“Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun, bir organın faaliyette bulunurken diğer organı işlemezse, o sosyal toplum felçtir.”

M. Kemal Atatürk

Gazi Mustafa Kemal’in çok önemli ve anlamlı, çok az kişi tarafından bilinen bir konuşmasından bölümler sunacağım sizlere…

21 Mart 1923 günü, Gazi eşi Latife Hanımla birlikte, öğleden sonra saat 17.30 da “Hilal-i Ahmer” Kızılay Konya Şubesi kadınlar kolunun düzenlediği çaya gelir…

Çaylar içilirken Anadolu Bağdat Demiryolları Genel Müdürlük hat komiseri Bekir Lütfi’nin yedi yaşındaki kızı tarafından verilen keman resitalini dinler, küçük sanatçıyı kutlar, konuşmasına şöyle başlar;

“Muhterem Hanımlar ve Beyefendiler,

Bu dakikada Konya’nın çok seçkin değerli hanımlarıyla, çok muhterem aydın hemşerilerimizle ve kendilerine refakat eden arkadaşlarıyla hep bir arada bulunmaktan çok memnun ve mütehassızım. Bize böyle samimi memnunluk veren değerli dakikalar hazırlayan Konya Hilal-i Ahmer Kadınlar Şubesini teşkil eden hanımefendilere özel olarak teşekkürlerimi arz ederim. Muhterem kadınlarımızın askeri hareketlerde, Milli Mücadelenin başarıya ulaşmasında gösterdikleri himmet ve yardım orduya yapılan hizmetlerin değerlerinden birini teşkil etmektedir. Ordunun Başkumandanı sıfatıyla yüksek heyetinize teşekkürlerimi sunarım.

Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde Anadolu köylü kadının üzerinde kadın çalışmasını zikretmek imkanı yoktur. Dünyada hiçbir milletin kadını” ben Anadolu kadınından daha çok çalıştım, milletimi zafere ve kurtuluşa götürmekte Anadolu kadınından daha çok çalıştım.” Diyemez.

Hanımlar ve Efendiler,

Kadınlarımız aslında toplum hayatında erkeklerimizle her vakit yan yana yaşadılar. Bugün değil, eskiden beri, uzun zamandan beri, kadınlarımız erkeklerle baş başa mücadele hayatında hayat-ı maişette, erkeklerden yarım adım geri kalmayarak yürüdüler. Belki erkeklerimiz memleketi istila eden düşmana karşı süngüleriyle, düşmanın süngülerine göğüslerini germekle düşman karşısında ispat-ı vücut ettiler. Fakat erkeklerimizin teşkil ettiği ordunun membalarını (kaynaklarını) kadınlarımız işletmiştir.

Memleketin asıl varlığını hazırlayan kadınlarımız olmuş ve kadınlarımız olmaktadır. “(Mehmet Önder-Atatürk Konya’da- 1968)

Cumhuriyetimiz henüz  on bir  yaşındayken  5 Aralık 1934’te Türk Kadının Milletvekilini Seçme ve Seçilme hakkı yasalaşır. Cumhuriyetimiz henüz on iki yaşındayken, 8 Şubat 1935’te Milletvekili seçimleri yapılır; 382 erkek, 18 kadın Milletvekili Meclise girer. “10 Yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan” marşlarının söylendiği yıldan iki yıl sonra, 8 Şubat 1935’te Mecliste 18 kadın, Türk Kadına seçme ve seçilme hakkının verilişinin 88. yılını yaşarken Mecliste 101  kadın. Seksensekiz  yılla orantılandığında ortaya çıkan tablo kadınların ne kadar ihmal edildiğini açıkça ortaya koyuyor.

 Peki bu ihmalde kadınların hiç mi katkısı yok. Elbette var. İyi yetişmiş, bilinçli ve bilgili bir kadınların yetiştirdiği bir gelecek de mutlaka toplumda kaliteyi artıracaktır. Kendini köle gibi gören, ikinci sınıf vatandaş olmayı hazmedebilen kadınların sayısının çoğalması ile on beş milyon nüfuslu Türkiye Cumhuriyet’inde  on sekiz olan kadın milletvekili sayısı seksensekiz  yılda ancak yüzbire ulaşabildi. Sadece milletvekilliğinde mi? Tabii ki her alanda sindirilmiş, baskı ile pes ettirilmiş bir çok kadın heba olup gidiyor.

Kadının hem siyasetle hem de toplumla barışabilmesi bir zihniyetin değişmesi ile sağlanabilir. Erkek egemen bir toplumda kadının erimeden, ezilmeden gelebileceği en üst noktalara gelebilmesi için gerek yasalar çerçevesinde gerekse sosyal alanda ( örf, gelenek ) şartlar iyileştirilmelidir. Bunun için biz kadınların herkesten daha çok laikliğe, demokrasiye ve cumhuriyet kazanımlarına ihtiyacı vardır. Ulu Önder Atatürk’ün hemen hemen dünya kadınlarından çok önce bize tanıdığı haklara sahip çıkmalı, O’ nun bize güvencini devam ettirmeliyiz.

Ülkemizin içinde bulunduğu siyasi iktisadi ve sosyal bunalımlardan kurtulabilmek ya da bu sorunları asgariye indirmek için kadınlarda doğuştan var olan ekonomik tutarlılık, sevecenlik gibi özellikleri siyasi ve sosyal hayata taşımalıyız. Nasıl ki Kurtuluş Savaşı’nda askerlerimizin yırtık çarığını, çoraplarını onardıysak, nasıl ki sırtımızda mermileri cepheye taşıdıysak şimdi de ülkemiz için çalışabiliriz. Yeter ki fırsat verilsin ve bizlerde fırsatı yaratabilelim. Türkiye’de kadına çok görevler düşüyor. Cumhuriyet kazanımlarını daha yeni yeni hazmederken, bizleri sindirmeye çalışanlara boyun eğmeyelim.

Lütfen 21 Mart 1923’te Konya’da, Konya Kızılay Şubesi Kadınlarına Gazi Mustafa Kemal’in söylevini, yazının başına dönerek bir kez daha okuyun. Gazinin Konya söylevinden 96 yıl sonra birilerinin kadınlarımıza bakışını bizler tekrar tekrar değerlendirmeliyiz. Mustafa Kemal’in arzu ve düşüncelerinin gerçekleşmesi için, laik eğitime önem vermemiz ve özellikle de kız çocuklarımızı mutlaka ve mutlaka okutmamız gerekmektedir.

Kadının tüm bu sorunlarla mücadele edebilmesi için ekonomik özgürlüğünü kazanması şarttır. Eğitim ana kucağından başlayarak, üniversitelere kadar devam etmeli, sonsuza dek kadının nitelikleri ve sağduyusu ile birlikte dayanışma içerisinde devam etmelidir. Bu çalışma bazen omuz omuza bazen işin mutfağına taşınabilir. Önemli olan herkesin eğitimi ve bilgisi ölçüsünde, cinsiyet ayırımı yapılmaksızın ülke menfaatleri doğrultusunda çalışmaktır.

Unutmayalım ki kadın sadece reklamlarda kullanılabilecek bir obje değildir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.