Yazlıktan dönenler sanırım pişman. Baksanıza; eylül girdi gireli  sıcaklar mevsim normallerine tavan yaptı. Bulutlar yok oldu. Yağmur aslanın ağzında. Rüzgar yaz uykusunda.

Yeniden gidenler var mı? Bilmiyorum . Ancak kalanlar mutlu ve memnunmuş.

Ağustosla eylül yer değiştiler sanki.

Güneş yine tepemizde. Biraz yana kaydıysa da yakmayı sürdürüyor. Gölgeler de olmasa ne yaparız bilmem. Çalışanların işi elbette daha zor.

Arap hamamını aratmayan sıcaklar hele buralarda ter ter terletiyor insanları.

Ortadoğu’da sıcaklarıyla yanıp durmakta. Son aylarda ki sıcak gelişmeler günlük sıcaklarla kaynaşınca bir başka yangın yerine sürüklenmekte.

Tunus, Mısır, Libya, Suriye kaynar kazana dönüştü. Olayların bir türlü normale dönüşeceği yok gibi.

Dünya kaynar kazana döndü.

Yani  o ülkelerin liderleri değil ama diktatörleri her şeye rağmen, her türlü kötülüğün ve cinayetin peşinde.

Bu karmaşaların sonu nereye gider bilinmez ama bölünme ve iç kargaşalara sürüklenmekte. Paylaşım da gündemede galiba, son gelişmelere bakınca. Yoksa bizim bilemediğimiz başka şeyler mi var?

Oysa kargolar harıl harıl. PTT’nin de kargosu olmuştu.. Güzel bir gelişme. Başka gelişmeler de oluyor ya da olacak.

Eskiye dönüş olur mu? Bilemem. Ama olsa iyi olur gibi geliyor bana. Çünkü halk alışmış ve sevmişti eski biçimi .Ancak yenileşme olmadan hiç olmaz.

Sonra artık Edirne büyüdü ve genişledi. Ptt’nin bu yeni yerleşim birimlerine şubeler açması çok iyi oldu.

İşin içinde ve özünde “kamu yararı” olgusu  göz önüne alınmalı, sanıyorum.

----------------------------------------------------              

Siteler konumunda yaşama geçtik geçeli, sorunlar, tak taklar, tuk tuklar bitmek nedir bilmiyor.  Artık mantolama ve doğal gaz süreci gündemde. Ama hala anlamsız gerekçelerle doğal gaza geçmeyen binalar da az değil. Bunun bir süresi vardı, ne oldu?

İnşaat bitip  taşınmalar başlayınca, Çok kişi ev sahibi olduk,artık kira vermeyeceğiz diye sevinmişti. Biz de bu sevinci yaşayanlardanız.

Gürültü patırdı hiç bitmedi yirmi yılı geçmesine rağmen.

Önce balkonlar kapatıldı. Onlar benim gözümde evin doğaya açılan pencereleridir.  Bu modaya zaman içinde hemen hemen herkes uydu. Direnmemize rağmen, kısmen de olsa, biz de uyduk. Dairelerin orjinallikleri böylece bozuldu ilk önce.

Pimapen olayı çıktı ardından. Bu kez de cam çerçeveleri ve kapılar değiştirildi. Bazıları kapatılan balkonu mutfakla birleştirdi. Bir süre sonra mutfaklar yenilendi.

Bu aralarda mantolama olayı çıktı. Şimdilerde o aşamadayız. Hepsi değilse bile bir kısım kooperatifler bu işe soyunda.

Tam bu aşamada doğalgaz olayı başladı. Bağlatan bağlatana. Biz henüz mantolama yapmadık ama, doğal gazı ilk bağlatanlardanız.

Doğalgazın gelmesi iyi değil çok iyi oldu. Artık kalorifer ve kaloriferci derdi ortadan kalktı.Hava kirliliği azalmaya başladı.

Karşımızda (kuzey) boş duran bir arsa vardı. Bu son günlerde orada büyük bir inşaat başladı. Koca koca iş makineleri bitmeyen gürültüleriyle faaliyette. O yana bakan kapı ve pencereleri açamaz oldu. Çünkü gürültü engel tanımıyor.O bin bitti çoktan, şimdilerde işyeri.

Öte yandan yıllardır görülmemiş eylül sıcakları…İnsanı şaşkına çeviren sıcaklar kırklara yaklaşıyor. Ve ne yazık ki Edirne bölgenin en sıcak kenti konumunda

Bir gün gelir bahçeli evlere yeniden dönülür mü? Bilemem. Ama ben o evleri o bahçeleri o dutları, erikleri, zerdalileri özlüyor ve arıyorum doğrusu..

Kırsala kaçma olayı da son yılların ürünü.

Karavana ve yatlarda  yaşama olayı az da olsa bir başka renk olmalı.

Toplu yaşamanın erdemleri de var elbet.

Altlı üslü hırlaşmalar…da toplu yaşamın tuzu biberi… olmalı

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.