkilere göre değişimler de göstermiştir.

Ama en doğrusu kendi dilini geliştirmek ve varsıllaştırmaktır. Öz Türkçe sözcükleri beğenmeyip yadırgayanlarla dilimiz “Yabancı diller boyunduruğundan …” nasıl kurtulabilir?  Diline sahip çıkmayıp, geliştirme yolunda adımlar atmamak eşyanın doğasına aykırıdır. Çünkü  ağız yapımız yabancı sözcükleri tam ve kusursuz seslendiremez. Ya yanlış telaffuz edilir, ya eksik. Dilini iyi kullanmak ve özdeşleştirmek en başta o dili konuşanların ve yazanların görevi olmalıdır.

Her dil zaman içinde kendi kendini de yeniler, yabancıları eleyip asıl olanları çoğaltır.

Alın size basit bir örnek: Ben çocukken adı reji olan kurum; ben delikanlı olunca inhisar’a dönüşmüş, Daha sonraları da tekel olmuştu. O zamandır tekel kullanılıyor. Burada bir zorlama yoktur. Bulanan Türkçe sözcükler önerilir, benimsenmezse kaybolur gider. Benimsenirse yerleşir.

Kuşaklar arasında anlaşmazlık olurmuş! Oysa kaç yaşında olursan ol, yeniliklere açık  olmak gerek. Arılaşmaktan yana tavır almak, herkesin boynunun borcudur, benim bildiğim.

Performans, sokak jargonu, gibi sözcükleri ne yazık ki günümüzde yaşlılar değil, gençler kullanıyor. Ekranların ve seslendirmelerin çoğunda dilimizi bozma yarışı var: Atıyorum, ne alaka… Hay dilini eşek arısı soksun e mi?

Dil , sanatçıların özellikle yazar ve ozanların  öncülüğünde kendini yenilerken, fevkalade, fevkaladenin fevkinde, berhudar ol, ve benzer söylemleri duydukça afakanlar basıyor beni.Bunlar para kazandırsa da marifet değil, dilimize hakarettir.Kırsal alanlarda genellikle arı bir dil kullanılıyor ve korunuyor. Şu köy adlarına, şu çiçek adlarına bir bakın isterseniz. Papatya, gül, gelincik, manolya, açelya, begonfil, begonya, ful… anlamlı ve ve gül, ve ağız yapımıza uygun. Genellikle köy adları da böyledir…        

Dil önerilen sözcükleri beğenmezse bünyesinde barındırmaz.

Ünlü düşünürlerden biri, “Yeniliklere önce dilden başlarım…” demişti. Çünkü toplumsal yaşamda her şeyin başı dildir.

Halk olarak ağzımızın yapısına uygun düşmeyen sözcükleri zaten, ya yanlış söyleriz, ya eksik. Böylece de gülünç duruma düşeriz. Köşeyi dönen ve ünlenen sunuculara dikkat edin, çoğu şimdi yerine  “şindi” der. Biri de arkadaşlar yerine, “arkaaşlar” deyip durmakta. Bu arada bol bol aaa, ııı, eee… diye ara nağme geçenler de bu ünlü sunucularımız. İnsan bazı sözcükleri yanlış kullanabilir. Önemli olan bunları zaman içinde düzeltmektir. Hele ünlü bir sunucuysanız. Çünkü onların görevi bu. Yalnızla, yanlışı karıştıranlar da oldukça çok.Doğrusu. Yanlış, yanılmak kökünden türer; yalnız,  yalından.

Bu örnekler en göze batanlar. Daha ne yanlışlar yapılmakta, ne yanlışlar!...

Dilin doğruluğuna  ve zenginliğine özen gösterilmezse vay halimize!... Dilde yozlaşma bütün alanlara yayılır çünkü. Bu durumda da dense, dense:    Güzel Türkçemizi yani “ses bayrağımızı”, korumak ve kollamak zorundayız.

Dilini arındırıp geliştirmemek bizi bir arada tutan en önemli unsuru ortadan kaldırmaktır. Bunu kasıtlı olarak yerine getirmeyenlere ne denir, bilemem. En azından tembellik…

Üç maymun  evrim kanunlarından geçirilip, insan gibi insana dönüştürülmeikçe,

Üç silahşörler gibi ülke çıkarları için elele vermedikçe,

Bir sözcük için bile, üç gün üç gece çalışmadıkça,

O çocuğu o üçgenin içinde ağlatmadıkça,

Üç kafadarlar gibi elele, dil dile vermedikçe,

İki üçlü ile pişti yapmadıkça,

Gökten o üç elmayı düşürmedikçe,

Gözümüzü üç açmadıkça,

Bu üçlü direncin belini kırmadıkça,

Üç öğün dilimiz için çalışmadıkça,

Üçler aşevinden üç öğün uzak durmadıkça…

Nasıl yaşanır, nasıl çekilir bu dünya!..

Dil demek, zeka ve kültür demektir, biline…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.