Eski yıldan (2022) çıkarken ve yeni yıla girerken önce yağmur sonra kış güneşi görüntüdeydi. Dünya yeni bir yılın , yeni bir yaşın gelişini havai fişeklerle ve coşkulu bir biçimde kutlarken bizler de uyumadık.Kentimiz biraz buruk karşıladı 2022. Bazı etkinlikler ertelenince, ver elini televizyon, tombala ve gırtlak, uzanmak, okumak…

Yeni yıla sarhoş girenler de, şansını deneyenler de, umut rüzgarında serinleyenler de az değildi. “Ya çıkarsa” diye diye dilimizde tüy bitti, ama yine karavana.

Ayştayn renk renk bilyeleri bir çuvala doldurmuş. Her sabah evden çıkarken ya da eve dönerken bir avuç bilye alıp bir kenara not edermiş. Görenler, yahu! Bu adam deli mi ne, çocuklar gibi bilyelerle oynamaya başladı, diyerek alay ederlermiş, gizli gizli…

Bu böyle ne kadar sürmüş bilmiyorum ama, ünlü dahi, “olasılık hesapları” için böyle bir yol bulmuş meğer. Ve şu sonuca varmış; uzun süren oyunlarda gidiş “ne kar ne zarar” sonucuna varmış.

Kulağımda kalan şöyle bir şey daha var.

Ülkelerin birinde, bir adam spor toto oynarmış. Ama hep sıfır. Yaşarken yakalayamamış büyük ikramiyeyi. Çocuklarına bu geleneği sürdürmelerini vasiyet etmiş. Sürdürmüş kalanlar. Bir sonraki kuşak da sürdürmüş, sonraki, sonraki derken bilmem kaç kuşak sonra tutmuş ve oynayan köşeyi dönmüş, çünkü büyük paralar kazanmış.

Kumarcılara sorun ne kazanıp kazanmadığını sorun. Hiç biri kaybettiğini söylemez genelde. Ama üç beş kuruş kazanan da, pireyi deve yapar. Övünür durur. Oysa, Ayştayn araştırmalarıyla neyin ne olacağını bulmuş. “Fifti, fifti” yani.

Bazı çevreler kumarı “Bir birinin, arkadaşının bile kazancına göz dikmek “olarak tanımlar.

2021’de dünyada olup bitenler hiç iç açıcı değildi demek olası. Savaşlar, şehitlerimiz, çekenler, sürünenler, çeteler, terör örgütleri dünya

mızın içine etti. Açlık, göç… bir çok bölgede kol gezdi.Bitimsiz çekişmeler galiba yeni yıla da sarkacak boyutlarda. Ne acıma kaldı, ne vicdan kavanoz dipli mavi portakalda!..

----------------------------------------------

Ben çok eskiden günce de tutardım. Bazılarını yazılarıma aldım. Bazıları bakkal defterimde. Karıştırırken yeni yıl için yazdıklarım gözüme ilişti. Nostaljik açıdan iyi olur diye aynen aktarıyorum:

3-Ocak- 2007

Yeni yıl ve Kurban Bayramı… İki bayramı bir arada yaşadık bu yıl. Keşke bu birlikteliği toplumsallaştırabilsek; diye geçti içimden… her günümüz böyle olabilse!..

O gece konuklarımızla olduk. Yendi içildi. Ve ev içi eğlencelerle yeni yıla girdik. Sami Karaören’i, Mahmut Makal’ı, Mehmet Başaran’ı… aradım ve bayramlarını kutladım.

Cumhuriyet Gazetesi’nin ikinci sayfasında “Yeni Tanımlar” başlıklı yazım çıkmıştı, sevinmiştim.

Ama bir yıl önceydi.

Mutluluğun resmini çizmeye kalktık ama, yine olmadı. Belki yeni yılda olur be…

-------------------------------------------------

DÜŞ

Evde kalmış bir düşün eteğini çekince

Çıplak mevsimleri mahmuzladık müzelik

Sere serpe uzanmış bir geçmişe uzandım da

Utancımı evlek yeniden yaz/bozladım

Şu duruşun çıkıntıları göz rengine uyumlu

Irmakları besleyen selleri duyumsadım

Kent, gece fermuarını unutmuş yine

Karanlıkta iş bitti sabaha yakalandım

Kala kala üç-beş armut erişilmez dallarda

Zamana dur der,yıllara el basar suçluluğum

Vizeli N.T

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.