Görevinde en verimli zamanında emekli olan,daha sonraki zamanlarını genellikle loş kahve köşelerinde sağlıksız ortamlarda geçiren başarılı eğitim emekçilerinin zamanlarını böyle tüketmelerine gönlüm el vermiyor.
Bu konuda defalarca yazdım ve yazacağım.
Onlar ülkemizde çağdaş eğitimin belki de son temsilcileridir.
Bugüne kadar binlerce başarılı öğrenci yettirmişler ve öğrencilerden saygı ve sevgi görmektedirler.
Böyle saygın ve verimli öğretmenlerin emekliliklerinde de eğitime katkı yapacakları, faydalı olacakları kanısındayım.
Bazı illerde mahalli yönetimlerin de katkısıyla bu sağlanmış.mahalli yönetimler onlar için yer temin etmiş buralarda öğrencileri kurs veriyorlarmış. Kurs yapılan yerlerde bu hizmetleri karşılığında yeterli olmasa da ücret alıyorlarmış.
İlimizde de sağlığı ve koşulları uygun olan kaç eğitimcimiz buna hayır der.?
--------------------------------------------------------------------------------
ÜLKEMİZDE EĞİTİMİN DURUMU ORTADA
Ülkemizde olduğu gibi bölgemizde de eğitimin geldiği nokta ortada
Daha önceki yıllarda başarıda ilk beş sırada yer alan Edirne’deki orta eğitim başarı seviyesi şimdi kırkların altına düşmesi kuşkusuz eğitimcilerimizi de üzmektedir.
Eğitimin yaz boz tahtasına dönmesi , her bakanlığın kendine göre eğitimi dizayn etme çabaları milli eğitimimizi bu duruma getirdi
Edirne gibi eğitime meraklı çağdaş insanların olduğu bir kentin eğitim düzeyinin sıradan Anadolu kentinden daha alt seviyesine düşmesinin nedenleri araştırılmalı.
Öyle pansuman tedbirlerle eğitim kalitesinin yükseltilemeyeceğini anlamak zorundayız.
Bunda eğitimde yeterli idarecilerinin de olmamasının büyük etkisi vardır. Ülkemizde eğitim öğrenimi görmeyenlerin eğitimde söz sahibi olmaların milli eğitimin bu duruma gelmesinde büyük payı var. Nerede kaldı idealist her şeyini eğitime adamış öğretmenler,
Köy Enstitülerinde yetişen günün her saatini eğitimde başarı için harcayan, bu uğurda her türlü fedakarlığa katlanan öğretmenlerimiz, yok artık. Eğitim kurumlarımızı ziyaret ediyoruz. Öğretmenlerimizde yukarıdan gelebilecek tehlike korkusu ile eğitime katkı amacıyla yapmak istediklerini de yapamıyorlar.
Öğretmenlerimizde eski heyecan idealist duygular körelmiş
Bazıları bu görevi sıradan bir memuriyet gibi görüyor. Bir an önce işi bitsin de gideyim anlayışı içinde. Bu yapı ile geleceğimizin güvencesi olacak öğrencileri yetiştiremeyiz.
--------------------------------------------------------------------------------------------
EĞİTİM SENDİKALARI DEVREYE GİRMELİ
Eğitimi bu denli göz ardı edildiği bir dönemde eğitimde yetkili sendikalarımızın devreye girerek emekli öğretmenlerimizden yararlanma yollarını aramalarının faydalı olacağı inancındayım.
Emekli öğretmenlerimiz birikimi ve eğitimde başarısı olan eğitim emekçilerimizin arasında sağlığı elveren ve arzulu olanların , yeterli eğitim görme imkanı olamayan, bu eğitimini verilecek kurslarla desteğe ihtiyacı bulunan öğrencilere emekli öğretmenlerimiz destek sağlayabilir.
Maddi durumu elvermediği için kursa gidemeyen binlerce öğrencimiz var. Bunlara destek verildiğinde çok başarılı olabilirler.
İmkanları olmadığı için ve eğitimleri yeterli olmadığından başarılı olamayan bu öğrencilerimiz için emekli öğretmenlerimiz can suyu gibi fayda sağlayabilir.Az bir destekle bu öğrenciler diğerinin seviyesine ulaşır. Ekonomik durumu uygun olanlar bunu sağlayabiliyor.
Önemli olan bu imkanı olmayan öğrencilerin eğitim kalitesini yükseltmek. Sendikalarımız devreye girdiği ve bir yer imkanı sağlandığı takdirde öğrencilere emekli öğretmenlerimizden kurs imkanı yaratılabilir.
Bu konuda kendisi de bir öğretmen olan Belediye Başkanı Recep Gürkan gereken desteği sağlayacağına inanıyorum. Bu sağlandığı takdirde Edirne’de eğitim düzeyi daha üst seviyelere çıkacaktır. Yoksa aynı yerle saymaya devam ederiz .
İlgilenenlere hatırlatmayı görev saydım.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
KİTLE ÖRGÜTLERİMİZ DE KATKI YAPMALI
Bir televizyon kanalında Mersin Belediye Başkanı Vahap Seçer'in çalışmalarını izledim.
Burada en dikkatimi çeken husus, bu ilde Ticaret Odası ve Borsanın ilin kalkınmasında aktif görev alması . Mahalli idarelerle ortaklaşa hazırlanan projelerle bu ilin kalkınmasında öncülük yapıyorlarmış.
Oda ve borsaların maddi imkanları iyi.
Burada yönetimde olanları üst yönetimlerinin ülke yönetiminde etkili olanlarla da iyi ilişkileri var.
Mersin’de de sosyal demokrat bir belediye başkanı olmasına rağmen oda ve borsalar bunu dikkate almadan ilin yönetiminde belediye ile ortak hareket etme kararı almışlar.
Ortak projeler hazırlıyorlarmış.
Edirne’de borsa ve ticaret odamızın böyle bir girişimi ve teklifi var mı bilmiyorum.
Onların da tıpkı Mersin’de olduğu gibi kentimizin kalkınmasına belediye ile birlikte katkı yapmaları ilimizin biriken sorunlarını çözmede büyük katkı yapacaktır.
Belediye başkanımızın buradan gelecek tekliflere hayır diyeceğini sanmıyorum.
Bu Edirne hepimizin.
Buraya yapılacak hizmetlerde siyasi farklılık düşünmek herkese zarar verir.
Tüm siyasilerimizi burada yapılacak hizmetlere olumlu yaklaşmaları gerekir.
Yoksa” ben varsam hizmet var . yoksam ne halin varsa gör” anlayışı en çok bunu söyleyenlere zarar verir.
Nitekim bu tür söylemlerin yansıması son seçimlerde bazı illerimizde görülmüştür.
-------------------------------
KIRK DEREDEN SU GETİRMEK
Karşısındakini inandırmak için türlü gerekçeler ileri sürenler için söylenen “ Kırk dereden su getirmek” tabirinin hikayesi şöyle:
Derebeylerinden biri bir zamanlar el koyduğu bir toprağın üstüne bir su değirmeni yaptırmış.. Fakat bir süre sonra gelen fırtına değirmeni yerle bir etmiş.
Derebeyi değirmeni yeniden yaptırmış. Fakat bu sefer de şiddetli bir deprem olması nedeniyle değirmene gelen su kanalı yön değiştirmiş.
Derebeyi uzak yerlerden su getirmişse de bir süre sonra gelen sular taşarak değirmeni sürükleyip götürmüş.
Derebeyi haram para ile yaptırdığı değirmenin kapısına nihayet şu kitabeyi astırmış
-Kırk dereden getirdim ab (su)
-Yine dönmez bu asiyab (Değirmen)
-------------------------
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ.?
SİNAMAYA 1908’DEN BERİ GİDİYORUZ.
Ülkemizde ilk sinema salonu 1908 yılında kuruldu. İstanbul Tepebaşı’nda Şehir Tiyatrosunun eski komedi binasında Pate şirketinin Türkiye temsilcisi Vaynberg tarafından yaptırıldı.
Pate adındaki bu sinema salonunun mimarı Kampaniki’ydi.
Bu yapı 2. Abdülhamit devrinde Rıdvan Paşanın şehreminliği sırasında yapılmıştı. Sinemanın adı sırayla Pate,Anfi, Asri ve Ses olarak değişti.
1912 yılında İzmir’de Kordon’da açılan ikinci sinemadan sonra 1914 yılı başlarında İstanbul’da Beyoğlu’nda Palas sineması açıldı.
Onu biraz sonra Taksim alanında şimdiki Venüs sinemasının yerinde bulunan Majik sineması izledi. Bu sinemanın adı da sırayla Majik,Türk, Taksim, Yeni Taksim, Venüs olarak değiştirildi.