Ekim ayı da güzel başladı bu yıl. Issız, sessiz ve yalnız. Sıcaklar otuzların altına düşe de sırtımız ısınıyor. Yazlık giysiler henüz derlenip toparlanmadı. Tam bir geçiş dönemi yaşanmakta. Diyorum ki bu yalnız ve sessiz güzelliğe kurşun döksek de(!) yabancı girmese. Sanırım pastırma yazının içindeyiz. Pastırmalar kurutulmazsa uzun süre dayanmaz.

Bu arada kış hazırlıkları yapanları da anımsamalı. Anayasa değişikliği denli önemli olmasa da kış için iyi gelir. Çünkü ev ürünlerinin değeri ve önemi yeniden anlaşılmaya başlandı. Bir tarhana çorbası, bir kuskus, bir erişte… dışarıda satılanlara kesinlikle benzemez. En azından hilesiz, hurdasız ve organik.

Evde mayalanan yoğurt bile  dışarıdakilerden çak daha yararlı. Yapaylık her şeyde var artık. Kanserojen maddeler içimizde. Yapay gübre kullanımı, seralar her şeyi alt üst etti. Hani derler ya “Tesadüfen yaşıyoruz…” gel de inanma.

Yansız ve ulusun çıkarları doğrultusunda özgürlükçü ve demokratik bir Anayasa yapılabilir mi? Bu soruyu olumlu yanıtlamak elbette çok zor. Önce değiştirilemez denen üç madde ne olacak?

Seçim sistemi daha demokratik ve eşitlikçi mi olacak? Baraj ne alemde? Her oy parlamentoya yansıyacak mı?

Benim bir özel görüşüm daha var.  Milletvekili sayısı çok fazla. Bu sayı aşağı çekilmeli.

Tartışmalar olacak elbet. Olmalı da. Sanırım en büyük sorun laiklik ilkesinde yaşanacak.”Ölme eşeğim ölme, yeşil çimen çıkacak.”demek galiba en iyisi…

Bir sivil Anayasa elbette gerekli değil, zorunlu bence de. Umarım iyi olur, umarım bir çok yamukluk düzene girer.

Edirne iç yapısıyla ,gerçekten modern anlamda kentleşmekte. Son olarak düzenlenen Trakya Birlik-Huzurevi arası çok güzel oldu. O yol düzene sokuldu, ışıklandırıldı. Yaya kaldırımları bazı yerlerde genişletilirken, bazı yerlerde daraltıldı. Kaldırımlar renkli taşlarla döşendi. Kenarlara çiçeklikler yerleştirildi

Kavşak havuzlandı. Bir heykelle görünüm genişledi. En üstte yer alan kitaba Atatürk’ün bir sözü yazıldı. Ancak karşı sayfadaki portre kime ait anlaşılamadı. Mahalle sakinleri bu portrenin Atatürk olmadığı konusunda hem fikir.

Kavşakla Huzurevi arası daha da güzel oldu.Huzurevi’ne  ulaşan yokuşun sol kenarları çiçeklendirildi. Ortalar da öyle.  Yine aynı caddenin uygun yerlerinde kamelyalar yapıldı.

Diğer caddeler ve özellikle yaya kaldırımları da bakım ister. Sırası gelince onlar da ele alınır umarım.

AŞKIN SOL CENAHI

Aşkımın sol cenahı kırık çıkık sanduka

Kaleler surlar yerle bir olur roman oynamasına

Yeniçeri değil çeribaşı bir zurna

Öter durur kargaşanın lümpen kıyısında

Sevdanın sol anahtarı mıhlamış dışımı içine

Torunlar uyurken izlemesi  güzel olur beşikte

Karman çorman bir opera bu acılı yaşam

Nerden öttürsen zırt deliği zurnanın

Horozca ötmez oldu garibanın kuşları

Aşk bitti sevda uykulu içim dışım Titanik

Nostalji satan bir tren geçti kapımdan

Eskiler alıyormuş –eskiciii- cici/bici

N. T

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.