Dini bayramlarımızdan ikincisi olan Kurban Bayramı arifesindeyiz.Bu bayramda imkanı olanlar kurban kesecek,eşe dosta dağıtılacak.Öylece et yeme imkanı olmayan dar gelirlilerden bazıları bayram vesilesiyle et yeme imkanı görecek.
Aslında kurban eti dağıtımlarının da fakir fukaraya pek ulaşmadığı biliniyor.O bir yana.Dini bayramımızın seçimler nedeniyle stresli geçen,siyaset sınırlarını aşan söylemlere tanık olduğumuz bir dönem sonunda iktidar belli oldu.
O konuda kimsenin tartışması yersiz,olsa da bir sonuç almak mümkün değil.Benim gibi toplumun büyük bölümü siyasilerden kaynaklanan gereksiz tartışmaların son bulmasını toplumumuzun kendine has huzur ve güvenli ortama kavuşma beklentisinde.
Sokağa çıktığınızda kime sorsanız bu özlemi görüyorsunuz.
Günlük, sıradan tartışmaların daha sonra kavgaya dönüşmesinin nedenleri bunların nedenleri iyice araştırılmalı.
Bunun çoğunun geçim zorluklarından kaynaklandığı söylense de gerek medyada gerekse siyasilerin söylemlerindeki halkı kutuplaştırıcı ifadeler halkın huzursuzluğuna çanak tutar nitelikte.
Bizim halkımızda öfkeden burnundan soluma, dostluk ilişkilerini kavgaya dönüştürme alışkanlığı yoktu.Bu alandaki toplumsal olaylar çok nadir görülürdü.Ufak tefek kırgınlıklar bugün olduğu gibi çevresindekilerle körüklenme alışkanlığı son yıllarda oluştu.
Kavgada destek bulabiliyorsunuz bir olayda haksızlığa uğradığınızda olaya tanık olanlar olsa da şahitlik yapacak birini aradığınızda bulmanız mümkün değil.
Halkımıza has gelenek, görenekler barışçıl değerler her geçen gün azalıyor.Bu iyiye alamet değil.Bu olumsuz gidişin önlenmesinde okulların da sorumluluğu olmalı.
Okullarda adli vakaların görülmesi aileleri ilgilendirdiği kadar okul yönetimlerini de ilgilendiriyor.Öğretmenlerimiz okul müfredatları dışında öğrencilerin özel sorunları ile de ilgilenmeleri gerekir.
Toplun arasındaki barış ve dostluk oralarda başlamalı. Ailelerden kaynaklanan öfkeler eğitimcilerin devreye girmesi ile son bulabilir.Camilerimizdeki hutbeler de barış ve dostluk çevresinde sunulmalı.
Bu konuda dini görevlilerimize de önemli görevler düşüyor. Aileler de siyasiler özenip aileler ve komşular arası sorunlarda öfkelerini frenlemeyi bilmeli.
Unutmayalım ki, toplum arasındaki dostluk ,
kardeşlik birçok olayı gerçekleşmeden önleyen bir yoldur.Bu mübarek günler özlem duyduğumuz dostluğun ,düşmanlıkların sona ereceği günler için başlangıç olması en büyük arzumuz.Daha çok hapishane yaparak medeni olamayız.Önemli olan topluma oralara gitmesini önleyecek ortam hazırlamak.
Bunun için en önemli görev siyasilerimize düşüyor. Onlar barışır ,dostluk mesajları verirse bunun yansıması halk arasında görülür.
Bu duygularla tüm halkımızın , İslam alemine mübarek Kurban bayramının dostluk ve kardeşlik getirmesini dilerim.
----------------
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ.?
ÜLKEMİZDE İLK KIR KOŞUSU 1920 YILINDA YAPILDI
Türkiye’de ilk kır koşusu 1920 yılında Robert Kolej tarafından düzenlendi.
Bu koşu ve ondan sonra yapılanlar kır koşusundan çok sokak koşularıydı. Bunlar yine de kır koşularının başlangıcı sayılabilirlerdi.
İlk kır koşusu kurallara uygun olarak 1923 yılında .Maslak’la Mecidiyeköy arasında yapılan bu ilk kır koşusunu Ömer Besim Koşulay kazandı. Türkiye Kır Koşusu Birincilikleri de ilk kez 1937 yılında gerçekleşti. Şevki Eren birinci oldu. yapıldı