Son  yıllarda, Dünyada ve ülkemizde haber almada İletişim araçları o kadar çok gelişti ki, ülkenin veya dünyanın bir yöresinde meydana gelen olayların haberleri anında dünyanın dört bir yanında duyuluyor. Doğrusu ve yanlışı ile halk bilgi sahibi oluyor.

Son aylarda duyduklarımız, siyasetin gündemine oturan haberler ortada dolaşan iddialar “ inanılır gibi değil bunlar nasıl oluyor?” dercesine hafızalarımızı zorluyor.

Bu gündeme gelen olaylarda kimin doğru kimin yalan söylediğini, kimlere inanacağımızı şaşırdık.

Bakıyorsunuz kamuoyuna yolsuzluk hırsızlık olayları yalan haberler yansıtılıyor, bunlarla ilgili belgeler teşhir ediliyor iddialar ortada geziyor.

Bu suçlamaların karşılığında bakıyoruz suçlananlar tarafından halkı tatmin eden inandırıcı bir cevap verilmiyor.

                Siyasiler arasında yaşanan yenilir yutulur yanı olmayan itham edici sokak ağzıyla yansıtılan ağır ve onur kırıcı sözler ülkemizin uluslararası saygınlığı açısından da üzüntü verici bir durum.

Parti yöneticileri yanlış yaptığında onları uyarmak hatalarına ortak olmamak gerekmez mi?

Ne yazık ki, kimseden ses soluk çıkmıyor.

Partili olmak o siyasi görüşü koşulsuz desteklemek, onaylamak anlamına gelmez.

Demokrasisi gelişen ülkelerin seçmenleri, partilerini itiyatlı yaklaşıyor. Bakıyorsunuz bu ülkelerde bir partiyi militanca destekleyen taraftarları partisinin ilkelerini zedeleyen bir uygulamasını gördüklerinde muhalefeti dahi beklemeden kendi parti yöneticilerini bu yanlışlıkları nedeniyle kıyasıya eleştirip bu yanlışlıktan ders almalarını, cezalanması gerekirse çekinmeden cezalandırılmasına onay veriyorlar.

Ne yazık ki bizde böyle bir uygulama yok “benim partim yanlış yapmaz” anlayışı siyasiler arasında hâkim olduğu için parti üst yöneticileri bu anlayıştaki seçmenlerine güvenerek yaptıkları işlerde suçlu olsalar dahi, seçmenlerinin bu suçlamalara inanmayacaklarını düşünerek hatalarını suçlarını bir başka suçlama ile gizleme yolunu seçiyorlar.

Olaylara düz mantıkla bakıp benden- senden bakışı ile değerlendirenler aslında ülke geleceğinin tehlikeye girmesine çanak tutmuş olmuyorlar mı?

Siyasetin tepesindeki bu belirsizlik gündemde olan akla durgunluk veren bu suçlamalar ancak o siyasi görüşü savunanların uyarıları ile o siyasi parti yöneticiler aklını başına getirir hizaya gelmesini suçlarından dönmelerini “ sade benim dediğim olur bundan başka doğru tanımam” mantığından kurtulur. Bu sağlanmadığı takdirde hatalar zinciri devam eder.

FIKRA

“HEY YAVRUM HEY.! ATA BAK !”

 Karadenizli temel hayatında ilk kez at yarışlarına gidiyor. Yarışlar konusunda bilgisi olmadığı için yarışta hiç sansı olmayan bir  ata  büyük bahis oynuyor

  Yarış başlıyor. Temel’in atı en geride.

 Ön sıralarda koşan diğer atlara para yatıran kişiler ayakta bağırıp çağırıyor.

 Temel’de ise  hiç ses yok. nasıl olsun ki, Onun atı en arkada. Fakat Karadeniz uşağı kalaylıkla yenilgiyi kabullenir mi?

 Bu sarada Temel de ayağa kalkıyor ve başlıyor bağırmaya:

“ Hey yavrum hey!

Ata bak ata!

Önüne kattı hepsini kovalıyor”

kolaybet - liderbahis - makrobet - maksibet - mariobet

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.